Benim her şeyim temiz paktır diyen Cargill, çevresinde kendine göre imar plan çalışmaları yaparak ve belediyelerden izin alarak yine yeni temiz pak tesisler yapmak için yürürken yargıya takıldı.
Bursa 2. İdare Mahkemesi, Bursa Büyükşehir Belediye Meclisince onaylanan 1/25000 ölçekli İznik Gölü Nazım İmar Planı ile bu plana dayalı olarak Cargill tesisinin bulunduğu alana ilişkin 1/1000 ölçekli uygulama imar planını iptal gerekçesinde, planlama bölgesinin doğal ve arkeolojik SİT ögeler içerdiği, ayrıca sulak alan koruma bölgesi olduğuna dikkat çekti ayrıca Bursa Büyükşehir Belediyesi’nin böyle bir planı yapmaya yetkisiz olduğuna hükmetti.
Basın açıklamasını Bursa Barosu Başkanı Av. Metin Öztosun okudu.
Öztosun, öncelikle Bursa 2. İdare Mahkemesi’nce verilen kararları özetledi. Buna göre; Bursa Büyükşehir Belediye Meclisi'nin 25/02/2020 tarih ve 494 sayılı kararı ile onaylanan 1/25000 ölçekli İznik Gölü Nazım İmar Planı, 2. İdare Mahkemesi'nin 08/03/2022 tarih ve 2020/582 E., 2022/582 K. sayılı ilamıyla; Yine Bursa Büyükşehir Belediye Meclisi’nin 26/10/2020 tarih ve 1586 sayılı kararı ile onaylanan ve Orhangazi İlçesi’ndeki Cargill tesislerini kapsayan 1/1000 ölçekli uygulama imar planı da, aynı mahkemenin 08/03/2022 tarih ve 2020/1196 E., 2022/203 K. sayılı ilamıyla iptal edildi.
Ve de…
“Bursa Barosu ve çevre mücadelesi bileşenlerimizle açtığımız davalarda bilimin ve hukukun dışında hiç kimse, hiç bir kurum ve kuruluş hakkında subjektif, gerçek dışı iddialarda bulunmadık. Bilim, akıl, hukuk ve vicdan ne diyorsa onu yaptık.” diyerek nokta konuyor.
Peki! Cargill’den sonra İznik gölünün haline bakıldığında, o fabrika oraya yapılmalı diyenler bugün aynaya bakabiliyor mu?
Sanmıyorum!
1960’ların teknolojisi ile yapılan ve o eski tekstil boyahaneleri gibi yeter ki çarklar dönsün Nilüfer çayı ve çevre feda olsun anlayışının hakim olduğu dönemde kuruldu Bursa Çimento Fabrikası…
Bursa ovası ve yamaçları havadan, karadan ve ırmaklardan istila edilip, özellikle Gemlik Körfezi fosseptik kuyusu muamelesi görünce tehlikenin farkına varıldı ve yasalarla arıtma tesisi kurulması şartları getirildi.
Bugün BOSB dışında arıtmanın bütün şartlarını yerine getiren başka bir OSB olduğunu düşünmüyorum.
Zaten de Bursa Çevre İl Müdürlüğü dışında kahir ekseriyet benim gibi düşünüyor.
Bursa Çimento’ya geri dönersek;
Bursa Çimento Fabrikası bütün çevre hassasiyetlerini yerine getirerek 120 milyon Euroluk bir yatırım yaparak yenileneceğini ilan etti.
Bu yatırımın bedelinin ortaklar tarafından karşılanacağının da altını özenle çizdi.
Bunun hakim sermaye yapısını daha da güçlendirip güçlendirmediği üzerine yorum yapmak bize düşmez.
Bursa Çimento’da zaman içerisinde üretirken, yakıt, baca filtreleri, depolama ve lojistik dahil bir çok iyileştirmeler yapıldığı bir gerçektir.
Ama 50 yıl önceki üretim tesisinin bu tip dokunuşlarla nano teknolojilerin kullanıldığı bugüne ve yarınlara cevap vermesini beklemek safdillik olur.
Bunu en iyi onlar biliyor…
“Makina parkı 4 sefer modernize edilerek bugünlere gelen şirkette, mevcut makine parkı üzerinde yapılacak iyileştirmelerle hedeflenen çevreci ve sürdürülebilir sonuçlara ulaşılmasının teknik olarak mümkün olmadığını belirterek, “Bu nedenle yeni bir yatırımı hayata geçiriyoruz. 120 Milyon Euro’luk yatırımımızı 2023’ün ilk çeyreğinde tamamlamayı planlıyoruz. Özellikle yoğun biçimde gündemde olan Paris Anlaşması ve Yeşil Mutabakat süreçleri, ilk yatırım planlandığı andan itibaren ana hedeflerimiz arasında yer aldı. ” diyerek açıklama yapıyorlar.
Ve şöyle bitiriyorlar…
Kullanılacak son teknoloji makine ve yazılım parkı ile dijital dönüşüm konusunda sektöründe öncü bir konuma yükseleceklerine dikkat çekerek “Proje sonunda toplam kapalı stok alanı miktarı 4-6 kat artacak. Ayrıca yanma kaynaklı CO2 emisyonlarının kademeli olarak %35’e kadar, çevresel toz emisyonlarının %25’e kadar, toplam su tüketiminin , NOx emisyonunun da %40’a kadar azaltılması hedefleniyor”
Kuruldukları günden bu yana çevre ve teknolojiye büyük önem verdiklerinin altını çizerek, sürdürülebilir büyüme anlayışı ile yol almaya devam ettiklerini kaydettiklerini ifade ediyor. “Daima gelecek odaklı adımlar atıyoruz. “Yeni yatırımımızla birlikte dünyadaki en iyi teknolojileri kullanacağız. Sektörümüzde örnek bir fabrika olarak, doğduğumuz kentimize ve ülke ekonomisine katkı sağlamaya devam edeceğiz.” sözüyle son noktayı koyuyorlar.
Öncelikle Bursa Çimentonun basın bildirisinde geçen yeni teknoloji kullanımı, çevre değerlendirme parametrelerine uyum, emisyon değerlerinin dünya standardında olması, sağlıklı depolama alanlarının oluşturulması konularında Bursa adına doğru atımlar atılacağını göstermesi bakımından değerlidir.
Diyelim ama ilk yazımda da belirttiğim gibi hep aldatılan Bursa’dan saklanmaması gereken iki noktaya dikkat çekerek bir iki endişemizi dile getirelim.
Bu açıklamada kurulduğu günden beri çevreye önem verildiği sözünün gerçeği yansıtmadığını ve fabrikanın çevresindeki arazinin ve çam ağaçlarının gri çimento tozu ile kaplı olduğunu tevellüdü 50 den aşağıda olanlar çok iyi bilir. 120 milyon Euro yatırımla hem de en son teknolojiyi uygulayarak yapılacak tesiste kapasite artırmayacağım demek hayatın normal akışına aykırıdır. O nedenle laf arasında asıl amacın kapasite artışı olmadığını ifade eden “Mevcut fabrikayı geleceğin tesisleri arasına sokabilmek için yapılan yatırım ile aslında, bir iç iyileştirme projesini hayata geçiriyoruz. Burada bir kapasite artışı değil, daha çevreci ve yenilikçi bir anlayış hedefliyoruz” sözü hükümsüzdür.
1960’ larda sekiz silindirli Amerikan otomobilleri ile bir depo benzinle İstanbul’a gidilir ve dönüşte Yalova’da yakıta takviye alınırdı. Bugün bir depo yakıt ile daha konforlu araçlarla aynı İstanbul’a iki kez gidip geliniyor.
Neden?
İstanbul aynı İstanbul, depo aynı depo, yakıt aynı yakıt ama yol kalitesi ve otomobil teknolojisi değişik olduğu için bir depo yakıt ile 250 km değil, 1000 km yapılıyor.
Mevzuata uygun olsun diye o sakıncalı “kapasite artışı” ifadesi kullanılmamış olsa bile biz acı gerçekleri hep böyle yaşamadık mı?