Merhaba Değerli Okurlar,

Geçen hafta yaşadığım bir sağlık problemi nedeniyle uzak kaldım bazı şeylerden. Yazı yazmakta bunlardan biri oldu benim için.

Hayır, Covit-19 olmadım.

Neyse, 2021 de beklenenleri açalım biraz diye düşünüyordum bu yazımda ama Amerika yılın ilk haftasında karıştı. Daha 2020'in tozunu üstümüzden atmadan yıla yine Trump'ın yol açtıkları ile başladık. Yeni başkan Biden 'da gözler şimdi. Hem siyasi hamleleri merak konusu hem de Amerikan ekonomisi için önemli teşvik paketinin durumu. Ben bu satırları kaleme aldığımda henüz bir açıklama yoktu ama piyasadaki teşvik miktarı beklentisi 2 trilyon dolar civarında.

Evet. Yanlış okumadınız. 2 trilyon dolarlık bir teşvik paketi. Hatta bunun üstünde olacağını düşünenlerde var. Peki, bu paradan bizim gibi ülkelere pay çıkar mı? Elbette gelişmekte olan ülke kategorisindeki ülkelere, ekonomideki istikrarları ve güçleri doğrultusunda pay gelecektir.

Ya ülkemize? Bunu ciddi soruyor olamam.

Tamam. Ülkemize de gelecek olan risk iştahı yüksek kaynak olacaktır. Ama bu bizdeki şu anki faizlerin cazibesinden kaynaklanır. Yani sıcak para. Ezberlemişizdir zannediyorum. Sıcak para geldiği gibi yakıp yıkarak gitme ihtimali de olduğu için cezbedici bir kaynak olmayacaktır.

Ve tabii ki, istenen asıl yatırımcı kaynak; her alanda gerçekleşmesi gereken istikrara, gerçekçi rakamlara ve şu hep bahsi geçen ama göremediğimiz reformlara bağlı.

Bunları söylerken, bizi bu yıl bekleyen riskleri de görmezden gelmemek gerekiyor. Yeni başkan Biden, şu an bizim için sürpriz yumurta. CAATSA yaptırımları, dolapta bekleyen Halk Bankası dosyası ve S-400 maceramızın bize neler getireceğini bilmiyoruz. Biden'ın, Türkiye karşıtı lobilere olan sıcaklığını da düşünürsek bu sene çok şeye gebe diyebiliriz.

Karamsar olmayalım diye her düşündüğümde başka bir şey aklıma geliyor. ABD'nin durumuna göre AB yaptırımlarının şekilleneceğini biliyoruz. Bu yaptırımlar ihracat-ithalatımızı düşündüğümüzde daha da ürkütücü aslında. Gerçi son dakika İngiltere ile serbest ticaret anlaşmasını da yaptık ama ABD'nin baskısı altında İngiltere'nin de yaptırım kervanında yerini alması muhtemel durum.

Ne yaptırımmış arkadaş.

İçeriye dönelim birazda. Ekonomide bir şeylerin iyi gittiğini, artık toplum olarak düze çıktığımızı söyleyebilen var mı? Varsa malum TÜİK verilerinden bakıyordur hayata. Son açıklanan 2020 Kasım ayı sektörlerin toplam ciroları açıklandı. Tamam, enflasyon memlekette yok. İşsizlik desen ara ki bulasın. Herkesin işi gücü tam. Büyümüyoruz diyeni önce ben döverim.

Ama bu pandemi arasında, bu kadar kapanma süreci içinde gerçekten toplam cirolar artmış olabilir mi?

Siftah yapmayan esnaf varken, sanayide kapalı fabrikalar bulunuyorken, bankaların eline geçen AVM'ler gün geçtikçe artarken ve dahası dünyada ciddi bir daralma yaşanırken, sektörlerdeki ciro % 39 nasıl artar?

Bu %39'luk artış kimden, nasıl geliyor? Bunu hesaplayarak yayınlayan kişi ya ayranı fazla kaçırıyor ya da ayran yerine başka bir şey içiyor.

Şimdi gelin siz bir daha düşünüp cevap verin, gerçekçi verilere dayanmayan ekonomi dünyaya nasıl güven verecek ve yatırımcı çekecek.

2021 daha yeni başladı ama ürkütmeye de şimdiden başladı. Pandemi sürecinin toparlanmasını 2022 yılının ikinci yarısına bıraktık bile. Asıl sorun 2021 yılını ne kadar zararla atlatabileceğimiz.

Bu sene bizleri bir seçim bekliyor mu?

Reformlar gerçekten bu sefer olacak mı?

Ve belki de en sürprizi IMF ile tekrar masaya mı oturacağız?

Kafamda deli sorular ama yaşayarak öğreneceğiz.

Not: Var bir sürprizim.