Bursaspor TFF 1.Ligi'nde onuruyla mücadele eden bir kulüp olarak gerçekten bir tarih yazıyor.
Bursa'da ve Türkiye'de kimsenin sadece alt yapısından gelen isimlerle ve gemiyi terk etmeyen 3-5 futbolcuyla oynaması umurunda bile değil.
Bursa'da bazı kesimlerin kirli oyunları maalesef Bursaspor üzerinde devam ediyor. Son maçlarda da gördüğüm kadarıyla kimilerinin ince ince hesapları var Bursaspor üzerinde.
Sezon başında bazı futbolcular, adeta yemek yedikleri kabın içerisine pisleyerek Bursaspor'dan aynı batan bir gemiyi terk eden fareler gibi kaçmışlardı.
Çok acıdır, Beypiliç Boluspor yenilgisinden sonra büyük üzüntü yaşarken, beni aslında en çok yaralayan olay ise yönetim kurulu asil üyelerinden Besim Hacıoğulları, Talip Aynigül ve Emir Akbayır'ın maalesef sosyal medya üzerinden istifa etmeleri oldu.
Bir başka üzücü olay ise yedek yöneticilerden Ersoy Horoz'dan sonra Okan Bayrak'ın da gemiyi terk etmesi Bursaspor yönetim tarihine kara bir leke olarak düştü benim neznimde.
Hiç kimse Bursaspor kulübünden büyük değildir.
Bursaspor'a bugüne kadar siyaset hep hükmetmek istedi.
Dik duruşlar sonrasında, siyasi ağırlıkları olmasına karşın kimseye boyun eğilmedi.
Hatta Bursaspor'u kullanarak Ankara'ya TBMM'ye giden çok insan görerek, tanıklık ettim meslek yaşamımda.
Sonuçta darbe üzerine darbeler yaşandı ve Bursaspor Kulübü, basın mensupları, siyasetçiler ve bunların yönlendirdikleri üçkağıtçı menajerlerle birlikte çalışılarak kulübü inanılmaz bir borç batağının içerisine sokuldu.
Sonuç olarak bugünkü Bursaspor'un durumu ortaya çıktı.
İnanın kulüpten alacaklı olduğunu söyleyen hiçbir başkana ben inanmıyorum. İnanmam için en azından sosyal medyada linç edilmek isteyen dört futbolcunun paylaştığı hadis gibi, sözüm ona hacı olan başkanların bile çalışanların bırakın teri soğumadan, aradan geçen aylara, yıllara karşı paralarını ödemediklerini biliyorum.
Kulüp çeşitli entrikalarla bugüne kadar geldi.
Aslında hiçbir Bursalı siyasetçi, iş insanları geçen dönemde olduğu gibi tahtanın açılması için ne kadar acıdır ki bu sezon kıllarını bile kıpırdatmadı.
Sonra devre arasında ligde mücadele veren bütün takımlar kadrolarını güçlendirdi. Hatta ayrıcalıklı bir kulüp, neredeyse kadrosunu baştan sona yeniledi.
Neredeyse bütçesinin iki üç katı para harcayarak transfer yapan kulüpler oldu. Ama sadece transfer yasağı Bursaspor'a var.
Biz ise sosyal medyada Vakıfköy'den çıkıp para alamadıkları halde çıkıp onurlarıyla mücadele eden gençlerimizi yerden yere vuruyoruz. En ağır hakaretleri ediyoruz.
Bu çocukların güçleri bu. Deneyimleri hemen hemen hiç yok.
Senin kadronda bir yabancın dahi yok. Kaçıp gittiler. Bizi 10 kişi kalmasak yenemeyecek Beypiliç Boluspor'a talihsiz bir gol ve hakemin yardımlarıyla yeniliyorsun. Sonra hedeften koptuk vurun abalıya deniliyor.
Bursaspor'da hedef bitmez.
Bursaspor'un en büyük misyonu genç oyuncularını yetiştirmek ve piyasaya kazandırmaktır. Ancak buraya oyuncuların seçerken için bir karakter testi de yapmak lazım. Aynı Ali Akman gibi arkadaşlarına ve takıma ileride ihanet edecekleri bünyede barındırmamak lazım.
BÖYLE KARAR OLMAMALI
Teknik Direktör Mustafa Er'e, İzmirli hakem Yiğit Arslan nasıl bir rapor yazmış ki tam üç maç ceza alıyor. İnsanda bir utanma arlanma olur.
Tahkim Kuruluna yapılan itiraz ise sonuçsuz kalıyor.
Yani itiraz ret ediliyor.
Oysa İstanbul'un üç ayrıcalıklı, özellikle TFF ve MHK'de bolca üyesi olan Fenerbahçe özel koruma altına alınıyor.
Yazıklar olsun.
En büyük yazıklar ise bu kararlar sonrası bir gram açıklama yapmayan tepki göstermeyen Başkan Erkan Kamat'a, yöneticilere ve Bursa'yı yöneten siyasetçilere gelsin.