Nefsi müdafaa dışında okuduğum yazılar, izlediğim ya da katıldığım programlar hakkında yorum yaparken dil sürçmeleri dahil kişilerle değil içerikle ilgilenirim.

Yazıları “İşim gereği okumam gerekenler, illa ki okumam gerekenler, başlığa tav olup okuduklarım, okumasam da olur olanlar” şeklinde dört ana başlıkta değerlendiririm.

Kişisel bana gelenlerin hepsini geçkin botokslu ablalar, nüfus yerine kullanılmış tuvalet kağıdı taşıyanlar dahil cinsiyet ayrımı yapmadan eğlendiririm.

Konumuz Turgay Güler ve kendi programında yediği halt sonrası ona yancılık yapmaya çalışan Ahmet Hakan!

Belki şaşıracaksınız ama eti kemiği varken iyi bir “Tarafsız Bölge” izleyicisi idim.

Ahmet Hakan’ın bana uysun uymasın döndüğü virajları kişisel tekamül olarak değerlendirdim.

Herkes aynı konuda aynı şeyi düşünmek zorunda değildir derdim.

Ama ifadede adap ölçüsü şartı ile...

Ne zaman ki; beden omurgadan sıyrılıp uykuluk, küşleme ve pirzolaya dönerek dik duramaz oldu.

Ben “Tarafsız(!) Bölge” yi terk ettim.

Karşı mahalleden birini tavlayıp, üç kurnazın atış hedefine koymak formatını artık kimse yemiyor,  boşuna elektrik ve zaman kaybı oluyor haberi olsun.

Birileri ile doğal gaz ve enerji konuşuluyormuş ve tam katılımcıları bilmiyorum.

Yani dünyada artan enerji fiyatları, ülkemize maliyeti, kesintiler, kısıntılar ve zamlı faturalar üzerinde konuşuyorlar.

Ben garibim “en pahalı enerji ulaşılamayan enerjidir” sözünü kriz henüz kısıntıya ve faturalara yansımadan etmiş ve ülkemizin alternatif enerji üretim yatırımlarına yönelmesinin gereğine defalarca vurgu yapmıştım.

Bunlar nüklüer enerji konusunda muhalif bir görüş üzerinde konuşuluyorken, Turgay Güler isimli oğlan av kokusu almış çatal burun gibi ferma yapmaya başlıyor ve bulduğuna inandığı salakça espriyi patlamak için fırsat kolluyor ve sonunda Ahmet Hakan’ın mazlum bakışları altında hacetini ağzından gideriyor.

“Vatandaşa kuru fasulye dağıtılsın, herkes kendi gazını kendi çıkarsın”

Kuru fasulyeyi pişirmeden önce geceden ıslatmazsan gaz yaptığı doğrudur. 

Bu çocuğun ailesi doğru düzgün kuru fasulye pişirmeyi bilmiyor ki; sürekli gazla dolaşıyor ve doğal olarak karnı sürekli gazla dolu olarak dolaşıyor.

O gazın tahliyesinin aşağıdan ve yukarıdan olmak üzere iki yolu vardır.

Geğirmek, adabı muaşeret kurallarına göre ağır kusur olduğundan, kendileri de belli ki biriken gazını supaptan atıyor.

Doğal gazı kaynağından bir tanka aktarıp biriktirmesi için altına tesisat döşetmesi gerektiğini de biliyordur.

O işlem için kendisine tesisat döşeyecek dalga geçtiği emekli tecrübeli yüzbinlerce insan olduğunu hatırlatırım.

Doğal mide gazı biriktirmeyi faturalarını ödeyemeyen vatandaşlara önermesine gerek yok. 

Bu vatandaş gazını nerede çıkaracağını sifonu ne zaman çekeceğini bilir.

Kendisine supabını iyi korumasını ve aktarmada kaçak yapmaması için contalarını kontrol ettirmesini iyi tesisatçı olarak öneririm.

Ahmet Hakan’ın o çocuğu korumak adına kıvranarak yazdığı ıvır zıvır bahaneleri okuduktan sonra dayanamadım.

Abdullah Uzun’da yazın bile doğal gazı yakın diye uçmuştu ama masumdu bununki edep sınırını aştı.

Sosyal medya yandaşları öyle bir söz söylemedi çarpıtmayın diyecek kadar midesiz veryansına başlayınca yazmadan edemedim.

Alevi dost ve vatandaşlarımıza hakaret eden ilkel canlıyı ise yazmayı zül görüyorum ve eğer kurum olarak zerre kadar vicdanı varsa Diyanet'e havale ediyorum.