Üç başlıklı bir yazı. Biraz uzun olacağı için sıkılınca başa dönüp tekrar okumanızı öneririm.

Uzun yıllardır kendi geliştirdiğim cihazlarla deprem ön izlemesi yaparım.

Sosyal medya sayfamdaki grubumu Deprem Ön İzleme çalışmalarımı paylaşmak için ayırdım.

Birkaç aydır, Marmara ve Bursa çevresi deprem bildirimlerimi ve gerçekleşince sonuçları bu sayfadan paylaşıyorum.

Bu arada, Kandilli Rasathanesi Sayfasından kendi bildirimlerimi kontrol ederken, Malatya, Tunceli, Van havzalarındaki hareketlilik ve tutarsız küçük depremler dikkatimi çekti.

Sayfamdan yaptığım toprak özgül direnci ölçüm talebime iki ayrı kentten yanıt geldi.

Alınan değerleri inceleyince Suriye Sınırına yakın bölge ve İran Sınırını kapsayan geniş bantlı iki depremin yaklaştığını gördük.

Ancak, sık ölçüm alamayışım ve son dönem Midilli Deprem Fırtınası dikkatimi Ege ve Marmara Denizine yoğunlaştırdı...

Güneydoğumuzdaki ciğerimizi yakan depremi yaşadığımz gün, kasti olduğunu o gün düşündüğüm, bugün emin olduğum, önce İstanbul, Marmara Denizi, Bursa, İzmir,

Sakarya,  isimleri geçirildikçe, halkın Güney Doğu Depreminden soğutulup, İstanbula yoğunlaştırıldığını anladım.

Sosyal medya sayfamdan Marmara ve İstanbul için bir tehlikenin yakın olmadığını anlattım.

Sağolsun Deprem Bilimciler! Nasıl olduysa önce sayfamızdan, sonra telefondan sesimle dinlediler.

İstanbul Depremini önce, 2024' e sonra 2030' a, ben bu yazıyı yazarken son 2045'e ertelediler.

Buradan yineleyeyim;

Marmara Denizi fayları, Anadolu faylarından serttir. Bu yüzden büyük kırılma olmaz. En fazla bu yıl sonu veya 2024 başı 6-6.5 M büyüklüğünde bir deprem bekliyorum

ve bu depremin İstanbul erişimi 4.5 -5.3 olur ki, yıkıcı bir deprem olmaz...

Karasal faylar etkilense de bu İstanbul'u yıkmaya yetmez...

Gelelim Bursa, Özlüce, Nilüfer konusuna;

Deprem Uzmanı hocamız, İstanbul faciası yaratamayınca, Bursa için geçmişte yapılan ve %50 bölümü ticari bir çalışmayı, tuttu genel bilgi olarak atıverdi ortaya.

%50 si ticari de olsa, kalan %50 maalesef doğru.

Yıllardır bölgeye ait zemin raporlarını sümen altı edip görmezden gelenler vebali kime yükler bilemem?

Büyük Şehir başta olmak üzere hiç kimse Nilüfer İn yüksek kazançlı imarına engel olmaya cesaret edemedi.

Ve bugün, 23 Nisan, Özlüce, Ataevler, Görükle raporları sızıverdi...

Yıllardır görmezden gelinen fikirleri dinlenmeyen, Mimarlar Odası, İnşaat Mühendisleri Odası birden dikkatlerin toplandığı yere dönüştü.

Uzun yıllar rant uğruna örselenmiş o güzelim tarım arazilerine beton ekildi. Bire, bin verdi gelişti serpildi, enine, boyuna büyüdü.

Yalnız, bugün bir şeyi farkettim.

Bilimsel %50  haklıydı ama, uzun zamandır ticari %50 işlerin durgunluğundan sıkıntı yaşıyordu.

Şeytan bu, geldi oturdu beynime.

Yıllardır bilinen bu gerçeği bugün kamuoyuna pompalayanlar, oradan insanlara evlerini ucuz ucuz sattırıp, sonrada önceden kazandıkları parayı tekrar mı

kazanacaklar? 
Soru bu, ovaya bak, kazancı düşün...

Bir daha düşün...

Hazır deprem olmuş, hazır yalan yanlış fay haritaları ortalıkta uçuşurken...

Hani diyorum, olur ya, Emlakçı, Müteahhit taş mı yesin?

Ucundan köşesinden deprem korkusunun yüzü suyu hürmetine.

Milyonluk evleri üç yüz, beş yüz kapatıverseler, bir ay sonra üç beş milyona falan...

Olur mu?

Olur olur, bal gibi olur, tadından yenmez...