Muhammet KAHRAMAN
Öyle kareler vardır ki insanı alıp geçmişe götürür; içinizden bir şeyler aşağılara doğru akar gider veya bu hissi verir.
Bir de kültürümüzü anlatan kareyse keyfiniz bir fazla gelir.
İşte bu fotoğraf karesi de bunlardan biri ve beni çok mutlu etmişti; umarım siz de mutlu olursunuz.
Mahallenin kadınları hem dostluklarını pekiştirmek hem kültürümüzü yaşatmak adına çıkmaz bir sokakta toplanmışlar, sokağın tam ortasına masayı koymuşlar ve başlamışlar sohbete. Şimdi bu tür sohbetler yok artık; eskiden bu sohbetler sokak başlarındaki taşlar üzerinde, özüstlerinde yapılırdı.
Bizim mahallenin kadınları masada yapmışlar buna da kabul yeter ki gelenekler devam ettirilsin.
Salgın hastalık öncesi çektiğim bu fotoğrafta bir de çiçek demeti var; sanırım o günkü güzelliği çiçeklerle taçlandırmak istediler ve bahçeden koparıp masaya koydular.
Masada sohbet koyuydu, onların rahatlarını bozmamak için masada kimse yokken fotoğraf çektim.
Fotoğraftaki çanağın içinde Ege yöresinde "tuzlama/duzlumba/duzumba" denilen bir yiyecek var, üstüne ceviz atıp yersen yemesine doyum olmaz.
Burada işin ilginç yanı aynı çanakta kaşıkların buluşması; bence bu bereketini arttırıyor sofranın.
Yörük sofraları da böyledir, aynı çanağa kaşık sallarsın bu da birlik ve beraberliği, kardeşliği sağlar, katkıda bulunur.
Sokağın dönemecindeki ev bizim ev.
Evin kapısını asil bir renk olan mora boyattım; kapıya da anlı şanlı bayrağınızı astık.
Yaz günü olmasına ve rüzgar olmamasına rağmen bu güzelliğe katkı sağlarcasına "Bayrağımız" dalgalanarak bu güzelliğe katılıyordu.
Salgının kısa sürede bitmesi ve bu tür güzelliklerin tekrar geri gelmesi, yaşatılması dileklerimle hoşça ve dostça kalın ama her zaman dik kalın.