Geçmişe ve sorunlara değil, geleceğe ve çözüme odaklanma sayesinde sorun yaşayan kişilerin hızla iyileştiği gözlemlenir.

Özellikle danışmanların çözüme yönelik bu yaklaşımları sayesinde sorun yaşayanlar yani danışanların kendi potansiyellerini ve kaynaklarını keşfetmeleri sağlanır.

Çözüme odaklanan danışmanlar sorun yaşayan danışanlarının güçlü, başarılı ve yetenekli olduğu alanların altını çizerek özgüven artışı sağlarlar. Özgüven sağlama ve yeni başarılarda güçlü yönlerden faydalanılır.

Geleneksel danışmanlık metotlarında genelde bir problem konuşması geçer ve bu konuşma kişiyi üzebilir, kişi geçmişe gitmekten rahatsız olabilir, geçmişte yaşadığı travmaları, problemleri ifade ederken sıkıntı çekebilir.

Problem konuşması yapmak problemlerin olumsuz etkilerinin daha da artmasına neden olabilmekte ve süreç oldukça uzamaktadır.

Lazım olan mantık, muhakeme ve analitik düşünme yeteneği geçmişe ve soruna yönelmekten dolayı tekrar oluşan olumsuz duyguların baskısı ile azalır.

Çözüm odaklı danışman yaklaşımında (ÇODY) danışman, sorun yaşayan danışanın problem çözme yeteneklerine odaklanır ve kişinin içinde bulunduğu problemi çözmekte kullanır.

American Counseling Association (Amerikan Danışmanlık Birliği) tarafından da onaylanan ve desteklenen çözüm odaklı danışmalık yaklaşımı, Amerika'da birçok hastane ve klinikte çocuklar, ergenler, çiftler ve aileler üzerinde uygulanmakta ve başarılı sonuçlar alınmaktadır.

Ülkemizde ise bilhassa başarıları oldukça öne çıkmış, özellikle büyük şehirlerimizde yer alan birçok eğitim kurumu ve kuruluş bu yöntemi izlemekte ve geliştirmekteler.

Beynimiz soru cevapla çalışır

Kendimize soracağımız sorular nereye odaklanacağımızı belirler. Geçmişe ve soruna odaklayan "neden" ve "niçin" soruları ile aklımızın yönetiminde zihnimizin ürettiği cevaplar bizi haklı çıkaracak şekilde olacaktır. Haklı çıkmak stres nedenidir. "Ben bu konuda haklıyım; bunu bana nasıl söyler/yapar?" düşünceleri içine giren kişinin kimyasının bozulmaması mümkün değildir.

Haklı çıktıkça artan duygusal stres, ruhsal dayanıklılığımızın azalmasına neden olurken, daha depresif olmamıza neden olabilir. Bu halimizle çözüm üretebilme yeteneğimiz azalır.

Olması gereken geçmiş ile sadece ders alabilecek kadar ilgilenmeliyiz.

Odağımızı geleceğe ve çözüme yönelten ne/nerede/nasıl/ne zaman/kiminle/ne kadar gibi açık uçlu soruları kendimize sorabilmeliyiz.

Geleceğe ve çözüme yönelik sorularımız karşısında beynimizin ürettiği cevaplar bizi rahatlatacaktır. Rahatladıkça mantıklı olabilme, analiz edebilme sorgulama yeteneğimiz artacaktır. İnsanların en keyifli, mutlu dinlenmiş ve rahat anları onların zihinsel verimlerinin en fazla arttığı ve bu sayede çözüme daha kolay ulaşabildiği anlardır.

Sadece kişisel sorunların çözümünde değil patentli buluş öncesi beynimizde kıvılcımların çaktığı ve batılıların "aha anı" dediği çözüm anları onların en sakin, rahat dinlenmiş anlarıdır.

ÇODY ve Psikolojik Danışman Rehber Öğretmenler

Yıllarca özel eğitim kurumları rehberlik servislerinde görev yaptım. Bir taraftan kurumun eğitim programları, veli görüşmeleri, öğrenci belgelerinin takibi, idare ve öğretmenlerle olan danışmanlık hizmetlerinin ardından, esas orada bulunma amacımıza çok az zaman kaldığını, esas işimizi tam olarak yapamamanın rahatsızlığını hep hissettim.

Öğretmenler, veliler, rehberlik hizmetini yürütmeye çalışan danışmandan çok şey beklerler. Psikolojik Danışman ve Rehber Öğretmenin sihirli bir değneğinin olmadığını göremezler. Çok sorunlu az sayıda öğrenci, danışmanın kısıtlı zamanı tükettiğinden, diğer öğrencilere selam verecek zaman bulamaz.

Tansiyonun düşürülmeye alışıldığı bir süreç yaşanır. Kimse halinden memnun değildir.

Şartları değiştirme şansımız hiç olmadığına göre; mevcut koşullarda en fazla nasıl verimli olabiliriz?

Eğitim Kurumlarında;

Öğrencilerin yetersizlikleri yerine, güçlü yanlarına odaklanılmasının yanında, geçmişe ve soruna yönelten "neden ve niçin" soruları yerine, çözüme ve geleceğe yönelik "nasıl davranmalıyız/ne yapmalıyız/ buradan nasıl bir ders çıkartabiliri? gibi sorular öne çıkar.

Sadece birkaç görüşmede öğrencilerin problemlerinin azaldığı gözlenmiştir. Görüşme sürecinde danışman, öğrencinin neleri yapabildiğine odaklanır. Bu durumda onunla sohbetinde durum hakkında görüş alınır, geleceğe ilişkin planlar görüşülür.

Ayrıca branş öğretmenlerimiz çoğunlukla öğrencinin hatalarına odaklanır, öğrencinin doğru cevapları ve çözümlerini görmezden gelirler.

Yapılan hata avcılığı öğrencinin derse olan motivasyonunu düşürürken, özgüven sorununa neden olur.

Halbuki doğru yapılan sorulara yönelerek "bu soruyu bu şekilde çözebilmiş olman senin diğer soruları da çözebilecek kapasitede olduğunu gösterir." gibi yaklaşımlar daha motive edicidir.

İnsanlar her zaman problemlerin olduğuna ve hiçbir zaman amaçlarına ulaşamadıklarını düşünme eğilimindedirler.

Bu yargılar %100 doğru değildir. Öğrenci/birey her zaman başarısız, disiplinsiz değildir. Onun mutlaka başarılı ve disiplinli olduğu alanlar vardır.

Çözüme giden yolda güçlü, yetenekli ve başarılı yönlerimizin daha çok farkına varmak ve önemsemek bize özgüven kazandıracaktır.

Çözüm Odaklı Yaklaşımlar ve Varsayımlar

1. Varsayım: Başarılara odaklandığımızda faydalı değişimlerin de ardından geleceğidir. "Problemleri konuşmak" yerine "Çözümleri konuşmak" süreci kolay, zevkli ve verimli hale getirir. Örneğin kekemelik sorunu yaşayanlara konuşmalarında kekemenin olmadığı bölümlerden oluşturulan film gösterilmesiyle, kekelemenin anlamlı ölçüde azaldığı gözlendi. Basket atışlarında isabet sorunu yaşayan sporcuya, isabetli atışlarından oluşturulmuş film izlettirilmesi ve gözlerini kapatarak mükemmel atışlar yaptığını hayal etmesi, odağına sadece doğru atışları alması, oldukça olumlu sonuç vermiştir.

2.Varsayım: Problem yaşayanlar, problem yaşanmadığı anları görmekte başarısızdırlar. Danışanlar, çözüm getirmeye yardımcı olacak problemin yaşanmadığı, yeterli ve verimli olunan o anları ortaya çıkmasını sağlamaya çalışırlar.

"Neyi iyi yaparsın?" "En yetenekli olduğun alanlar nelerdir?" vb sorulara verilen cevaplarda ipuçları bulunur.

3.Varsayım: Olumlu küçük değişikliklerin büyüyerek büyük değişikliklerle yol açtığıdır.

4. Varsayım: Patolojik bir durum olmadıkça bütün danışanların kendi sorunlarını çözebilecek potansiyele sahip olduğudur.

Danışanlar yetersizlikleri ve şikayet konusu olunan yerler yerine, güçlü yanların altı çizilerek bunları nasıl kullanacağının farkına vardığında, değişim oldukça hızlı olacaktır.

Sonuç Olarak Ne Söyleyebiliriz?

Bir danışman olarak problem analizinden kaçının. Problemlerin nedenine değil, çözüme odaklanın. Danışanın öğrenci ya da herhangi bir kişinin kendi potansiyelinin açığa çıkarılması, size olan bağımlılığını azaltacaktır.

Kendi yetersizliklerine olan inançları yerine eylemlere odaklanın.