Bursa Ticaret ve Sanayi Odası (BTSO) İnşaat Konseyi, akademik odalar ve sivil toplum kuruluşlarının ortaklaşa oluşturduğu çalışma grubu tarafından hazırlanan 'Bursa Kentsel Dönüşüm Raporu'nun kamuoyu ile paylaşıldığı toplantıya gittim.
BTSO Mutfak Akademi Uygulama Restoranı Double F'de düzenlenen basın toplantısına, BTSO Yönetim Kurulu Üyesi Alparslan Şenocak, BTSO İnşaat Konseyi Başkanı Ali Tuğcu, İMO Bursa Şube Başkanı Mehmet Albayrak, Mimarlar Odası Bursa Şube Başkanı Şirin Rodoplu Şimşek, İMSİAD Başkan Yardımcısı Şeref Demir, BTSO Meclis Üyeleri Ali Faruk Çolak, Serdar Atilla Erdem ve BTSO 56. Meslek Komitesi Başkanı Raşit Tuna katıldı.
Her çalışma gibi özenle hazırlanmış ve ilgili akademik odaların katkıları ile değerli ve anlamlı bir metin ortaya çıkmış. Sonuç bildirgesi ile ilgili ayrıntıları lifebursa.com sayfalarında bulabilirsiniz.
Ben toplantıyı dinlerken ve sorumu sorarken Bursa'nın geçmişten bu güne kentsel dönüşüm öyküsünü bir film şeridi gibi gözden geçirdim.
Bursa'da planlı sanayileşmenin getireceği nüfus yükünü ve eleman ihtiyacını 1980'li yıllarda öngörerek Bursa Organize Sanayi Bölgesi karşısında temeli atılan ilk adı Türlon olan ve sonradan Akpınar Yapı Kooperatifi adını alan siteyi planlayanlar Türkiye'nin ilk, dünyanın sayılı kentsel dönüşüm projesine imza atmışlardır.
Aradan on yıllar geçmesine ve on yedi yeni OSB kurulmasına rağmen rant hesabından uzak böylesine yürekli ve doğru bir adım atılmadı.
Düşünebiliyor musunuz?
Bursa Organize Sanayi bölgesindeki fabrikalarda çalışan özellikle mavi yakalılar, evlerinden fabrikaya yürüme mesafesinde olacaklar.
Servislerde geçen zamanı kendileri için kullanacaklar.
08:00'de işe başlamak için 06.00'da uyanmayacaklar, daha fazla dinlenecekler ve sosyal etkinliklere zaman ayıracaklar.
Fabrikalar servis maliyet yükünden, yollar trafik yoğunluğundan kurtulurken, havaya daha az egzoz gazı katılacak.
Kırk yıl önce bunları düşünen kafalara helal olsun.
Bu süreç elbette bir nefeste 1050 konutlar demek kadar kolay olmadı.
O günlerde yaşananları hatırlatmak istiyorum.
Adalet Partisi Genel Başkanı Başbakan Süleyman Demirel, A.P. Bursa İşçi Kolları Başkanı Rıdvan Kantar'a Merinos evleri sistemi ile işçiler ev sahibi olsun talimatı verir ve çalışmalara başlanır.
O dönemde TEKSİF Sendikası Genel Başkanı olan Şevket Yılmaz, üye katılımı konusunda organizasyona büyük destek verir.
Ve 1978 yılında "A"k "P"ınar Yapı Kooperatifi ismi ile sübliminal bir mesajla Adalet Partisi'nin baş harflerini çağrıştıracak şekilde kurulur.
Gerekli kamulaştırmalar yapılır, planlar çizilir.
Ardından gelen 1980 darbesi demokrasinin yanı sıra yatırım ve hizmetlere de darbe vurmuştur.
1982 yılında temel atılma töreni yapılacaktır.
Dönemin kudretli generallerinin atadığı Başbakan Bülent Ulusu'nun temele ilk harcı koyacağı ilan edilir.
Gerekli hazırlıklar yapılır ama son anda Başbakan Bülent Ulusu'nun gelmeyeceğini öğrenen kooperatif yönetimi büyük hayal kırıklığı yaşar, bu üzüntünün bedelini ödeyenlerden biri olan Rıdvan Kantar kalp krizi geçirir.
Bülent Ulusu'nun gelmeme nedeni kalenin içerden vurulması örneği olarak Bursa tarihine geçer.
Yine darbe generallerinin Bursa'ya Belediye Başkanı olarak atadığı emekli subay Ekrem Barışık, hiper enflasyon yaşanan devirde bu yapı kooperatifinin mevcut ödemelerle asla bitirilemeyeceğini ve başarısızlığın faturasının 12 Eylül yönetimine çıkarılacağı düşüncesiyle Bülent Ulusu'yu gelmemeye ikna eder.
Ama meşhur Romanya özlü sözü "Köpekler istedi diye atlar ölmez" mecazında olduğu gibi, korkanların korktukları işçilerin başına gelmez ve 1050 Konutlar arsa payı dahil bugünün rayici ile sadece 5.000 ABD dolarına mal edilerek hak sahiplerine dağıtılır.
1050 konutlar geniş ara yolları, gün ışığının eksik olmadığı binaları, parkları ve sosyal donatı alanları ile bugünün kentsel dönüşüm yatırımcıları için cazibe merkezi haline gelmiştir.
Başta kooperatif başkanı Rıdvan Kantar olmak üzere emeği geçen ve göçen herkese rahmet olsun.
Günümüzde kentsel dönüşüm nasıl gerçekleşiyor?
5 katlı eski binayı ver, 10 katlı yeni binayı al mantığı ile yapılan emsal artışlarıyla Nilüfer gibi cazibe bölgeleri ranta kurban edilirken, kaybeden Bursa oldu.
Bugün Bursa trafiği dünden kötü, yarın da bugünden kötü olacaktır.
Ne yaparsak yapalım Bursa gibi yamaçta konuşlanmış ve lineer hatlı, alternatif ulaşım yolları olmayan olan bir kentte bu yoğunluğa bu yollar yetmez.
O zaman ne yapmalı?
Kırk yıl önceki yapılan 1050 konutlar uydu kent projesini tekrar edelim yeter.
Bir çalışan, OSB'deki işine şehrin öte yakasından gelmesin.
Artık var olan ya da kurulacak OSB'lerin civarında planlı ve altyapısı olan arsalar üreterek kentsel dönüşüm yapmalıyız.
Bu dönüşümü yapamazsak, Bursa'yı tümden kaybederiz.