Bursaspor Basketbol Takımı'nın kısa bir tarihi olmasına rağmen Basketbol Süper Ligi ve Eurocup'ta aldığı başarılı sonuçlar takımı bir anda popüler hale getirdi.
4 sezondur devam eden Uludağ İçecek ana sponsorluğundaki ortaklık sonucunda bu sezon için beklentilerimiz daha da büyümüştü.
Yeni sezon planlaması için bütçe konusu gündeme gelecek iken Uludağ İçecek tarafından Bursaspor Basketbol yönetimine şok edici bir karar bildirildi ve Uludağ İçecek sponsorluktan çekildiğini, sonrasında resmi olarak da bildirdi.
Başkan ve kurmayları bu konuda asla yorum yapmayıp sadece Uludağ İçecek ailesine teşekkür ettiklerini ve geleceğe yoğunlaştıklarını bildiriyorlar ancak tabii ki zamanlama açısından çok ters bir vakitte kaldıkları da su götürmez bir gerçek. Camia bütçenin yükseltilip Avrupa'da kupayı finalde kaçıran takımın bu sezon hedefi yakalayacağının hayallerini kuruyorduk.
Uludağ İçecek ile Bursaspor'un yolları sürpriz şekilde ayrılınca herkes yumruk yemiş abandone boksör durumuna gelmişti.
Burada ayrılığının nedenlerini tartışmak istemiyorum ama bu olayın zamanında TOFAŞ'ın Bursa'yı büyük hayal kırıklığına uğrattığı kapatılma kararı ile aynı etkiyi yaptığını ifade edebilirim. Bir önceki isim sponsoru Durmazlar'ın sponsorluğu sona erecek zamanı nasıl bildirdiği işin doğrusuysa Uludağ'ın yaptığı çok acı ve affedilecek tarzda bir ayrılık olmadı.
Bu ayrılık kararı sonrası özellikle basketbol camiasının ve oyuncuların da takip ettiği hesaplardan "Bursaspor Basketbol" bitti algısı da yükselen bir grafikle yapılıyordu.
İstanbul medyasında yer alan isimler "Bursaspor bitti" "Bursaspor Basketbol ana sponsoru Uludağ olmadan lige bile devam edemez" "Avrupa değil, lig bile tehlikede" "Oyuncu kalmayacak" gibi gibi mesnetsiz söylemler ve ifadelerle Bursaspor camiasının karamsarlığa sürüklenmesi ve olası temas edilecek oyuncuların da aklı çelinmekteydi.
Bunlar oyunun bir parçası...
Bursaspor "yapamadı", "beceremedi" demek için yapılan hamleler ama kursaklarında kalacak. Önceki gün Bursaspor ses verdi ve Şampiyonlar Ligi'ne resmi katılımlarını müjdeledi. Sezer Sezgin'i hepimiz biliyoruz.
Kurmaylarını da bizler biliyoruz.
Çok az zamanları ama pes etmeyen bir mizaçları var. Başkana ve kurmaylarına güvenimiz tam. "Biz bize" senesi diyebileceğimiz bu sezon zor ama güzel geçeceğe benziyor. Camia; daha çok sahip çıkacaklarını belirten mesajlarla dolu.
Basketbol Şampiyonlar Ligi'ne katılmamızın yerinde bir hamle olduğunu düşünüyorum. Hem mali anlamda yük olmayıp hem de her hafta lig ve Avrupa'da iki maç oynamaktan kurtulacağız. TOFAŞ'ın da yıllardır bu organizasyonda yer aldığını unutmayalım.
Nedim Yücel'in ayrılığı sonrasında bir kaç oyuncunun daha ayrılması her ne kadar karamsarlık yaratsa da önümüze bakmanın zamanı ve arka planda çalışmalar devam ediyor. Belki de sezonun yapılanması Nedim Yücel'in ayrılığı bütün plan ve projelerle Beşiktaş'a geçti. Ancak yapılanma her zaman bazı sıkıntılar doğurmuştur. Bu da onlardan birisi olacak.
Bayramın ardından Bursaspor Basketbol olarak hamleler tek tek açıklanacaktır.
Sezer Başkana ve ekibine kolaylıklar diliyorum.
Gelelim oyuncu grubunun değerlendirmesine;
Bursaspor Basketbol Takımı'nda gelecek sezon takımda kalmasını istediğim iki oyuncu vardı.
Birisi David Dudzinski, karakteri ve vasatın altına hiç düşmeyen performansı ile takıma hissettiği aidiyet konusundaki hisleri nedeniyle kalmasını çok istiyordum ama Japon Ligi takımlarından Neo Phoenix'e transfer oldu.
Diğer bir isimde tabii ki Onuralp Bitim... Onun neden kalması gerektiğini burada açıklamaya kalksak ukalalık etmiş oluruz. Muhtemeldir ki NBA çıkışlı veya Avrupa'da izleyebiliriz. Eğer giderse Bursaspor'a para kazandırarak gidecek.
Geldiği ilk sezon harika bir sene geçiren ve takımın vazgeçilmezi olan Derek Needham ile sözleşme uzatılmıştı. Geçtiğimiz sezon ise her maçta yaşadığı faul problemleri ve bazı maçlarda beklenenin aksine skor anlamında yaşadığı büyük düşüş bu sene için onun da biletinin kesilmesine neden oldu. Yıllık maliyetinin oldukça yüksek olduğunu ve kontrat feshinin yeşil-beyazlı kulüp açısından artı olarak yazacağını düşünüyorum.
Zach Auguste sezona iyi başlayan ama özellikle Ahmet Düverioğlu'nun takımdan ayrılmasıyla performansı dibe çakılan Auguste'un ayrılığı kimseyi üzmemiştir. Dudzinski gibi kendisi de Japonya ligine transfer oldu.
Anthony Clemmons'ın Bursaspor'da görev aldığı süre boyunca harika dediğimiz bir performansına maalesef şahit olamadık. Olmasa da olur dediğimiz isimlerden oldu.
Aubrey Dawkins için söyleyecek veya yazacak çok şey bulamadım...
Yiğitcan Saybir, Anadolu Efes'ten büyük umutlarla gelen, zaman zaman parlasa da vasatı geçemeyen Yiğitcan her ne kadar milli takım oyuncusu da olsa Bursaspor'un yarışmacı kadrosunda çok verimli olamadı. Türk Telekom'a transferi Ankara ekibine hayırlı olsun.
Andrew Andrews, Bursaspor'un bir önceki sezon yaşadığı masalsı sezonunun en büyük aktörlerinden olan Andrews zaten sezon sonunda takımdan ayrılacağı net oyunculardan birisiydi.
Ömer Utku Al ile Enes Berkay Taşkıran'ın takımda her zaman rotasyon oyuncusu olabileceğine sanırım kimsenin itirazı olmaz. Belki Enes için bir kaç eleştiri olabilir.
Takımın diğer yerli ve genç oyuncuları Mithat Can Özalp, Tarık Sezgün, Berk Can Akın ve Nihat Atalan gibi yerli rotasyonunda önemli süreler alabilecek oyuculara da yer açıldı.
Muhtemelen kulüp her turlu şartı sunmasına rağmen Alimpijevic ile yollar ayrılacak. Her ne kadar Alimpijevic ile taraftar arasında bir bağ olsa da ben Bursaspor Kulübü Arması haricinde oyuncu veya teknik ekibe bağlanma durumundan geçeli çok oldu. Profesyoneller için kulübe bağlılığın önemli olmadığını, en sevdikleri tarihi ismin de Napolyon olduğunu belirtelim. Alimpijevic artık burada misyonunu tamamladığını düşünüyor. Eğer şu süre zarfına kadar gitmediyse Avrupa'dan ciddi bir teklif almadığı içindir.
Kaliteli yabancılar kadroya katıldığında bu sezon apronda bekleyenler avuçlarını yalayacaklardır.
Anlatmak isteğimize gelirsek;
Yeni Sponsor...
Yeni Oyuncular...
Yeni bir organizasyon (Basketbol Şampiyonlar Ligi)...
Yeni bir Genel Menajer....
Yeni bir Koç ile sıfırdan başlayacağız...
Zor olacak belki ama, Bursaspor için hiç bir zaman kolay da olmadı ki...