Siz bu satırları okurken ben muhtemelen dönüş yolunda olacağım.
Seçim sürecindeki nutukları dinlerken içim parçalandı.
Amerikalı kardeşlerimin aç olduğunu öğrenir öğrenmez, fırındaki askıdan10 ekmeği kaptığım gibi hava alanına zor yetiştim.
Hava alanında 3 gün nezarette kalıp ekmeklerin içinde uyuşturucu olmadığı anlaşılınca bayatlamış ekmekleri kucağıma tutuşturup eve yolladılar.
Sen ye o bayat ekmeği.
Neyse ikinci denemede uçağa binmeyi başardım.
Ekmeği oradan alıp dağıtırım, insanlık öldü mü?
Enflasyon fırlamış, halk sokaklarda yarı çıplak, oradan oraya koşuşturuyormuş, kimsenin cebinde tek cent yokmuş.
Hangi vicdan dayanır buna?
Neyse önce Newyork'a indik.
Sabahın beşi, sokaklar bomboş, insancıklar aç bilaç uyumuşlar.
Güneş doğunca felaketin boyutunu gördüm, binlerce insan, yarı çıplak her yöne koşuşturuyorlar.
Elinde simit olan bir kişi yok.
Çaresiz zavallılar.
Ellerinde su şişesi, beyazı, zencisi, Çinli siyah, Çinli beyaz her yöne koşturuyorlar.
Mesai başlayınca bankadan dolar bozdurup ekmek alır dağıtırım.
Şimdilik çaresiz koşturmalarını izleyip acıyayım.
Banka açılınca koştum gittim, 1000 Dolar verdim, bozun dedim.
Enflasyon felaket, kasalarında tek kuruş TL yok, işin kötüsü TL' yi hiç bilmiyor garipler...
10 Deste 1 Dolar verdiler, belli canım enflasyon yüksek.
Acıdım hepsine birer Dolar dağıttım, çok mutlu oldular.
İri yarı zenci güvenlikler beni bir odaya aldılar, ambulans geliyormuş, nasıl mutlu oldularsa birer Dolar daha versim, sağlığımı düşünüyor insancıklar.
İyi bari gelmişken bir sağlık kontrolünden geçeyim, derken kendimi hava alanında buldum.
10 tomar parayla beni geri gönderiyorlar.
Doyuracağım oğlum karnınızı, bundan sonra hiç bir Amerikalı çocuk yatağa aç girmeyecek. Aile Sigortası yapacağım hepinizi, Beyaz Sarayı müteahhite verip yerine Papaz Hatip Lisesi yaptıracağım.
Kurtaracağım seni Amerika...