19 Ocak gecesi BOTAŞ aklı başında yönetilen hiçbir kurumun yapmayı düşünemeyeceği kurum içi bir talimat yazıyor.

Bu talimatta sanki ülkemizde ilk kez kış oluyormuş gibi "mevsimsel koşullardan kaynaklanan doğal gaz talebinin artması" ile başlayan mazeret beyanına sanki sanayici ve ihracatçı 7x24 doğalgazı kışın bahçede mangal partisi vermek için kullanıyormuş gibi“ sanayide de yüzde 40 kesintiye gidileceğini bu limitleri aşana da adı konmayan zamlı tarife müeyyidesi uygulanacaktır gibi akıl dışı bir tehdit ekleyerek talimatı bitiriyor.

Bir resmi yazının kısa paragrafında üç kez "arz talep", üç kez de "sağlanma" kelimesi kullanılıyorsa bu metin biz yazarlar için ayaküstü ve özensiz yazılmış bir metindir.

Peki!  Bu özensiz yazılan talimatın yürürlük tarihi ne zaman biliyor musunuz?

Ertesi gün yani 20 Ocak 2022'de makası çalıştırın diyor.

Ülke ekonomisinin can damarı olan sanayi kuruluşları iç ve dış müşterilere teslim günü ve fiyat taahhüt etmiş kimin umurunda…

İşletmeler yüzde 40 şalter indirince üretim azalacak, pazar daralacak kimin umurunda…

Çalışanlar plansız belki de ücretsiz izne çıkarılacak ve hatta işsiz kalacak kimin umurunda…

Bütün olası krizleri öngörüp tedbir alması gerekenler Bilkent Plaza’daki ofislerinde bilgisayarında şeker patlatıp bonus toplamakla meşgulse bu sonuç kaçınılmaz olur.

Sanki Doğalgaz bağımlısı değil de doğalgaz satıcısıyız gibi sokakları ısıtmaya kalkan "Branch, Patisserie, Cafe Bistro" lara ruhsat veren kafalardan başka şey beklenmez.

Biz ülke olarak ne zaman açık havayı ısıtacak kadar zengin olduk be gafiller?

Bu kadar basiretsizliğin bir bedeli olacağını görmemek için ahmak olmak gerekirdi. 

Bu ihtiyar adam daha geçen hafta sorun enerji, doğalgaz fiyatlarının artışı değil, sorun fiyat ve tedarikteki öngörülemeyen istikrarsızlıkta diye yazmıştı.

Bir ay öncesine kadar Karadeniz’de doğalgaz deryaları bulundu diye zafer manşetleri atılan bir ülkede bu krizin faturasını sadece tüketici ve sanayiciye ödetmeye kalkılırsa bindiği dalı kesen adamdan beter oluruz.

Bu gelişmelerden sonra biraz geçmişe gidip Bursa’da yaşananları tekrar gözden geçirince kendimi hıyar gibi hissetmeye başladım.

2013 yılında DOSAB’ ta akışkan yataklı kazan teknolojisi ile yerli kömür tüketilen buhar ve elektrik enerjisi santralı kurulumu ile ilgili bir toplantıya katılmıştım.

Size o günden üç paragraf aktaracağım.

UCUZ BUHAR VE ELEKTRİK SAĞLANACAK

Demirtaş Organize Sanayi Bölgesi’ndeki buhar ihtiyacının tamamı ile elektrik ihtiyacının üçte birini karşılayacak, 120 milyon dolar dolayında yatırım bedeli olan DOSAB Buhar ve Elektrik Üretim Santrali Projesi’nde son aşamaya gelindi.

Bildiğiniz gibi bölgemizde faal firmaların yüzde 68’e yakını tekstil sektöründe, buhar ihtiyacımız fazla. Firmalarımızın rekabet edebilir şekilde çalışıp ayakta kalması ve gelişmesi için uygun maliyetli ve kaliteli enerji girdisinin garantisi bu santral olacaktır. 

Özellikle enerjide arz güvenliği ve maliyet gelecekte ayakta kalmanın formülüdür. Bu santral hem buhar hem de bölgemizin tüketiminin üçte biri oranında elektrik enerjisi üreterek, maliyetlerimizde bizleri önemli ölçüde rahatlatacaktır. Yaptığımız hesaplamalara göre, bugünkü fiyatlar üzerinden, buharda ve elektrikte yüzde 20’lere varan oranda indirimler söz konusu olacaktır.

GELECEĞİMİZ İÇİN HAYATİ ÖNEMDE

Yine organize sanayi bölgelerinin elektrik, doğalgaz gibi hizmetlerinden elde ettikleri gelirler son yıllarda her geçen gün azaldı. OSB’ler değişen gelirler karşısında bütçe yapmakta, bütçelerini tutturmakta büyük sıkıntılar yaşıyorlar. Oysa bölgelerin, yatırım yapabilmesi, katılımcılarına çağdaş hizmetler sunabilmesi için öngörülebilir kalıcı gelirlere ihtiyacı var.

Bu açıdan, buhar ve elektrik santralimiz DOSAB’ın 25-30 yıllık geleceğini garanti altına alacak bir projedir. Santral gerekliliği konusunda, bu sebeplere daha birçoğu eklenebilir, ancak yukarıda bahsettiğim iki konu, hem bölgemiz hem de fabrikalarımızın geleceği için hayati önemdedir.

ÇEVRE DOSTU 

Biz, bölgemizdeki firmaların elektrik, doğalgaz, buhar vb. tüketimlerinin seyrini uzun süredir izliyor, sektörel gelişmeleri takip ediyoruz. Günümüzde ise SCADA sistemimiz ile anlık tüketimleri de görüyoruz. Tüketimin ne zaman hangi yoğunlukta olduğu, bugün ve gelecek ihtiyacı çerçevesinde çeşitli senaryolar üzerinde projemizi çalıştırdık ve ihtiyacımız olan santral verilerine ulaştık. Ayrıca çevre etkileri açısından da kapalı stok sahası, gelişen filtre teknolojileri ile tamamen çevre dostu bir tesis olacak”

Bu durumda organize sanayi bölgemizin 25.kuruluş yılı olan 2015 yılında DOSAB Buhar ve Elektrik Üretim Santralimizi devreye alabiliriz”

İşte o gün Bursa’da geçmişte çevre ile ilgili yediğimiz kazıkların acısıyla ben de bu projede yakılan kömürün külünü ne yapacaksınız diye sordum.

Bursa Çimento hammadde olarak kullanacak, satın almak için can atıyor dediler. 

"Dumanını nereye salacaksınız?" diye sordum.

"Havayı sülfür gazı emisyonu ile kirletmeyeceğiz" dediler.

İnanmadım!

Bu ülkenin ve bu şehrin sanayicisine inanmalıydım.

Bugün sorsam herhalde o dumanı nereme salacaklarını söylerler ama sormam!

İşte o nedenle bugünlerde kendimi hıyar gibi hissediyorum.

Doğalgaz cenneti Karadeniz’e maya çalıp içine beni doğrasalar cacık olurum.