Kıpır kıpır gençlik dönemleri.
Pop müzik fırtınası tüm dünyayı sarmış.
Müziğe ulaşabilmenin tek yolu Radyo!
Babamın evde olmadığı anlarda yakalayabildiğimiz kanalları dinlemeye çalışıyoruz.
İstasyonların yerini, tükenmez kalemle çizerek unutmamayı da ihmal etmiyoruz.
Diğer yandan, Hey Dergisi şarkı sözleri, resimler ve bilgilerle büyük bir eksiği tamamlıyor.

1975 yılında çalınmaya başlanan bir şarkı çekiyor dikkatimi.
Daha sonraki dönemlerde de klasikler arasında yerini alıyor.
Sailing!
Kısık, gırtlaktan gelen bir ses, etkileyici bir yorum ve Rod Stewart!


Sailing'den sonra;
You're In My Heart
Da Ya Think I'm sexy
Tonight I'm Yours
Young Turks

ve diskoların vazgeçilmezi
Baby Jane'i patlatıyor sanatçı!

Üniversite'nin ilk yılındayız.
Siyasi olaylar nedeniyle öğrenim sürekli kesintiye uğruyor.
Genellikle Kültürpark'tayız ve Özgen'e takılıyoruz.

Derken bizim efsanemiz Rod'la tanışıyoruz.
İsminin Macit Tunalı olduğunu çok sonraları öğreniyoruz tabi!


Rod, fiziksel anlamda gerçekten Rod gibi!

Esprili, sevimli, mütevazi, cana yakın.
Herkesle kolay ilişki kurabilen ve asla kimseyi kırmayan bir yapısı var.
Kişiliklerimiz çok yakın.
Tipinden de tahmin ettiğim gibi Arnavut'un hası!
Memleket Mamuşa diyor!
Hadi canım, annem de Prizren doğumlu diyorum!
Sıcak bir bağ kuruluyor aramızda.

Rod, Acar Otel'in Disko'sunda çalışıyor.
Biz de Cumartesi günleri oraya gitme hayalleri kuruyoruz.
Cebimizde para, yanımızda kız arkadaş yok!
Nasıl olacak?
Yine de şansımızı zorluyor ve dış kapının önüne konuşlanıyoruz.
İç kapıda ters bir görevli var. Asla yaklaştırmıyor.
Derken Rod görünüyor.
Kahramanımız!
'Oğlum ne lan bu, apaçi ordusu gibisiniz'.

Tek tek ve aralıklı sürelerle bizi içeri alıyor, barda içki ikram ediyor.
Bizim gruptan; çalışanlar
ya da baba parası yiyenler içeride!
Sonrası bizim işimiz!
İyi dans ediyoruz.
Biz piste çıktıktan sonra diğerleri oturuyor zaten.
Rod, dansın en iyilerinden.
Piste çıktı mı biz de onu izliyoruz.
Daha sonra televizyonlarda yaptığı şovlarla kendisini herkese kanıtlıyor.

2000'li yıllarda Orhangazi Parkı'ndaki dükkanımıza hemen her gün uğrardı.
Çok şık ve kendine özgü bir giyim tarzı yaratmıştı.
Aksanlı İtalyanca'sı da çok yakışırdı ona.
Resimlerini çeker Facebook'ta paylaşırdım sık sık.

İşyerimizi FSM Bulvarı'na taşıdıktan sonra, telefon dışında görüşme fırsatımız olmadı ne yazık ki!
Ardından yazı yazmak kısmetmiş!

Değerli Üstad Selahattin Adıgüzeller'in onunla ilgili yazısından bir dönem hapis yattığını öğrendim büyük bir şaşkınlıkla.
Hiç haberim olmadı!
Gerçekten çok üzüldüm.
Bursa'yla, Bursa'nın değerleriyle ilgili konuların hiç birinde, Bursa'lıların hükmü yok!
Bu güzel, dost canlısı, yaşam sevdalısı insan nasıl özgürlüğünden mahrum edilir?
Fetö ya da herhangi abuk bir oluşumla ne ilgisi olabilir?
Onunla ilgili böylesine saçma bir girişime nasıl karşı çıkılmaz, tepki gösterilmez?
O, herkesle iyi geçinirdi.
Hepimizin yaşamına bir şekilde dokundu,
Kimseyle sorun yaşadığını görmedim.
Ama bizlere kırgın gittiğine eminim.
Hoca'nın nasıl bilirdiniz ya da hakkınızı helal eder misiniz soruları ne kadar anlamsız kaldı!

Hoşçakal benim güzel arkadaşım!
Gittiğin yerin cennet olmasına gerek yok, senin varlığınla gideceğin her yer keyiflenecek ve cennete dönecektir zaten!