Günlük siyasete girmeden, inanarak, nadiren de olsa yanılarak Bursa’ya ve Bursaspor’a dair yazı yazmaya başlayalı 12 yıl oldu.
Bu süre zarfında profesyonel olarak Kent Gazetesi, A gazete iki kez ve en son durak olarak da OTTO MEDYA lifebursa.com'da görev yapıyorum.
Bütün ayrılıklarım kendi kararımla oldu.
Kent Gazetesi sonrasında bütün görevlerim asla talep etmememe, özgür çocuk olmayı istememe rağmen aynı zamanda yöneticilik şeklinde oldu.
Dediğim gibi inanmadığım hiçbir şeye yazıya imza atmadım.
Yine dediğim gibi yanıldıklarım da oldu ama çoğu ile kesinlikle manen helalleşmeyi bildim.
Bazen yazdıklarım için “Ne kadar aldın” diyenler olduğunda “Senin verdiğinin iki katı“ diyerek cevap verdim.
Basın camiasında yaşım çoğundan büyük olmasına rağmen, meslek kıdemi büyük olanlara saygı gösterdim ve bir adım geriden gelmekten asla yüksünmedim.
Onlardan da her zaman sevgi ve saygı gördüm.
Gazetecilik mesleğinde 12 yıl önce tanık olduğum içimi acıtan şeylerin hala devam etmesinden büyük üzüntü duyarken çoğu yanlışın meslekte dayanışma ruhunun olmamasından olduğunu fark ettim.
Gazetecilik, İletişim, Radyo TV fakültelerinden mezun olan genç kardeşlerimin iş bulamamasına, iş bulanların asgari ücretle işe başlamasına, çoğunlukla maaş zamlarının asgari ücret zammı kadar olmasına, kariyer gelişmelerinin maaşlarına yansımamasına hep üzüldüm.
Ve bazı meslek ağabeylerinin, ablalarının BİK kontenjanı dolsun diye basın kartlarını üç on paraya kiraya vermesine, akrabalara, çaycılara, çorbacılara basın kartı çıkarılmasına daha çok üzüldüm.
Ancak işimi hep önemseyerek ve ciddiyetle yaptım.
Emeğimin karşılığını hep hakkımca aldım.
Birkez malum kişi Ali Ay’a dava kaybettim ve bunun gururunu madalya gibi taşıyorum.
Haa bak unuttum bir kez de kovuldum.
Neden biliyor musun Hanefi?
Sizin gibilerin kahramanı Rıza Zarrap ABD’ de yakalandığında, bu orada yalan yanlış ötecek ve ülkemin başını yakacak diye TWEET attım ve BSTV'den iki saat sonra kovuldum.
Ama ben haklı çıktım be Hanefi...
Çünkü ben beynimle düşünüyorum.
Bana "O TWEETİ ben atmadım fake hesaptan atılmış de" diyenler de oldu.
Hani hep yazdığın ama sende olmayan omurga konusu var ya!
Ben yazdım bedelini öderim dedim.
Kim omurgalı imiş anladın mı?
Kimin ne yazdığına niyetini sezsem bile bakmadım.
Kimin ne aldığını ise hiç merak etmedim.
Kimsenin kavgasına küs ortağı olmadığım gibi kendi kavgama da ortak aramadım.
Bunu genç kardeşlerime doğruları yaparlarsa ve yazarlarsa birileri tarafından kesinlikle fark edilirler diye ifade ediyorum.
Çalıştığım yerde mutlu ve huzurluyum.
Ama bu yaşta hala yeni teklifler almanın gurur ve mutluluğu içinde teşekkür ederek ret ediyorum.
Böyle yaparak önüme serilen imkânlar ne olursa olsun ne kadar doğru karar verdiğimi bugün bir kez daha anladım.
Kendim için değil gazetecilik adına emek hırsızlığını, meslek ahlaksızlığını anlatan kaleme aldım.
İnanın bana meslektaşlarımdan, kardeşlerimden onlarca mesaj, yorum ve telefonla destek mesajları aldım.
Yönetim Kurulu toplantısında iken sadece bir kişi beni arayarak yazımda kendisine hakaret ettiğimi söyledi.
Böyle bir şey yapmadım dediğimde bana benim de orada mikrofonum var dedi. Kameran ve muhabirin de varsa neden üstüne alınıyorsun dedim.
Onlar yoktu dedi.
O zaman yazımdan kendine bir rol seç dedim ve kapattım.
Bir daha aradı.
Muhteremde şeker yükselmesi nedeniyle konuşmanın dozu arttı ve ayrılma geliyorum oraya dedi. Belli ki kavgaya gelecek, misafir bulduğunu yer düsturu ile hemen buyur ettim.
Edep tatile gitmiş, ayıbı ile oturup susmak yerine bir de atar gider yapıyor.
Ve tekrar suratına kapattım.
OTTOMAN GURUP Yönetim Kurulu Başkanımız Vedat Kantar, bizi dinledikten sonra elimden telefonu kaparak son çağrıya döndü sen kimsin Osman Ağabeyi tehdit ediyorsun dedi ve kantarın topuzunu şekerin helak ettiği kafaya öyle bir vurdu ki; işte o an iyi ki buradayım ve bu ailedeyim dedim.
Konuşması bittikten sona bana döndü ve abi kim bu dedi.
Adını söyledim ve dikkate alınacak bir tip değil ama işte ….diyerek konuyu kapattım.
Bay Hanefi! Bana gece de özellikle genç muhabirlerden onlarca destek telefonu geldi.
Senin ifadenle masum ama basın ahlakı ile izah edilemeyecek olan kürsüye boş mikrofon koyan kızı uyardıklarında “Ben mikrofon koymak için para alıyorum “ diyormuş.
Soru şu; O kız senin işyerinde SGK lı olarak çalışıyor mu?
Onu kadronda çalışan olarak beyan etmiyorsan, hem vergi kaçırıyorsun, hem de diğer unvanlarının yanı sıra kul hakkına da giriyorsun Hanefi
Kaza bela hepimiz için her an olabilir.
Bir trafik kazası neticesinde o kızın başına bir hal gelse ne olacak?
Onu götüren kurumun başını yakar ama sen ilgim yok deyip aradan sıyırırsın değil mi?
Kendini temize çıkarmak için safa yatıp, belediyenin fatura karşılığı basına verdiği hizmet bedelini millete para dağıtıyor diye sana Bursa’da itibar ve koltuk bahşeden belediyeyi lekeliyorsun.
Bizim kurum olarak bütçemizi resmi kurumlardan geleceklere göre değil, özel sektör ilanları ile oluştururken, işini hakkıyla yaparak resmi kurumlardan destek alan medya gruplarına tek söz etmedik, etmeyiz.
Akıl yaşta değil baştadır bunu asla unutma emi!
İlan ediyorum.
İnternet medyası yasası çıktığında Bursa’da onu hak edecek birkaç kurumdan birisi de OTTO MEDYA LTD. dir.
Künyemizde ismi bulunanların tamamı SGK lı ve profesyonel köşe yazarlarımıza stopajlı telif ödemekteyiz.
Seni de göreceğiz künyesiz ve çakma mikrofonlu Hanefi!
Biraz da iş ahlakını konuşalım.
Bize 500 kişilik aileyiz ve basın dahil her departmanımıza onlarca stajyer olarak başvuru yapılır.
Stajyerlerimiz bizatihi çalışmadan çakma mikrofon misali çakma imza vermeyiz.
Bütün yasal yükümlülüklerimizi, belgeleri tamamlatmadan yerine getirmeden servis araçlarına bile almayız.
O süreçten sonra artık bizim evlatlarımız olurlar ve servis, yemek, diğer sosyal gibi bütün haklardan bizimle aynı şekilde yararlanırlar.
Bunlar sana ne kadar yabancı şeyler değil mi?
Sen eline üç on kuruş ve çakma mikrofon verip elemanları SGK'sız çalıştırırsın.
O çocukların o tarihte SGK'lı çalışma belgelerini yayınlayıp beni MADARA etsene…
Sitenin resmi künye ve SGK'lı çalışan bilgilerini ilan etsene..
Burası Bursa bunu iyi belle Hanefi!
Ben iyi insanım demekle iyi olunmaz olmaz ahlak terazisi bu gibi şeyleri ölçmek için vardır.
Bir MODERATÖR Türkiye Kupası final maçı gün ve saatinde canlı program organize etmez.
Bir MADARATÖR para için her şeyi yapar.
Sen kimsin ki; ben senin için yazı yazayım.
Ama o yazının içinde kendini bulman ne kadar anlamlı değil mi?
Demek ki sen “O” sun!
Muhabir olmayanlar, haber yapmayı bilmeyenler, konu ile ilgili yazı yazmayan tipler makamı ne olursa olsun asistanları ile bu toplantılara bir kahvaltı, bir akşam yemeği uğruna gelmesin, bırakın stüdyosu olmayı, olmayan İP TV lerinin bile çakma mikrofonunu koymasın ve daha önemlisi koydurmayalım ki mesleğin namusu kurtulsun.
İşinizi ciddiye almazsanız, işiniz sizi hiç ciddiye almaz.
Hukukunuzu korumazsanız, hukuksuzluktan bahsetmeye hakkınız olmaz.
Meydan böyle emek hırsızlarına kalır.
Kevaşelik alır başını yürür…
Ve unutma bizde “R“ yoktur.