28 Ekim 1923'de "Efendiler! Yarın Cumhuriyet'i ilan edeceğiz" demesinin üzerinden bir asır geçti.

Bir kişinin iradesi gibi görünen bu karar, iradeyi elinde tutma gücünün, halktan gelmesi gerektiğinin net ve anlamlı ifadesiydi.

"Asır" kelimesinin sözcük anlamından öte ulvi bir anlamı vardır.

Asırlık ömür yaşlanmış olmak değil, yaşanmış olmaktır.

Yaşanmışlığın içinden süzülen damlaların bilge bir ömrü beslemesidir.

Asırlık insanlara saygı yaşlarından, tanık oldukları tarihin bilgeleri olmalarından gelir.

Asırlık devletlerin köklerinin sağlam olduğuna inanılır.

Asırlık binalar sivil mimari örnekleri olarak, gelecek nesillere aktarılmak üzere restore edilir.

Asırlık ağaçlar koca ormanın içinde tek tek bilinir ve saygı ile korunur.

Hepsinin ortak yanı yaşlanmadan yaşamak ve her türlü olumsuz etkiye rağmen ayakta durma inancını korumaktır.

Yaşlanmayı kabul edenler eskimeye mahkumdur.

Cumhuriyet, ülkelerin yönetiminde iradenin sahibinin halk olduğunun ifadesidir.

Hasta demokratların ya da işine gelenlerin anladığı gibi halk bu iradesini asla devretmez.

Halk iradesini seçim dönemlerinde denetlemek üzere siyasete emanet eder.

Süre sonunda da sandıkta oyları ile denetler.

Cumhuriyet dinamik bir rejimdir.

Elbette ilk kurulduğu günden, bir asır sonra ekonomik ve sosyal tercihlerin gelişimi gibi cumhuriyet de kendini yenileyerek genç kalmaya devam eder.

Bu sürecin en önemli noktası, cumhuriyetin kuruluş değerlerinin ruhunu korumaktır.

O ruhu koruyamazsanız cumhuriyeti yaşlandırırsınız.

Ve birilerine cumhuriyetin eskidiğini söyleme cüretini verirsiniz.

Hele o birileri emanetçiniz ise cumhuriyeti mal, kendisini de sahibi sanır.

Dünya siyasi tarihinde onlarca örneği olan bu hastalığın tek çözümü cumhuriyetin kuruluş değerlerine sahip çıkmaktır.

Cumhuriyet ancak bu şekilde hak edilir.

Hak edilmiş bir cumhuriyet bayramı olması dileği ile bir asırlık Cumhuriyet hepinize kutlu olsun...

Biz cumhuriyeti böyle kazandık

Böyle kaybetmeyelim