Uzun süre olmuştu bir şeyler yazmayalı...
Bursaspor'umuzun üst üste aldığı iki galibiyet sonrasında bazı konularda karalama isteği doğdu. Sosyal medyanın yoğun olarak görüş ve tavır değiştirmesi, camianın tepkilerinin ölçüsüzlüğü ve anlık değişimlerinin yaşanılan dönemin dengesizliğinin yansıması olarak görüyorum.
BİZ KİMİZ?
Bunu hep dillendiriyoruz. Kuruluş mottomuz "İstanbul hegemonyasına son vermek"
Böyle bir hedefle kurulmuş bir camianın kimliğini hiçbir şekilde kaybetmemesi, bunun için savaşını sürdürmesi ve varlığını oluşturan bilince sahip çıkması gerektiğini düşünüyorum. 2010 senesinde tabelalara yansıyacak şekilde yıktığımız hegemonyayı senelerdir sürdürülen kötü yönetimler sayesinde uzun süredir göremiyoruz.
İşin acı tarafı da yavaş yavaş o yıkmaya çalıştığımız hegemonyanın kimliğine bürünüyoruz yönetimsel süreçte. Hep eleştirdiğimiz bilinçsiz transfer politikaları, dışa bağımlı kadro yapısı, mali tablonun üzerinde harcamalar yapılması, başarıya endeksli bir yapının temele oturması gibi süreçleri çok çabuk sindirdik maalesef. Kabulleniş geriye gidişin başlangıcı ve aynı zamanda dibe vuruşun asıl sebebi bana kalırsa. Çok çabuk kabul ettik gelinen noktayı.
İsyan kültürünün, direnişin, mücadelenin sembolü olan Bursaspor maalesef kimliğinden uzaklaşmaya ve bilincini yitirmeye başladı.
Geri dönüşü istiyoruz, bunu dillendirmeyen kalmadı. Peki, bunun için ne yapıyoruz? Yakınmaktan, suçu sürekli başkalarına atmaktan başka ne yapıyoruz? Bireysel mücadelelerden bahsetmiyorum burada. Camia olarak ne yapıyoruz? Ben bir şey göremiyorum... Görememe sebebimi de çok iyi biliyorum aslında. Birliğimizi, beraberliğimizi, omuz omuza mücadelemizi kaybettik. Ayrıştırmaya çalıştılar, ayrıştık. Geri dönmek istiyorsak önce bizim dönmemiz lazım. Kulübü ayağa kaldırmak için önce biz bir olalım, sonra neyi istiyorsak ayağa kaldırır, yukarı taşırız.
NEYİZ?
Yalova'ya 20 bin kişi giden, deplasmana 35 bin kişi giden biz değil miyiz?
Hem Macunköy hem Old Trafford deplasmanlarına aynı hevesle giden, "uğrunda mesafeler, yıkılır tüm engeller. Çile, keder ne fark eder? Bursa sana değer" diye haykıran biz değil miyiz?
Söylemler güzel, aşkımız candan, sevdamız yürekten kimse buna itiraz da edemez, lafta söyleyemez. Bursaspor için kimlerin neler yaptığını, ne mücadeleler verdiğini ben anlatacak değilim. O had bana da ait değil. Hatırlatmak benim tek isteğim.
NEREDEYİZ?
Bursaspor... Neredeyiz?
Spor Toto 1.Lig 11.Sıra... Olmamız gereken yer burası mı? Bu soruya cevap verirken bir sürü kavram karmaşası yaşıyorum.
Yönetimsel sürecin getirdikleri üzerinden bakmak gerekirse bu soruya Bursaspor olarak maalesef olmamız gereken yerin çok üstündeyiz. Ödenmeyen personel maaşları, yok olan bonservis gelirleri, umarsızca harcanan Bursaspor'un paraları, alınan ahlar, yapılan yanlışlar... Bunların hepsini üst üste koyunca koyu ve fanatik bir Bursaspor taraftarı olarak üzülerek söylüyorum ki olmamız gerekenin çok üstündeyiz.
Bir de camia yönünden, taraftar gözünden bakıyorum bu soruya... Öyle olunca da diyorum ki Bursaspor bu ya... Ne işi var buralarda? En yukarıda en tepede olması gereken Bursaspor'un buralarda ne işi var diye hayıflanıyorum. Oynadığı takım, lig, sıralama fark etmeden peşinde koşan insanların emekleri, hatırları, sevgileri uğruna bu camianın olması gereken yerin burası olmaması gerekiyor diye düşünmekten kendimi alamıyorum.
Bir de gelelim bu işin realist tarafına... Bursaspor olarak az önce söylediğim gibi Spor Toto 1.Lig'in 11.sırasında yer alıyoruz. Transfer tahtasını 2 dönem sonra açmayı başardık, başardık ama sonucunda yine doğrusu ve yanlışının karmaşasına düştüğümüz bir transfer sezonu geçirdik. Ne kimse memnun ne kimse mutsuz... Psikolojik bir deney gibi devam ediyoruz. Yapılan yanlışları tek tek anlatmanın manası yok... Herkes farkında. Doğruları konuşmanın da yararı yok doğruları yapmaya mecburuz zaten. Burada değinmek istediğim nokta Bursaspor'un "NEREDE OLDUĞUNUN" farkına vararak beklentiler oluşturması üzerine. Olduğumuz lig, konum, rakiplerin hüviyetine bakacak olursak biraz aydınlanabiliriz nerede olduğumuza yönelik. Üzülmemek, mutluluktan uçmamak veya tepkileri dengelemek için bunun farkında olmak çok önemli.
İyi oyun, baskılı futbol, dominant sistem... Hepimizin isteği hayali. Bu seviyede bunu yapabilen takım kaç tane gördük? Benim aklıma çok fazla gelmiyor. Bu ligin anahtarı doğru (göze hoş gelmese bile) oyun, alınan 3 puan. Bu çok bariz. Bunun üzerine giderek devam etmemiz gerekiyor.
Yönetimsel sürecin değil, camianın emeklerinin hak ettiği yere gelmemiz için bir olmamız, birlik olmamız gerekiyor. Bir yumruk gibi.