Bursaspor’un UEFA kupası maçı için Avrupa’ya gideceğini düşünün, inanın Bursa’nın vekillerinden basına ya da gidip parası ile izlemek isteyen Bursasporlulara kontenjanda yer, uçaklarda bilet kalmazdı.Hepsinin omuzlarında Bursaspor atkısı, yüzlerinde gülümseme ile çektirdikleri selfi eşliğinde sahte sevdalarının peşinden değil, bedava beleş memleket gezmek için sıraya girerlerdi.
OTTOMAN grup ve lifebursa.com Yönetim Kurulunun bizlere talimatı; “Gideceğiniz her yere kendi imkanlarımızı kullanarak gidin ve kulübün ya da davet edenin olanaklarını kullanmayın” olduğu gibi aynı şekilde kendileri de iş dünyasının kurumsal gezi davetlerine herkes kendi parasıyla giderse varız diye şerh koyarlar.
Bursaspor’un son beş senede başına gelenler, dünyada kent ekonomisi Bursa gibi güçlü, meclislerinde 20 Milletvekili olan hiçbir şehrin takımının başına gelmemiştir.
Çünkü Bursa’da istisnasız ( 20 ) vekilin asli görevi ( 11 + 5 + 2 + 2 ) olarak tekrar seçilmek için Sayın Genel Başkanlarına saygı ve bağlılıklarını bildirmekten ibarettir.
3.1 milyonluk nüfusuyla sanayi, istihdam, üretim, ihracat şehri Bursa’dan bir bakan çıkmaması ve de bir iki bakan yardımcılığı ile mutlu olmasının sebebi hikmeti bundandır.
İki yıl önce PANDEMİ bahanesi ile siyaset lobisi sayesinde Süper Lig’den düşmenin kaldırıldığı günleri unutmadık.
Sizi Temmuz 2020 yılına götüreyim.
Bakın neler oldu.
“Kulüpler Birliği Vakfı, bu sezon için "küme düşme"nin kaldırılması üzerine başvuru yaptı. Bakan Kasapoğlu ile TFF Yönetimi bir araya geldi. Riva'daki kritik toplantının ardından Süper Lig'de küme düşmenin kaldırılması kararı alındı.
BtcTurk Yeni Malatyaspor, Hes Kablo Kayserispor ve MKE Ankaragücü yoluna Süper Lig'de devam edecek.”
Demem o ki; oldurmak isteyince oluyormuş…
Bunu anlayan anlar…
Ama gücünü taraftardan alan Bursaspor’un seyircisiz oynanan maçlardan sonra play off da elenmesinin haksızlık olduğunu ve dört takımla birlikte Süper Lig’e çıkması üzerinde Bursa siyaseti tarafından tek bir adım atılmadı.
Yaparlardı ederlerdi demiyorum sadece adım bile atılmadı diyorum.
Çünkü kendilerini Bursa siyasetinin aktörleri değil figüranları olarak gördüklerinden güçlerine inanmıyorlar ve sadece rol çalıyorlar.
Bursaspor’un bu çukurda debelenmesinin en büyük sorumlusunun ve vebal sahibinin Ali Ay taifesi ve 1060 oy sahibinin üstündedir gerçeğini unutmadan bu günleri yorumlayalım.
AMEDSPOR maçında sahada yaşananlar üzerinden bugünleri okumanın doğru olmadığına inanıyorum.
Biz AMEDSPOR ile daha önce de oynadık.
Hafızam beni yanıltmıyorsa ZTK da 2016’da AMEDSPOR bizi evimizde 2-1 yenerek elemiş, tur atlamış ve kılları zarar görmeden çeyrek finale çıkmışlardı.
Yani onlar için “intikam maçı” bahanesi de olamaz.
Sporda siyaset olmaz diyenler yalan söylüyor.
Özellikle profesyonel futbol artık endüstri olduğundan siyasetin tillahı burada yapılıyor.
Hangi firma 22 çalışanı ile Avrupa’ya gittiğinde ayakbastı, bonus ve primler ile yaklaşık 40 milyon EURO kazanıyor?
Hakan Dinçtürk maç sonrası şöyle bir tweet attı.
“ Amedspor 2 -0 Bursa Siyaseti”
Ben bu tweeti maç sonucu üzerinden attığını düşünmüyorum.
Bu anlayabilen için maç öncesinin hikayesidir.
Önce taraftar istemediler.
Peki dedik.
Ardından maç yayını olacak dediler
İyi dedik
Ama TRT Kürdi Kürtçe yayınlayacak dediler.
Olur dedik.
Yayın yok dediler.
Sustuk boyun eğdik.
TFF’ nin duruşu?
Bozuk!
AMED nire BURSA nire?
Diyarbakır’ın semt ve adı özellikle seçilmiş takımının her dediği oldu.
Bursa siyasetinin biat kültürü galebe çaldı ve her zamanki gibi derin sessizliğe büründü.
Maçı yayınlatmayan TRT ‘ ye bakamayan Bakana laf eden oldu mu?
Olmadı!
TRT Genel Müdürü ya da Spor Dairesi Başkanı sorumlu her kimse o koltukta nasıl oturabiliyor diye hesap soran var mı?
Yok!
Tribünde sallanan paçavralar üzerinden bu maça eleştiri acizliktir. Bir bölük asker dikerler ve içeriye bez ya da taş, odun, çakı sokmazlar olur biter.
Diyarbakır’da Pazar günü yaşananların geleceği Cumartesi’den belliydi ve herkes biliyordu.
O sahada yaşananlar ve sallanan paçavralar futbolun değil, devletin zaafı ve sorumluların görev anlayışı sorunudur.
Bursa sen kendine bak!
Diyarbakır’da yaşananlara benzer birçok olayın yaşanacağı tribünleri bile olmayan sahalarda savaş eder gibi maçlar oynayacağız.
3.ncü ligde maç izlemeyenler bunu bilmezler.
Ve siyasette olduğu gibi bu kez sahada da direnecek gücümüz yok.
Umudumuz da yok!
Kimse hedef saptırmasın ve hayal aleminde yaşamasın.
Kimse sosyal medyadan gaz vermesin.
Kimse durumdan vazife çıkararak başarısızlıkları iş dünyasına fatura etmesin.
Nefesine güvenemeyen borazancı başı olmasın!
Teknik ekip konuşurken sahadan dışarı çıkıp ahkam kesmesin ve haddini bilsin, onlar Vakıfköy’ ü darmadağın ederken kime sordular ki; bugün yalnız bırakıldık diyorlar.
Geçen yıldan boğazımda düğümlenen şeyler var susuyorum.
Ama siz de susun, görevinizi yaparken ayıbınızla yaşayın!