Türkiye’nin geleceğini düşünenler sayesinde, insanların elini bile sürmeyeceği plastik atıkları ayrıştırıp geri dönüşümü başlatarak 2020 yılından itibaren en çok çöp ithal eden ülke olduk.
O kadar toplanan çöp yetmiyor mu veya yetemiyor mu da sonuca ulaşmak için plastik atık ithal ediyoruz sorusu oluşuyor?
Önce Çin, sonra Malezya, Vietnam ve Tayland’ın plastik atık ithalatına kısıtlama getirmesiyle Türkiye Avrupa’nın yeni plastik çöp rotası haline geldi.
Yalnızca 2021'de Avrupa’dan Türkiye’ye 518.000 ton plastik atık girdi.
Her gün 189 kamyon dolusu plastik atık Avrupa’dan Türkiye'ye geliyor…
Evet, ham madde olarak o atıklara ihtiyacımız var, çöple hem ham madde ihtiyacımızı hem de para ihtiyacımızı karşılıyoruz algısı ve de gerçeği olsa da sıfır atık bir gelecek için Türkiye önce kendi atıklarını değerlendirmeli…
Dışarıdan çöp ithal etmek yerine önce kendi çöplerimizi toplayıp ayrıştırmalıyız...
Bunun için çevre bilinci ve eğitim şart.
Plastik cam kağıt vs. bunları ayrı ayrı gün ve saatlerde toplanacak şekilde atılıp değerlendirilmesi lazım, bunun içinde devlete ve belediyelere çok iş düşüyor.
Belki cam ürünlerde depozito sistemi olabilir.
Benim çocukluğumda kola gazoz alırken boş şişe verip dolusunu alırdık böylelikle kendi atıklarımızı değerlendirmiş oluruz.
Belediyeler herkese ayrı atık torbaları dağıtılmalı ve herkes evinde iş yerlerinde ayrı ayrı biriktirip haftanın belli günleri o atıklar toplanmalı. Bu konuda halk bilinçlense çöp ve geri dönüşüm konusunda Japonya’yı örnek alsak ceza sistemi ve eğitimle belki uzun vadede kesin çözümle hem çevre temizliği hem de ülke ekonomisine katkı sağlanacaktır.
Türkiye’de bütün atıklar birbirine karıştığı için ayrıştırılması zor olduğu gibi yurt dışından gelen atıklar da ayrıştırılmamış olarak geliyor…
Ayrıştırılmamış ve geri dönüşüme hazır hale getirilmek istenen çöpler yüksek fiyatla kullanılır hale getiriliyor.
Plastik çöpler toksik etki bırakıyor, kanserli insanların çoğalmaması için plastik ürünlerin kullanımı ve plastik atık ithalatı yasaklanmalı ve geri dönüşüme giden karton kağıt, kırtasiye ürünleri gibi malzemeler de akıllıca kullanılmalı, tutumlu olma yolları bulmalıyız diyorum.
Benim ülkemin çöpten gelecek gelire ihtiyaç duyması hem tuhaf hem de huzursuz ediyor!
Geri dönüşüme gitmeyi bekleyen kağıt ve evraklardan rahatsız olduğunu dile getiren bir isim de Mimar Barış İnce…
Barış İnce’ye göre;
İnternet çağındayız, bütün yazışmaların dijital ortama taşınması ve iletişim ağı kurulmasına rağmen hala özellikle kamuda evrak ve kırtasiye tüketimi devam etmekte…
En fazla israf edilen birimlerin başında ise proje birimleri gelmektedir.
Her bir ağaçtan ise 73 bin adet A4 kağıdı elde ediliyor.
Türkiye, kağıt tüketiminde dünyada 16. sırada ve 84 milyonluk nüfusumuzun yıllık ortalama kağıt tüketim oranı yaklaşık 6 milyon ton civarındadır.
1 ton kağıt hamuru için 2 ton yani 20 ağaç kesiliyor.
20 ağaçtan ise 200 bin adet kağıt üretiliyor.
Bu da demek oluyor ki orman yangınlarının dışında gereksiz tüketimle ormanlarımızı göz göre yok ediyoruz ve kendi sonumuzu hazırlıyoruz!
Her yıl dünya çapında yaklaşık 13 milyon hektar orman yangını oluyor ve mobilya, kırtasiye kullanımı için sayısız ağaç kesiliyor.
Ülkemiz orman bölgesi olarak çok geniş bir alana sahip orman özelliğini kaybetmiş bölgelerden mutlaka kağıt yapımında kullanılmak üzere özelliğini yitirmiş ağaçlar olmalı ve bunlar değerlendirilmeli.
Kağıt yapımında kullanılan ağaçlar doğru değerlendirildiğinde ihtiyacın karşılanması da yerinde olacaktır. Ben hem bir vatandaş hem de bir mimar olarak tüm kamu kurumlarının da bu konuyu göz ardı etmemesi gerektiğini vurgulamak istiyorum.
Elle sayılacak kadar birkaç kurumun dışında diğer kurumlarında dijital işlemlere özellikle Belediyelerin dijital sisteme geçmesi gerekmektedir.
Belediyelerde birkaç birimin dışında dijital dijital sisteme geçilmemiştir. Ormanlarımızı korumanın bir yolu da gereksiz kağıt israfından kaçınmaktır.
Burada en büyük sorumlulukta devlet idarecilerine düşüyor bilgili ilgili ve yetkili kişilere…
Ağaçlarımız için en önemli temizleme organıdır.
Atmosferde ki havayı kirleten gazları emer kabuk ve yapraklar yoluyla havada ki partikülleri filtreler…
Bir ağaç; 10 insanın 1 yıl boyunca soluduğu oksijeni üretiyor.
Gelecekte ağaçların ne kadar değerli olduğunu anlamak için geleceğe gitmeye gerek yok!
Çocuklarımıza oksijensiz bir dünya bırakmayalım!
Diyen Mimar Barış İnce’ye duyarlı düşüncelerinden dolayı teşekkür ediyorum.
Benim de soracağım birkaç soru:
- İnsanların dijital sisteme alışamaması mı, bu kurulan sistemi kullanamaması yoksa kağıt ve kırtasiye kullanımından rant elde etmek mi?
- Tüketilen kağıt miktarıyla geri dönüşümden kazanılan kağıt miktarı birbirini karşılıyor mu?
Şayet karşılıyorsa bunu yurt dışından geri dönüşüm olarak almak mı mantıklı yoksa özeliğini kaybetmiş ağaçların kullanılması mı?
- Yaşanan orman yangınlarını nasıl durduracağız? İsraftan zarardan nasıl sakınacağız, yaşadığımız dünyayı nasıl koruyacağız?
Bütün ilgi gelecektedir çünkü hayatımızın geri kalanını orada geçireceğiz…
Geleceğimize sahip çıkalım!