Ey Akademik Odalar!

Diliniz lal mı oldu yoksa kayığı akıntıya mı bıraktınız? 

Üzerinde kendi koyduğu bir tuğla olmayan lokali tavernacıya kiraya veren ama zor durumdaki üyelerine pardemide zırnık koklatmayan, solculuğu Setbaşı – Heykel arası slogan atmak zanneden derneğe sahip çıkmak göreviniz de; Uludağ yamaçlarındaki ağaçlara çimento püskürten, peşkeş çektirmeyelim diye bağırdığın kaynak sularını toza bulayan çimento fabrikasının rehabilitasyon dümeniyle kapasitesini katlamak için verdiği saygın(!) mücadeleye neden sesiniz çıkmıyor?

CARGİLL ve Bursa Çimento projelerini merak ettiniz mi?

Vicdanı cüzdanından ibaret olan organize işler medyasının İznik Gölü'ne değil, onu zehirlediği raporlarla sabit olan Cargill’e ve çimentoya duygusal ilişkiler sonrasında büyük bir aşkla verdiği verdiği desteğe neden karşı durmuyorsunuz?

Bursa hava kirliliğinde zirvelerde dolaşırken, İznik Gölü'nün doğası, yeraltı sularının kimyası bozulurken bu suskunluğunuzu neye borçluyuz?

Danışmanlık faturalarına mı?

Bursa’yı tanımış olsaydınız, çevresini bilmiş olsaydınız, artık Nilüfer Çayı diye bir derenin olmadığını, ovayı dolaşan suyun Kestel, Gürsu, Barakfaki sözüm ona OSB'lerdeki fabrikaların kaçak çektiği yeraltı sularını kullandıktan sonra arıtmadan deşarj ettikleri kirli sular olduğunu da bilirdiniz.

İş güvenliği ve çevre denetleme uzmanlarınız, kamu menfaatine uygun raporlar yerine orada çevre katliamını yapan firmalara, hak ediş karşılığında uygundur imzası veriyor mu?

Seçimler yapılıyor, bir yanda Erzurum barı, öte yanda Artvin barı, beride damat karşılaması oynanıyor. Dağ yöresinden inenler bir vekillik ile bağlanıyor. Bursa’ya hizmeti kimse sallamıyor. 

Azınlıkta da kalsak lifebursa.com ve ben Bursa için şehir milliyetçiliği yapmaya devam edeceğiz.

Bursa’ya OSB lazım değil diyenler, İzmir, Ankara, İstanbul yolunda ve bereketli ovada mantar gibi arıtmadan altyapıdan yoksun gecekondu fabrikalar dikilmesine sessiz kalıyorken, OSB yapılacaksa altyapısı olan arsalar üretip, çevresinde çalışanlar için planlı uydu kentler kurarak merkezi yoğunluktan kurtaralım diyen anlayışa karşı cephe oluşturmak akademik kimliğe yakışıyor mu?

En kötü planın, plansızlıktan daha iyi olduğunu ilk sizin bilmeniz gerekmiyor mu?

Bursaspor düştü ya!  

22 yarı çıplak kişinin bir topun peşinde koştuğu ve birkaç bin fanatik kişinin izlediği oyun zannettiğiniz ve yorum bile yapmaya tenezzül etmediğiniz futbolun, dünyada sponsorlar ve yan sektörleri ile büyük bir endüstri olduğunu bilmediğiniz için, Bursaspor değil Bursa’nın küme düştüğünün farkında mısınız?

Yüzlerce kişinin çalıştığı Bursaspor artık iki elin parmağı kadar olmayan sayıda insan çalıştıracak ve bir formül bulunmazsa gerçek bir futbolcu üretim işletmesi olan Vakıfköy yok olacak.

Bursa’da yaşadıklarının farkında olmayan siyasetçilerin Trabzonspor, Erzurumspor, Ankaragücü’ne başarılar dileyen mesajlarından kimse rahatsız olmuyor mu?

Bana spor centilmenliktir, kutlamak adettir gibi laf salatası ile gelmeyin, cenaze evinde erik dalı söylenmez ve kına yakılmaz.

Sosyal medyada adam asmaca oynayanlar var ama takımın temelini dinamitleyerek taammüden bu durumlara düşüren Ali Ay’dan, Yüksel Çolak’ dan bahseden yok. 

Hormonlu tosunlar, çorbacılar, mahalle ihtiyar heyetleri şimdi oturmuş yazıp,çizip, konuşup Bursaspor analizi yapıyor ve ahkam kesiyor.

Paşa Selim benim yazdıklarım gibi kürsüde nalına mıhına çakarak bu günlerin geleceğini söylerken, Ali’nin askerleri kürsü basıyor, Ali’nin adaleti beni mahkum ettiğini sanıyordu.

Biz düştüğümüz yerden kalkmayı başardığımız zaman hiçbirinin boynunda yeşil beyaz atkı görmek istemiyorum.

İşgilli parmakta yüzük ya da… don durmaz ve de bu organize işler bize uymaz. 

Bizi takip edin…