Fado, geçimini sağlamak amacıyla açıldığı okyanustan bir daha geri dönemeyen fakir Portekiz balıkçılarına sevgilileri ve aileleri tarafından yapılan müzik türü. Denize giden sevgililer dönmedikçe şarkılar ağırlaşır, feryat figan ve ağıtlar söylenir. Fado, bu insanların feryadı, acısı, duası, isyanı, umudu, haykırışı ve bekleyişidir.
Fiesta, Latince kökenli sözcük olan “fiest” şenlik, bayram, yortu anlamını içerir…
Futbol, İngilizce kökenli “football” kelimesinden dilimize uyarlanmış “ayak topu” anlamına gelen bir sözcük.
İspanya 'da üç yıl süren iç savaş sonunda, Demokratik İspanya Cumhuriyetini yıkarak iş başına geçen General Franco 39 yıl boyunca ülkesini diktatörlükle yönetmiştir. Franco için daha büyük stadyum, “daha büyük uyku tulumudur. “
Franco ‘ya göre stadyumlar ne kadar büyük olursa o kadar çok insanı içine atmak mümkün olacaktı. 1944 yılında 80.000 kişilik stadyumu iki yılda bitmesini emreden diktatör, özendirilen futbol sporunun artan taraftarını karşılamak için 1954 yılında 125.000 kişilik daha büyük stadyum inşa ettiriyor. 1950 yılı İspanya nüfusu 20 milyon civarında olduğunu düşünürsek bu 125 bin kişilik kapasiteli bir stadyum oldukça fazladır.
Örneğin ortalama 85 milyon nüfusa sahip ülkemizin en büyük stadı Atatürk olimpiyat stadı kapasitesi 76.761 seyirci kapasitelidir.
Bizdeki varoşların müziği, alt gelir ve alt kültür gruplarının müziği olarak bilinen arabesk tarzı, bol acılı, ağıt yakan ve kadere isyan eden yönü, Portekiz Fado müziğini çağrıştırmaktadır.
Brezilya Rio Karnavalı, Samba müziği ve oldukça başarılı futbol takımları, 3 F’yi karşılayan güzel bir örnektir.
Genelleme yapmaktan kaçınarak ifade edersek pahalılık, işsizlik, yolsuzluk, yoksulluktan ve yasaklardan bunalan halkın yönetilebilmesi, tıpkı düdüklü tencerenin artan gazının alınması gibi, kitlelerin öfke kontrolü ve dikkatlerinin dağıtılması için müzik, eğlence ve futbol bazen birer uyutma ve uyuşturma aracı olabilmektedir.
Halbuki, toplumların gelişmişlik düzeyi arttıkça sanat, futbol, spor ve kültürel etkinlikler insanların daha nitelikli, etkin ve zengin bir hayat tarzı yaşamaları, bedensel, zihinsel, ruhsal ve sosyal gelişim sağlamak açısından faydalı ve gerekli etkinliklerdir.
Sağlam kafa, sağlam vücutta olur!
Akıl çapımızın gelişebilmesi ve aklımızın yönetiminde zihnimizin ürettiği düşüncelerimizin daha bir sistematize olabilmesi ve zihinsel verimimizin artması ancak sanat, bilim, felsefe ve spor sayesindedir.
Sporun birçok dalı ve futbol, aidiyet duygumuzu artırırken, milli maçlarımız ortak değerlerin oluşması yanında kimliklere takılmadan ulus bilincimizin gelişmesine de katkıda bulunur.
3 F, otoriter rejimler için işsizlik ve geçimsizlikten bunalan kitlelerin dikkatlerini dağıtma, öfkesini kontrol etme aracı olurken, daha medeni daha demokratik rejimlerde insanların en temel ihtiyacı olan sosyalleşme yanında aidiyet kazanma, ruhsal ve zihinsel gelişim için olmazsa olmazdır. 3F’nin rejime göre değişen etkisinden bahsedebiliriz.