Bir zamanlar sohbetin konusunun basitliğini ifade etmek için, neler konuştunuz sorusunun en klişe cevabı “ Havadan, sudan konuştuk” idi.

Cem Karaca, Orhan Veli’nin şiirine beste yapıp şöyle haykırıyordu.

Bedava yaşıyoruz, bedava;

Hava bedava, bulut bedava;

Dere tepe bedava;

Yağmur çamur bedava;

Otomobillerin dışı,

Sinemaların kapısı,

Camekânlar bedava;

Peynir ekmek değil ama

Acı su bedava;

Kelle fiyatına hürriyet,

Esirlik bedava;

Bedava yaşıyoruz, bedava.

 

Orhan Veli’nin bedava dediklerinin hepsi, bu gün para ile satın alınamayacak kadar değerli olmuştur.

Hava ve su gibi yaşam için gerekli en kıt iki kaynağı sınırsız sanarak muhabbetlerimize bile meze yaparak tüketiyorduk.

ÖNCE HAVADAN BAHSEDELİM…

Dünya’da hava kirliliği ve küresel ısınma, insan yaşamını tehdit edecek kadar tehlikeli boyutlara geldiği için, Elon Musk önlem olarak milyar dolarlar harcayıp Mars’a göç etmekten bahsediyor.

“Bursa’nın Lodos’ u var,  esti mi hava pırıl pırıl oluyor.” sözü günümüzde bir şehir efsanesi ve hükümsüzdür.

Bursa,  maalesef hava kirliliği yaşayan kentler arasında ilk sıralardadır.

Yeşil Bursa’yı taammüden gri Bursa’ya çevirirseniz ve bunda ısrar ederseniz başınıza geleceklerden şikayetçi olamazsınız.

70’li yıllarda şehir içinde 40 cm'ye ulaşan kar kalınlığı,  bu yıl Ocak ayında Uludağ’da iki metre olması gerekirken 30 cm idi.

Bir şehrin dört bir yanı bacalar ile işgal edilirse, yeterince soğumayan bulutlardaki nem yoğunlaşamaz ve yağış olmaz bilgisini 1960’larda Coğrafya dersinde öğrenmiştim.

BİRAZ DA SUDAN KONUŞALIM…

Dünya Doğal Kaynaklar Enstitüsünün ( WRI ) hazırladığı 'su riski' atlasında, su kıtlığı ve kuraklık görülen bölgeleri gösteren kapsamlı bir haritada, Türkiye sandığımızın aksine ülkelerin yaşadığı su sorununa göre sıralandığı listede 32. sırada yer alıyor.

Türkiye, bu pozisyonu ile 2. en yüksek riskli kategoride bulunuyor.

Bursa, Türkiye’de Uludağ’ın sayesinde bütün ülkeye, hatta ihracata su sattığına göre,  susuzluğu en son yaşayacak bir şehir diyorduk.

Ara sıra özellikle maçlarda “Biz bitti demeden bitmez” diye ahkam keseriz ya!

Ona cevap olarak “Siz ne derseniz de deyin bitmeye ramak kaldı” demenin zamanı geldi.

Bugün yani suyun barajlarda en bol olması gereken 27 Şubat tarihi itibariyle;

Nilüfer barajı doluluk oranı  % 0 (sıfır)

Doğancı barajı doluluk oranı % 24 (yirmi dört)

Mart – Nisan ne yapar?

Bu gidişe göre kendi tüketimini ancak karşılar.

Yani bu yaz evlerde çeşmelerin kesintisiz akması mucizelere kalmıştır desek yanlış olmaz.

BUSKİ bu konuda sosyal medya paylaşımları ile uyarıyor ama denetleme yapmıyor ve somut çözüm önerileri sunmuyor.

BUSKİ Genel Müdürü Güngör Gülenç müdürüm;

Mesela Mudanya yolunda Ergin Petrol benzin istasyonlarının ben arabaları şebeke suyu ile yıkıyorum diye reklam yapmasına neden izin veriliyor?

Parası çoksa…….

Ya da otomobilleri Sapanca menşeli şişe suyu ile yıkasın.

Mesela neden  bir yıl park ve yollarda ekili çimlerimizi tedbir olarak sulayamayacağız diye örnek olmuyorsunuz?

Siz de şebeke suyu ile bahçe çimlerinizi sulamayın, domates, biber, salatalık yetiştirmeyin demiyorsunuz?

Temmuz ayında Doğancı’da kayık karaya oturunca paylaşımların ve tedbir önerilerinin de hükmü kalmayacaktır.

Yeraltı suları en son çare iken, hoyratça OSB dışı fabrikalara peşkeş çekildiği için zaten bitti bitecek kıvama gelmiştir.

Evliya Çelebi’nin “Velhasıl Bursa sudan ibarettir” sözü geçmişte kalmış ve Bursa tarihinin en büyük su krizi ile karşı karşıyadır.

Bursa’nın en acil eylem planı su tasarrufudur.

,