Geçtiğimiz hafta Bursa Çimento A.Ş.'nin kapasite artırmak için yatırım yapacağını sanayi işletmeleri içerisinde çevreye en çok zarar veren bu sektörün çevre değerlerini ve kentsel dönüşümü göz ardı ettiğine dair bir yazı yazmıştım.

Başta CARGİLL olmak üzere, Serbest Bölge ve kurulan gecekondu sanayi bölgeleri her şey güzel olacak ve Bursa zengin olacak masalı ile hep uyutulduk ve sonunda Bursa kaybetti.

Mucize bir sanayimiz olacak, dumandan Çinko üreteceğiz diye Bursa’ya gelen basını “ödül olarak”  İtalya turuna götüren ama “Bunlar istemezükçü“ yaygaralarına rağmen akıl, vicdan, ahlak ve izan sahiplerinin mücadelesi sonucu direkten dönen MARZİNG vakasının kurulduğu Karabük’te yarattığı felaketi Google’dan öğrenebilirsiniz.

Bursa’da çevre bilincinin olmadığı dönemlerde bacanın tüttüğü her yer istihdam yaratıyor diye desteklenirdi ve olumsuz sonuçları “olacak o kadar” kalıbı ile göz ardı edilirdi.

Ne zaman yer altı sularımız zehirlenince, dereler kirlenince, başta Gemlik körfezi olmak üzere Marmara fosseptiğe dönünce, meyve, sebze bahçelerimiz atık sularla beslenmeye başlayınca, çevrenin farkına varmaya başladık.

Bursa 1960’lı yıllarda sanayileşme sürecine BOSB haricinde plansız ve sağlıksız girdi. Bursalı girişimcilerin kurduğu Bursa Çimento da bu sürecin bir ürünüdür. 

Bugün aynı yerde çimento fabrikası kuracağım diyen bir girişimciye onay ve ÇED raporu verecek kurumun alnını karışlarım.

Programsız sanayileşmenin plansız kentleşmesi olur.

Kestel’de nüfus patlaması doğumdan değil, sanayinin yarattığı kontrolsüz  göçün plansız kentleşmesindendir.

Sermaye el değiştirip çoğunluk hissesinin maksat kâr olsun amaçlı karar alması noktasına gelince, kim takar Bursa’yı biz gerekli evrakları ipekli kumaş gibi dokuruz ve sonunda bildiğimizi okuruz diye yola çıkan Bursa Çimento 120 milyon dolarlık yatırımın kutsanması için yerel medya manşetlerini sapsarıya boyadı.

Biz OTTOMAN GRUP olarak bir konu ve kurumla ile ilgili görüş ve eleştirimizi yazarken “bunu akçeli alışverişe dönüştürmek için yatırım gibi“ bir duruşumuz ve ahlakımız olmadığı için “bazılarının” bizi anlamakta zorluk çekeceğini de biliyoruz.

OTTOMAN GRUP olarak bir şirketimizde çevre sağlığı açısından riskli olan boyahane çalıştırıyoruz.

BOSB bünyesindeki fabrikamız başta Çevre İl Müdürlüğü, OSB Müdürlüğü ve ülkemiz olarak çok önemli olan ihracat yaptığımız kurumlar tarafından AB kriterlerine uygunluğumuz akredite edilmesine rağmen boyahanelerin daha sıkı denetlenmesi çevrenin ve Nilüfer çayının korunması konusunda defalarca yayın yaptık.

Çünkü biz her şeye rağmen sanayi değil, en azından bundan sonra doğru ve planlı sanayileşme ile Bursa’nın doğa ile yeniden barışacağını düşünüyoruz.

Bursa gündemine düşen bir haber üzerine endişelerimi dile getirdiğim bir yazımdaki kapasite artırımına aranıp da YALAN denmesi kurum olarak canımızı acıttı.

Kul hakkının vebali büyüktür dedik ve detaylı bir araştırma yaptığımızda “ilgili basına” açıklanan ve sonra bana da gönderilen metinde kapasite artırımından hiç bahsedilmiyordu ama yüzde yüz civarında kapasite artırıldığı bilgisine ulaştım.

Sizi Bursa için iyi şeyler yapmaya eğer yapamayacaksınız, bu güzel ve yalnız şehre zarar vermemeye davet ediyorum.

Bursa Çimento olarak sınır komşunuz olan Kestel dönüşüm sitelerinde araştırma yaptık. 

Geçmiş ilişkileriniz ile ilgili dertlerinin büyük olduğunu öğrendik. Bunu dönem milletvekilleri ile paylaştıklarını ama hiçbirinden olumlu bir hamle çıkmadığını ve umutlarını kestiklerini söylediler. 

Ne gariptir ki; bugün ne kadar yaptırım yapılacağını kuruşuna kadar biliyorlar ve ”yaşadığınız çevreyi artık kirletmeyeceğiz“ sözünü verdiğiniz için sonucunu görmeden bize konuşamayacaklarını ifade ettiler.

Benim anladığım teker kırıldıktan sonra feryat edecekler ama yapılacak bir şey kalmayacak. 

Yani Bursa üzerine yine yazı tura oynanacak 

Elbette 1966 model bir tesise bu dönemde yapılacak tadilatın üretimde ve depolamada çevreye verdiği zarar konusunda iyileştirme yapacağı doğaldır ama siz kapasite artırımı YALAN derseniz hayatınız TALANDAN ibaret olur.

Biz grup olarak çimento sanayi ile ilgilenmiyoruz yani rakip değiliz ve kimsenin çomağı da durumdan vazife çıkararak terbiye etmeye çalıştığı çomarı da değiliz.

Biz lifebursa.comlifebursatv ve yeni basın türevlerimiz ile tek vücut olarak alışılanın dışında Bursa ile dertlenmeye devam edeceğiz.