Deveye sormuşlar: ''boynun neden eğri?"
Deve de "nerem doğru ki?" demiş.
Halk dilinde sure gelen güzide bir atasözünün girizgâhı olsa da devenin çok dertli olduğu bir iç sestir!
Biri de devenin hörgücüne bir şey dememiş, o çok mu normal?
Eminim deve o soruya da şöyle cevap verirdi...
Hendek atlarken oldu, bir daha hendek atlamak mı?
Tövbe!
İnsanların yaşadığı olaylara karşı verdiği tepki de kendine has hikayesine ördüğü bir fıkra örneği oluşturuyor...
Gülsem mi ağlasam mı şaşırsam mı derken arada bir yerde kalıyor!
Görüntüler; Bursa/Ulucamii karşısı PTT şubesi önü...
İnsanlar saat 13:00 de yer edinmek için erkenden gelmiş 16:00'ya kadar müşkül olduğu durumu çözmek için ayakta bekliyor. Kimisi maaşını alabilmek için, kimisi bayram ikramiyesini alabilmek için sıraya girmiş, kimisi pandemi yardımını alabilir miyim diye müracaat etmeye gelmiş, kimisi de PTT'nin iptal ettiği maaş kartlarının yenisini alabilmek için gelmiş.
Kartı iptal olanlardan biri de bendim.
Hem maaş olarak hem alış-verişte kullandığım kartımın PTT bankamatiğinden sürekli iade edilmesi ve alışverişte iptal olarak geri dönüşümünden dolayı kalabalık kuyruğun içinde mecburi bekleyişim...
Sorunun kartın manyetiğinden kaynaklı olduğunu düşünerek PTT müşteri temsilcisini arayarak kartımı kullanamıyorum ve yenisi istiyorum ricama rağmen herhangi bir PTT şubesine başvurarak alabileceğim söyleniyor.
Bulunduğum en yakın şubeye gidiyorum, kapı duvar!
Pandemi nedeniyle bir süre kapalı olduğu ve işlemlerin merkez şubede yapıldığını anlatan kısa bir not!
Merkez şubeye gidiyorsun şaşırıp kaldığın kalabalık bir kuyrukla karşılaşıyorsun.
Giriş kapısının sağından solundan iki ayrı kuyruk, kuyruğun biri U şeklinde otobüs duraklarını ve yaya kaldırımını kaplayan diğeri de kapalı dükkanların güzergâhını işgal etmiş heykele kadar uzanıyor.
Tam kapanma dediğimiz ve hayatı eve sığdırdığımız bu zorlu süreçte kalabalık kuyruğun görüntüsü "kaş yaparken göz çıkartmanın" anlamı oluyor.
O kalabalığı oluşturan sebeplere bakınca; insanların evine ekmek götürme derdi, işsiz kalanların 1100 liradan faydalanabilme umudu, emeklinin, çalışanın giderlerini karşılayabileceği aldığı aylığın, emeğininin hakkını savunabilme arayışı!
Hepsinin mecburi izin belgesi var mıydı, sanmıyorum.
Virüsten korkmayan vatandaşın aç kalmaktan korkma tablosuydu bu!
Zaten insanlığın başına ne gelirse korkudan geliyor!
Öylesine tezat ve çelişkili bir durum ki, Covid-19'dan korunma gayretinde metoropol bir şehrin hizmet veren tek bir şubesi, o şubede 22 vezne var ve dönüşümlü olarak sadece 5 görevli, kuyrukta bekleyen onca insana yardımcı olmaya çalışıyor.
Çalışanları korurken kalabalık vatandaşı koruyamamanın dönüşümü muhteşem!
Ayrıca kısıtlamayı tatil olarak gören grupların yanı sıra ayakta kalabilme mücadelesi verenlerin çırpınışına şahit olmak bir de bu durumu fırsata çevirenlerin içinde kaybolmak ajitasyonla mazoşistliğin arasında sıkışıp kalmaya benziyor!
İnsan yaşamını dijitale çeviren bir sistemin köleleri olarak suni hayata ayak uydurabilmek için uğraştığımız bir devirde tüm işlemlerimiz bankalara bağlı...
İnternet ve telefon gibi el kadar cam kutunun içinden sorun çözmeye alıştırıldık.
Bu alışkanlığın rahat yönünü görürken zararlarını da görüyoruz...
Nasıl mı?
Telefon operatörlerinden internet, dakika, mesaj, hat satabilmek için pazarlamasını yapanlar tarafından günlük aranıyoruz, yetmiyor cazip fikirler ile mesaj gönderiliyor ota püsüre bahane bulunarak bir şekilde yanılgının içine doğru çekiliyoruz...
Havadan nem toplayan, sinekten yağ çıkartan bankalar tarafından kartlar hiçbir bilgi vermeden iptal edilebiliyor, izinsiz hakkın olan paran günlerce kullanılabiliyor.
Alacağı borcu birgün dahi ertelemeyen, gecikme bedeli olarak üzerine faiz yükleyen düzen, vereceği ana parayı yerinde saydırabiliyor. Böyle bir düzenin geldiği noktada kuyruk olması, kuyrukta sıra kavgası, vezne çalışanları ve güvenlikle itiş kakış tartışmalar, virüsten çok aç kalma korkusu normal!
Kaygının, endişenin, kaybetmenin, şüphenin doktorasını yaptığımız bu günlerde tüm insanlığa ayakta ameliyat yapılıyor!
Eğilsek bükülsek sırtımızda kambur da taşısak bu korku savaşının içinden zaferle çıkacağımızı ümit ederek dik durmalıyız...
Mızrak çuvala sığmasa da her sorunun, her nedenin, her işin, her umudun gereği zamanında yapılmalı...
"Kötü bir son sonsuz umutsuzluktan daha iyidir!"