Ahmet bey masasına gelen kahvenin kokusunu derinden içine çekerken oluşan hazdan dolayı bir iki saniyeliğine gözleri kapanır; sıcaklığını hisseder ve tadını daha çok almak adına ilk yudumunu kısa süreliğine bekletir. Ve o üst yüzeyi tamamen kaplayan köpükten dolayı, kahvenin ustalıkla pişirilerek servis edildiğinin farkına varır.
O, kahvesini içerken rahatlatan kokusunun yanında, fincanın ise bazen Topkapı motifli, bazen Osmanlı, bazen altın yaldızlı, bazen lale motifli bazen de sade ancak her biri ayrı şıklıkta fincanların görüntüsünün inceleyerek fark etmesi, ilk yudumda hissedilen sıcaklığı ve kahve sonrası oluşan dinçliğin, iyimserliğin ve yaşam sevinci verdiğinin farkında olurdu.
İnsanı ferahlattığının, lezzetinin derinden hissetme çabası ve sonrasında oluşacak ruhsal ve bedensel iyi oluşların farkında olmak tümünün adına bilinçli farkındalık "mindfulnes" denir.
Odaklanarak yediğimizin, içtiğimizin, tadının kokusunun, lezzetinin hissettirdiklerinin farkına varma çabasının yanında içinde bulunduğumuz ortamda duyduklarımıza, gördüklerimize ve hissettiklerimize odaklanmak da bilinçli farkındalıktır.
Mehmet bey de kahveyi çok severdi. Ancak o son dönemlerde içinde bulunduğu sıkıntılı durumdan dolayı ne yediği yemeğin, ne içtiğinin nede bulunduğu ortamın bilincinde değildi.
Mehmet bey yine görüyor, duyuyor ve hissediyordu. Ancak aklı başka yerdeydi. Fark ettikleri karşısında davranışları bilinçli değildi. Yani otomatikleşmişti.
Her şeyi otomatik olarak fark etse de ne yaptığını hatırlamıyordu bile! Aslında hayvanların örneğin kedi, köpek, kuş onlarda bir sesin, görüntünün hemen farkına varabiliyorlardı. Çünkü hayatta kalma içgüdüsü yani av olmamak ve avlanmak için fark etmek zorundaydılar.
Otomatik Fark Etmek ile Bilinçli Fark Etmek Aynı Şey Değildir.
Hayvanlar ve insanlar otomatik fark etme yeteneklerinin yanında insanların bir çaba ile oluşan bilinçli farkındalıkları onların insan yönü ile ilgiliydi.
Otomatik fark edilenlerin, bilinçli farkındalığa dönüşmesi için yeterli süre bakmak, yoğunlaşmak, incelemek odaklanmak ve çaba gerekiyordu.
Bu yazıyı yazarken bir taraftan çalışma müziğini dinliyorum, bir taraftan gelen mesaj sesleri, telefonun aralıklarla birkaç kere çalması ve birkaç dakikalık görüşmelerim, içtiğim kahvenin tadı gibi onlarca uyarım içinde dağılan dikkatimdenden de bahsedebilirim.
Ve bizler bu çok taraflı meşguliyet ve otomatik farkındalık okyanusunda unuttum zannettiğimiz, bitmemiş işlerimiz ve arka planda kapanmadan devam eden bizden ilgi bekleyen, uyaran iç seslerimiz o anlarda gürültüye boğuluyor, fark edilmiyorlar.
Uyarım bombardımanı bizi bizden uzaklaştırıyor, kendimizin bilinçli farkına varmamızı zorlaştırıyordu.
Unuttum zannettiklerimiz, halının altına süpürdüğümüz olumsuzluklar her anımızda hep bizimleler. Otomatik olarak fark ettiklerimizin yanında iç dünyamızın da farkına varmak bilinçli çaba sonunda bilinçli farkındalık gerekiyor.
Bunun için anlatmak ya da içimizi dökme fırsatımız yoksa da içinde bulunduğumuz duygu ve düşünceleri bir kağıda yazmak, kendimize anlatarak rahatlamaya çalışmak ile mantığımızı baskılayan bilinçli farkındalığımıza engel olan duygusal stresi azaltmak gerekiyor.
Öncelikle bilmeliyiz ki ruhsal ve zihinsel sağlık sorunu olmayan her insanda bilinçli farkındalık yeteneği vardır. Yaşadığımız sürece farkındalığımızı yani insani, yani bilinçli farkındalığımızı yani direksiyonu bizim elimizde olacak şekilde kullanmanın sayısız faydaları olacak bizi değiştirecek, dönüştürecek ve olgunlaştıracaktır.
Bir meyve ağacına ya da bir gülleri açmış gül fidanına uzun süre baktığımızda o ağacın yaprağının güzelliğini cinsini, diğerlerinden farklı ve aynı yönleri ve o güllerin rengini kokusunu yetişme şartlarını bilinçli farkındalıkla fark ettiğimizde bir süre sonra o ağaç, o gül fidanı sizden başka hiç kimsenin görmediği bir şey olmaya başlar.
Bir şeye yeterli sürede baktığımızda o şeyin bizim zihnimizdeki yeri, o şeyle ilgili duygu ve düşüncelerimizin şekillendirdiği ilişki biçimi, sadece bize özgü olmaya başlar ve dünyada hiçbir kimsenin kuramadığı bir ilişki haline gelir.
Bilinçli farkındalık geliştirebilmenin olmazsa olmazı gelişim odaklı ortamda gelişim içinde olan özgür akıl gerektirir.
Özgür aklımız sayesinde oluşmuş bilinçli farkındalıkla herhangi bir şeye yeterli süre baktığımızda dünya ve biz etkileşim içine girerken hem dünya hem de biz değişeceğiz.