Yine hüsranla dolu bir hafta sonunu geride bıraktık. Bu geride bıraktığımız hafta sonu sadece tek maçlık bir hüsran değil aynı zamanda devre arasına küme düşme hattına giren bir takımın yarım sezonluk hüsranı oldu…
Peki bu hüsranın sebebi ne? Doğru soruları sorup, doğru cevapları arayacak mıyız? Yoksa yine sorgulama ve yorumlama kısmını atlayıp aynı yanlışların peşinde koşmaya devam mı edeceğiz?
Simon Kuper ve Stefan Szymanski “Futbolun Şifreleri” kitabında çok güzel anekdotlardan bahsediyorlar.
“Futbol uzun süre Aydınlanma’nın dışında kaldı. Futbol kulüpleri hala, yaptıkları şeyleri, ‘şimdiye kadar hep bu şekilde yaptıkları için yapan’ insanlar tarafından yönetiliyor”
Bu kitap 2009 senesinde yazılıp, 2010 senesinde ise Türkçe’ye çevrilmiş bir kitap. Yani bundan 11-12 sene öncenin zihniyetiyle yazılmış. Bunca geçen zamana rağmen bu anekdot ne kadar güzel özetliyor aslında bugün geldiğimiz durumu.
Aynı eylemleri gerçekleştirip, farklı sonuçlar bekliyoruz. Akıl tutulması adeta…
İşin komik ve üzücü yanı da bunun doğru olduğunu zannetmeye devam ediyor olmamız.
Düşünmek, sorgulamak, yorumlamak… İhtiyacımız olan olgular.
Düşünelim,
Bursaspor 2018-2019 sezonunda küme düştü. 2019-2020 sezonuna Mesut Mestan yönetimi ile girdi ve 19 transfer yaptı. Play-off mücadelesi verdi ve süper lige çıkamadı. 19 transfere rağmen (!)
2020-2021 sezonuna Erkan Kamat yönetimi ile girdi ve transfer tahtasını açamadı. Bir önceki sezonu geçiren oyuncularının ?’inden fazlasını kaybetti ve öz kaynağından yetiştirdiği oyuncular ile bir önceki sezonundan kalan bazı tecrübeli oyuncularını beraber kullandığı Mustafa Er teknik ekibi ile birlikte geçirdi.
Kimsenin bir beklentiye girmediği, mücadeleleri sayesinde dimdik, gururla arkalarında durduğu “kendi evlatları” ile bir sezonu tamamladı.
Bu sezon süper lige çıkılamayan fakat kriz ortamının getirmiş olduğu fırsatlar bütününün bir yansımasıydı aslında. Bu yansımayı realiteye çevirmek gerekiyordu. Biz ise elbette tam tersini yaptık…
2020-2021 sezonu bittiğinde Bursaspor genel kamuoyunun beklentisi bir önceki sezon mücadelesi ile kalplerimizi kazanmış, Türkiye ve hatta Dünya gündeminde dahi ses getirmiş genç oyuncuları doğru dış kaynaklar ile besleyerek bir varoluş mücadelesi başlatmaktı.
2020-2021 sezonu sonunda bir kongre yaşandı ve Hayrettin Gülgüler başkanlığı ve Emin Adanur liderliğinde olan ekip Bursaspor yönetimine seçildi.
Sezon başı yaz transfer döneminde transfer tahtasını açtılar, 17 transfer yaptılar ve sezona böyle girdiler. Bundan sonrasını ise hepimiz zaten biliyoruz…
Sorgulayalım,
Simon Kuper ve Stefan Szymanski aynı kitapta bir anekdot daha veriyor.
“Futbol işine giren yatırımcılar da aynı hataları sürdürüyor. ‘Bir şirket gibi’ yönetecekleri vaadiyle bir kulüp alıyorlar ve birkaç sezon sonra, taraftarlar tarafından bir önceki kulüp sahipleri kadar küçümsenerek ortadan kayboluyorlar!”
Bursaspor bir şirket değil bu yüzden satın alma, sahiplenme durumu yok ama burada verilen ana mesaj çok bariz…
Seçim oluyor, kazanan bir ekip oluyor ve bu ekip ne olursa olsun Bursaspor’u nasılsa başarıya taşır, her yaptıkları hamle doğrudur, bak şunu yaptılar, bunu yaptılar her şeyi eleştirmeyelim tavrı ile zamanında söylenmesi gereken yanlışların üstü örtülerek bugün gelinen konumlara geliniyor. Eleştiri her işin doğasıdır. Olması mecburidir. Eleştiri gelişimin ilk adımlarından biridir ve doğru yorumlanırsa eğer sonucunda aydınlık sonuçlar doğurur.
Biz ise eleştiriyi tamamen yıkıcı bir unsur olarak görüyor ve en ufak ses çıktığı zaman bastırmaya yönelik bir tavır takınıyoruz.
Neden? Niçin? Nasıl? Bu sorgulamaları yapmamız gerekiyor.
Neden 17 transfer yaptık?
Niçin genç oyuncuların önünü kapadık?
Nasıl devre arasında küme düşme hattında girdik?
Cevaplarını objektif bir biçimde arıyor muyuz? Yoksa suçlama psikolojisi ile devam edip çıkılmaz sokaklarda dolanıp duruyor muyuz?
Yorumlayalım,
Bursaspor 2 sezon önce 19 transfer yaptı, istenen hedefe ulaşamadı.
Bir sonraki sezon transfer yapamadı ama puantaj olarak olmasa bile uzun vadeli kazançları elde ettiği bir sezon yaşadı.
Bursaspor bu sezon 17 transfer yaptı ve devre arasına küme düşme hattında girdi.
Bursaspor’un kurtuluşu gerçekten şuursuz biçimde 15-20 transfer yapmaktan mı geçiyor? Yoksa Bursaspor’un kurtuluşu tüm ulusal medya ve futbol adamları tarafından teyit edilen öz kaynak gücünün kullanılıp, doğru dış kaynakları onlara ilave etmekten mi geçiyor? Cevabı herkes kendisi verebilir.
Transfer zararlı veya kötü bir eylem değildir. Doğru yapılırsa eğer katkı verir. Burada mesele bunların hepsinin plansız, programsız yapılması sonucunda gerçekleşiyor.
Bursaspor devre arasında ne yapmalı diye konuşup duruyoruz. Bursaspor devre arasında kesinlikle bir futbol zihniyetinin planlaması doğrultusunda kısa ve uzun vadeli planlara yönelik hareket etmeli. Panik ve kaos ortamının getirdiği yanlışlar silsilesi devam edecek olur, biz yine 15 oyuncu gönderir 10 oyuncu alır mantığını devam ettirirsek yakında konuşabileceğimiz bir Bursaspor dahi kalmayacak.
Sakin kalınan, sükunet ve mantıksal yolun tercih edildiği bir devre arası geçirmeyi ümit ediyorum.
Saygılarımla.