Alman Komutan Liman Von Sanders'in yüzbinlerce cana mal olan hatalı kararları sonuçta Almanya'nın işine gelecek şekildedir!

Türk kurmay subayları 1912 Balkan Harbi'nden sonra gelişecek savaşta düşman kuvvetlerinin Çanakkale Boğazı'ndan girerek imparatorluğun merkezi İstanbul'u topa tutacaklarının hesabını yaparlar. Konuyla ilgili olarak Mustafa Kemal'in detaylara ilişkin kaleme aldığı makalesi arşivlere girer. Bu makaleden Almanlar Çanakkale öncesi haberdardırlar.

Makalede düşman kuvvetleri özellikle Seddülbahir ve Arıburnu ve Kabatepe bölgesinden çıkartma yaparken şaşırtma amaçlı gemiler ve oldukça az kuvvetle Anadolu yakası Kumkale ve Saros kıyılarına yönelebileceğinden bahseder. Mustafa Kemal'in en önem verdiği konu düşman kuvvetler daha karaya çıkmadan ya da çıkar çıkmaz etkisizleştirerek Kara Savaşları'nı birkaç haftadan daha az sürede en az kayıpla bitirmektir. Aksi takdirde karaya çıkarak siper almış düşman kuvvetlerinin sökülüp atılması oldukça zordur ve daha çok asker kaybına neden olacağından bahseder.

Marmara Bölgesi Kolordu Komutanlığı'na atanan Alman Liman Von Sanders bölge ile hiçbir araştırma yapmadan ve konuya hakim Türk Kurmay subaylarının hiç fikrini almadan onların öngördüğü savaş düzeninin tam tersine planla düşman kuvvetlerini karada karşılayarak süngü savaşı ile denize dökmek gibi planı vardır.

Gerekçesi "düşman kuvvetlerinin nereden karaya çıkacağının bilinememesi, kıyı şeridinin uzun olması, denizden atılacak toplarla karadaki güçlerimizin imha olabileceği" dir. Bu nedenle düşmanın karaya çıkmasını ve sonradan püskürtülerek denize dökülmesinden bahseder ki aslında bu bir ikna çalışmasıdır.

Esas kuvvetleri Saros Körfezi ve Kumtepe'ye yığar.

Birer bölük kadar kuvveti gözlemci olarak düşmanın esas saldıracağı yerlere bırakır.

Mustafa Kemal'in 24 Nisan erken saatlerde emir almadan harekete geçmesi aslında bir askeri suçtur. Yedekte bulunduğu Biga Köyü'nden yola çıkar ve birliğini 15 dakika mesafede bırakarak Arıburnu'na gittiği zaman binlerce ANZAK askerinin karaya çıkmakta olduğunu görür.

Önlerinden karaya doğru geri çekilen Türk gözcülerine "Neden kaçıyorsunuz?" diye sorması üzerine "mermimiz bitti" cevabına karşılık "Süngü tak siper al" emrini verir. İşte orada o tarihi konuşmayı yapar;

"Ben size taarruz emretmiyorum. Ölmeyi emrediyorum." der ve devam eder "Biz ölünceye kadar geçecek zaman içinde yerimize başka kuvvetler ve başka komutanlar alabilir".

25 Nisan 1915.

Bu emri savaşın gidişatını, dolayısıyla da tarihin akışını değiştirmiştir.

Ölme emri karşısında askerler süngü takar ve siper alırlar. Onların arkasından takip eden ANZAK birlikleri durumu anlayamadıklarından onlarda siper alarak geriden gelecek kuvvetlerimiz için zaman kazandırmış olurlar.

Onların karaya çıkarak siper almaları geri püskürtülmelerini zorlaştırması yanında Saros'da yer alan esas birliklerimizin kıskaca alınarak savaşın kaybedilmesine neden olabileceklerdi.

Ve 25 Nisan sabahı başlayan savaş Mustafa Kemal'in makalesini tam olarak doğrulayacak şekilde gelişir.

Kısa zamanda en az kayıpla bitirilebilecek bir savaş, tam 8.5 ay sürer ve yüzbinlerce askerimizin canına mal olur.

Aslında savaşın uzatılması ve mümkün olduğunca fazla sayıda düşman askerinin Çanakkale'de meşgul edilmesi düşman Türk askerinin canı pahasına düşman kaybının ve masrafının arttırılması Almanların işine gelir. Çünkü savaş birçok cephede devam ederken ne kadar çok kuvvet, ne kadar uzun süre oyalanırsa Almanları rahatlatacaktır.

İşin ikinci kritik noktası Mustafa Kemal, Bahriye Nazırı Enver Paşa'ya mektup yazarak Alman komutanın hatalarından, olabileceklerden ve çözüm yollarından bahseder. Ancak Enver Paşa Mustafa Kemal ile aynı düşüncede olsa da Alman komutana uyulmasını emreder.

Enver Paşa'nın bu tutumu Sarıkamış hezimetinden sonra ikinci en büyük hatasıdır.

Soru: Dünyanın en güçlü donanmaları bir araya geldi. Türk mevziilerinin aylarca en yoğun top ateşine rağmen neden zayiat o kadar fazla olmadı?

Çünkü donanma topçusu görerek atış yapan topları yatık mermi yolludur. Yani havan topu mermisi gibi havada kavis çizip hedefe tepeden düşmez, hedefe düz gider. Hedefe düz gidip cepheden vurduğu için de bir sütre, toprak yığını veya mevzi gibi bir çukur içinde olmak koruma sağlar.
Dolayısıyla donanma ateşi savunma mevziinde bulunan birlikleri kolay kolay ezemez ve ezememiştir de. Bunun en dikkat çekici örneğini 25 Nisan, çıkarmanın başladığı günde Ertuğrul Koyu'nda görüyoruz. Burası İngilizlerin Seddülbahir'daki beş çıkarma yerinden siklet merkezi ile çıkmayı planladıkları, kuvvet ve ateşlerinin çoğunu yönelttikleri bir çıkarma yeridir.

* Donanımlı Alman askeri ve açlık çeken Osmanlı Askeri

Çanakkale haricinde de birçok cephede Almanlarla birlikte savaşan Osmanlı ordusu askerleri çoğu zaman açlıktan kırılır. Durumun vahim olduğu cephelerde askerler atın dışkısından arpa ayıklayıp yerken, Alman askerleri makarna artıklarını köpeklerine verirler.

Aç kalan bazı askerlerimiz karanlıkta dört ayak sürünerek yaklaşır köpeğe ve çalar makarnayı. Bu durumu birçok dizelerine döken Nazım Hikmet Mili Mücadele kahramanımız Kartallı Kazım'ın hikayesini anlatırken açlıktan söz eder. "Aç insan kurt olup saldırmazsa/açlık itten beter eder insanı"

Çanakkale Destanı, Kurtuluş Savaşı ve Cumhuriyetimizin Bizim İçin Önemi Nedir?

* Yüzlerce yıl baskılanmış, sesi kesilmiş ve kendi yurdundan sürülmek istenen Türk Milleti'nin tüm dünyaya meydan okuyan karşı duruşu, dirilişi geri dönüşüdür Çanakkale destanımız!

* Bir ulusu imha etmek ve Anadolu'dan söküp atarak Asya bozkırlarına geri göndermek isteyen emperyalizme karşı kutsal Anadolu isyanıyla verdiği mücadeleden galip çıkmasıdır.

* Dünyada ilk defa mazlum Müslüman coğrafyasında yüzünü çağdaş demokratik laik dünyaya dönen Cumhuriyetin kurulmasıdır.

* Çanakkale'de başlayan, Milli Mücadele ile devam eden ve cumhuriyetle taçlanan sürecin çok iyi anlaşılması hepimizin en temel görevidir.

Çanakkale'de, Milli Mücadele'de Adını Duyuran Kadınlarımız

Kendisi İstanbul'da ama kocası, çocuğu eşi babası Çanakkale'de savaşan Türk kadını evinde beklemektense ilk defa ortaya çıkmış ve Osmanlı'da ilk kadın hareketlerinin başlamasına neden olmuşlardır.

Çanakkale cephesinden hastaneye sevk edilen askerlerimiz Türk kadınının şefkatli ellerinde deva bulurlar.

Çanakkale Zaferi ve M. Kemal hakkında üretilen Çarpıtmalar Nelerdir?
Yanlış:
Çanakkale'de yönetim Alman komutasındaydı. Almanlar sayesinde Çanakkale'yi kazandık.
Doğrusu: Çanakkale'yi Almanlara rağmen kazandık.

Alman Komutanın öngördüğü şüpheli plan değil Türk komutanlarının öngördüğü plan doğrulanmıştır. O plana göre yedekte tutulan 19. Tümen Komutanı Kurmay Yarbay Mustafa Kemal'in, 25 Nisan sabahı hiçbir yerden emir almadan inisiyatif kullanarak hareket etmesi hakim tepelerin düşman eline geçmesini önlemiş mutlak bir mağlubiyetin önüne geçmişti.

Hakim tepelerin ele geçmesi demek donanmanın yolunun temizlenmesini sağlayacak süreci başlatabilecekti. Karada savaş ne olursa olsun İstanbul'a ulaşacak donanma sonuç alacaktı.


Yanlış: Mustafa Kemal küçük rütbeli bir subay. Ondan çok daha üst düzey onlarca subay varken Mustafa Kemal abartılmaktadır.
Doğrusu: 25 Nisan'da başarılı savunma ve taarruzları onun yetkisinin ve rütbesinin arttırılmasına neden olmuştur. 25 Nisan-17 Mayıs arasında Arıburnu Kuvvetler Komutanlığı'na uygun görülmüştür. 5 Mayıs 1915'de Kurmay Albay olur. Daha sonra "8 Ağustos itibariyle Anafartalar Grup Komutanlığı" ile Gelibolu'daki tüm kuvvetlerin komutasını alır yani o bölgenin ordu komutanlığını alır. Ve Gelibolu'dan ayrılıncaya kadar Anafartalar Grup Komutanlığı'nı devam ettirir.

Dünyadaki tüm dengelerin değişmesine neden olan Çanakkale Savaşları'nın en tepesinde Mustafa Kemal Atatürk vardır.


Yanlış: Çanakkale Zaferi bir askeri zafer değildir. Çanakkale Zaferi'ni ilahi güçler ve dervişler kazanmıştır.
Doğrusu: Ne tesadüf ki aynı temayı Çanakkale'de Mehmetçik'ten tokat yiyen "Kurşun geçirmez" askerleri olan ve üzerinde güneş batmayan İngiliz sömürge İmparatorluğu alınan yenilgiden dolayı insanlarının yaşadığı travmayı önlemek, sömürge ülkelerin uyanarak kendilerinden kurtulmalarının önüne geçmek için o dönemler onlarca kurgu filmler çekilmiştir. Bu filmlerde Mehmetçiğe karşı taarruza geçen İngiliz askerlerinin bulutlar tarafından nasıl yukarı çekilerek etkisizleştirildiğinden bahseder. Dönemin Katolik muhafazakar İngiliz halkı bu yalanlardan etkilenir.

Gökten inen meleklerin Çanakkale'de İngilizlere karşı olduğu teması bizimkilere de yol gösterir

2015 yılı Çanakkale Zaferi 100. Yılında TRT'de "Çanakkale ve Sırları" programında aynı tema işleniyor. Tüm dünyanın saygı duyduğu kahramanlarımızın önemsizleştirme gayretleri için İngilizleri anlamak mümkündür.

Ancak büyük bedeller ödenerek kazanılan zaferlerimizin TRT'de önemsizleştirilme çabalarına üzülmemek mümkün değildir.

Alman Komutanlar Osmanlı Ordusu Hakkında Ne Düşünürler?

1917 Osmanlı Genel Kurmay Görevlisi Alman General Hans Von Seeckt'e Osmanlı ile olan müttefikliği konusunda ne düşündüğünü soran gazeteciye "kadavra ile evlenilmez" der.

Yani "hasta adam" olmaktan çoktan çıkmış ancak savaş öncesi sömürgeci güçlerin kendi aralarında anlaşamamalarından dolayı henüz paylaşılamadığından varmış gibi görünen ama asker maaşlarını dahi ödeyemez duruma gelmiş, maliyesine el konulmuş bir devletten bahsediyoruz.

Dünya Savaşı öncesi Osmanlı askerinin maaşını ödeyen Almanlar ordunun yönetimini ele alırlar. Böyle bir ülke nasıl var olabilir ki?

9 Ocak 1916 işgalcilerin çekilme anlarında Türk Kuvvetleri neden karşı saldırıya geçmemiştir?

Çanakkale'de en büyük kayıplarını veren işgalcilerin geri çekilme kararını gören Mustafa Kemal onların en zayıf anlarında tümünü de imha etme fırsatına kavuşur. Ancak İstanbul'dan gelen olumsuz telgraftan dolayı hayal kırıklığı yaşar. Ve ordunun komutasını arkadaşına terk eder. İstifa dilekçesini Liman Von Sanders'e bıraksa da Alman komutan onu korumak amacıyla dilekçesini sağlık nedenleriyle diye değiştirerek kayda geçirtir.

Ancak saldırgan işgalci güçleri çekilme anlarında tamamen imha edebilecek iken elinden kaçıranlar Milli Mücadele'de denize döktüler, kanla çizdikleri sınırların sonsuza kadar tapusunu aldılar ve Düyun-u Umumiye' de konulmuş ipotekleri kaldırdılar. Çanakkale Zaferi ile iradesinin farkına varan Türk Milleti yeniden doğuşun dirilişin imzasını atmıştır

25 Nisan 1915'de Neler Oldu?
* 24 Nisan 1915'de Ruslar Karadeniz kıyılarını denizden topa tutarlar; atılan mermi sayısı 150'dir. Çanakkale Kara Savaşları'nın başlayacağı 25 Nisan günü, içte de karışıklıklar kaos çıkartılması planlanır.
* Emniyetin İstanbul'da aylardır takip ettiği İngiliz, Fransız ve Rusların destekledikleri Ermeni Komitacıların 25 Nisan 1915'de İstanbul'un çeşitli yerlerinde suikast, provokasyon ve bombalama eylemlerinde bulunacağı istihbaratı alınır. 240 Ermeni komitacı gece yarısı adreslere yapılan baskın operasyonlarla tutuklanırlar.

* Tüm olayların planlayıcıları aynıdır. 25 Nisan'da Çanakkale'ye yapılacak çıkartma harekatına destek amacıyla planlanmıştır. Aynı tarihlerde Anadolu'da Rusların desteklediği Ermeni çetelerinin katliamları devam etmekteydi.
* Çanakkale'ye yapılan saldırılara karşı koyacak Osmanlı askerlerinin Anadolu'da meşgul edilmesi, yeni cepheler açılması amaçlanır. Son 200 yılda hiç yenilmemiş dünyanın en güçlü sömürgeci orduları o gün ki deyimle, "kurşun geçirmez İngiliz askerleri" son 200 yılda hep yenilmiş Osmanlılıktan Türk Olmaya dönüşmüş orduya yenilmiştir.
Bu savaş 100 yıl sonra devam ediyor. Sicilleri bozuk katliamlarla, soykırımlarla dolu işgalci ülkeler, tarihinde hiç katliam yapmamış Türk ulusuna yamamaya çalıştıkları "Ermeni soykırımı" yalanı için yeni tezgah peşindeler...

* 106 yıl sonra da aynı saldırılar her yıl bıkmadan usanmadan devam ediyor. Çünkü o üzerinde güneş batmayan en büyük sömürge imparatorluğunu kurmuş işgalci güçler Çanakkale'de, Anadolu bozkırlarında toprağa gömüldüler. Türkler'in sömürgecilere tattırdığı mağlubiyet tüm dünya mazlumlarına örnek olmuştur.

* O günden sonra dünyada hiçbir şey eskisi gibi olmamıştır. En büyük sömürgecilerin ellerinde bulunan topraklarda çıkan iç isyanlar onlar için yıkım olmuştur.
* Mustafa Kemal ve silah arkadaşlarının sevk ve idare ettiği Milli Mücadele yıllarının rövanşı hiç bitmemiştir, devam etmektedir.

.

Mustafa Kemal Atatürk, Çanakkale Savaşı ile ilgili anılarında Bomba Sırtı çarpışmalarını şöyle anlatıyor:

"Size Bomba Sırtı Vakası'nı anlatmadan geçemeyeceğim. Karşılıklı siperlerimiz arasında mesafemiz sekiz metre, yani ölüm muhakkak, muhakkak... Birinci siperdekiler hiçbiri kurtulmamacasına tamamen düşüyor, ikincidekiler onların yerine gidiyor. Fakat ne kadar gıptaya şayan bir itidal ve tevekkülle, biliyor musunuz? Öleni görüyor, üç dakikaya kadar öleceğini biliyor, en ufak bir fütur bile göstermiyor, sarsılmak yok. Okumak bilenler ellerinde Kuran'ı Kerim, cennete girmeye hazırlanıyorlar. Bilmeyenler, Kelime-i Şahadet getirerek yürüyorlar. Bu, Türk askerindeki ruh kuvvetini gösteren, şaşılacak ve övülecek bir misaldir. Emin olmalısınız ki, Çanakkale Muharebesini kazandıran bu yüksek ruhtur." M.Kemal Atatürk

1.Dünya Savaşından Yenik Çıktıktan Sonra Çanakkale ve Osmanlı

Çanakkale Türkiye'nin temelidir

Türk askerinin aynı anda savaştığı dokuz ayrı cepheden birisi olan ve bir örneği olmayan Çanakkale savunması 1.Dünya Savaşı'ndan yenik çıkmamızı önleyememiştir. Savaş sonunda işgalcilerin tüm Anadolu'yu işgal etmeleri ve ordunun terhis edilmesini sağlayan hezimetin belgesi Mondoros'ta imzalanır.

Geçilemeyen Çanakkale - Gelibolu, Mondoros hezimet belgesine dayanılarak İşgal edilir. Ve işgalciler kendilerine kök söktüren o gazi tabyalara toplara el koyarlar tahrip ederler.

Yüzbinlerin şehit olduğu, okumuş insanlarımızın can verdiği siperler, tabyaları terk eden kahraman Türk subayları ve askerleri gözyaşları içindedirler.

Bu ölümden de büyük bir acıdır.

O anların acısını kahraman askerlerimiz de derinden hisseder.

Çanakkale Zaferi'nin son dönemlerinde tüm emir ve komutayı ele alan Gazi Mustafa Kemal iki yıl sonra şahit olacağı işgalden son derece etkilenir.