Bu hafta sonu Bursaspor camiası olarak basketbolda normal yada beklenen bir sonuca, futbolda da önemli bir deplasman galibiyetine tanıklık ettik.
Önce basketbolda, Frutti Extra Bursaspor, Ankara’da bu sezonun en iyi takımlarından biri olan Türk Telekom karşısında deyim yerindeyse tutunamadı.
Maçın başından sonuna kadar parkenin her köşesinde daha iyi konsantre olan, daha çok isteyen, daha yüzdeli şut sokan Telekom maçı 21 sayı farkla kazanmayı bildi. Bu skor Frutti Extra Bursaspor için bu sezon Türkiye ‘de aldığı en ağır yenilgi olarak kayıtlarımıza geçti.
Tabii iki takım arasındaki bütçe farkını ve lig tecrübesini göz önüne aldığımızda bu sonucu normal bir yenilgi olarak da düşünmek gerekiyor. Zira basketbol gibi bir sporda takımlar arasındaki bütçe farkı doğrudan parkeye ve sonuca yansıyor. Özellikle Avrupa kupalarında da mücadele eden takımlar için kadro derinliği, yerli oyuncuların kalitesi gibi faktörler kesinlikle belirleyici olabiliyor. Ve Bursaspor camiasını çok çabuk bir şekilde havaya sokan Potanın Timsahlarının henüz yolun başında olduğunu sık sık kendimize hatırlatmamız gerekiyor.
Yoğun maç trafiğinin olduğunu göz önüne aldığımızda da özellikle yerli oyuncuların vereceği katkılar Türkiye Basketbol Liginde belirleyici olabiliyor. Bu maç özelinde de Türk Telekom’da yerli oyuncular 35 sayı, 17 ribaunt, 13 asistlik bir performans gösterirken, Fruti Extra Bursaspor’da yerli oyuncular 13 sayı, 12 ribaunt, 9 asistlik bir katkı ortaya koyabildiler.
Ankara’da bizleri mutlu eden tek şey ise yeni transfer Aubrey Dawkins’in % 89’luk mükemmel şut yüzdesiyle attığı 21 sayı. Dawkins’in bu performansını devam ettirmesi en büyük dileğimiz.
Futbolda ise Bursaspor uzun bir aradan sonra ligde ikinci deplasman galibiyetini alarak küme düşme hattından çıkmasını bildi. Bu duruma bile seviniyor olmak son derece acı ama gerçekler böyle maalesef.
Bu sezon deplasmanda 4 golle ligin en az gol atan 2. takımı olan Yeşil-Beyazlılar dış sahada ilk defa bir maçta 2 gol atma becerisini de gösterdiler.
Tabii bu galibiyet takımdaki gençlerin özgüven kazanması bakımından son derece değerliydi.
Futbol kalitesinin her zamanki gibi üst düzey olmadığı bir karşılaşmada Enver Cenk Şahin’in ne olursa olsun bu takımda 90 dakika boyunca sahada kalması gerektiğini bir kez daha gördük. Her iki golün hazırlayıcısı olan Enver Cenk Şahin’in, attığımız ikinci golde kazanılan serbest vuruş öncesinde de yaptığı presle topu kazanan isim olduğunu hem taraftarlara, hem sahadakilere, hem de saha kenarında takımı yönetenlere hatırlatmak gerekiyor.
Her ne kadar saha içinde bazen bencil davransa da, top kaybı sayısı fazla olsa da Enver Cenk Şahin bu ligde ve kadroda Yeşil-Beyazlı takımın açık ara en kaliteli oyuncusu. Umarım sakatlık sonrası sahalara dönecek olan Özer Hurmacı’dan da aynı verimi alabiliriz.
Zira bu ligde tecrübeli ve kaliteli ayakların sonuca direk tesir ettiğini Batman’da çok net olarak görmüş olduk…