Beş yıl kadar önce kadrolu olarak çalıştığım gazetemde UEDAŞ 'ın bir uygulamasını eleştirdiğim yazım bana sorulmadan köşeme konmadığı için anında istifa eden bana (Kundakçı Paşa ve yazı ekibi tanıktır) bugün sansürcü denilmesinden kişisel hiç etkilenmedim ama bunu iddia edenler adına üzüldüm.
lifebursa.com internet haber sitesinde bir yıldır yönetici görev yapıyorum.
İlk gün merhaba dediğimde ne yazdıysam, aynı prensipleri uygulamaya devam ediyorum.
Günümüzde habercilik çılgınca bir yarış içerisinde haberleri anında hızla tüketirken, köşe yazarlığının ve yorumların değerinin farkında bir Genel Yayın Yönetmeni olarak köşe yazarlığını kadrosunu hep önemsedim.
Köşe yazmasını istediğim profesyonel gazeteci arkadaşlarla sözleşme yaparken iki şey söyledim.
Birincisi ayda kaç para verebileceğimi söyledim.
Kurum olarak sözleşmede imzalanan rakamı düzenli ödedik ve stopajını yatırdık.
İkincisi ve daha önemlisi evrensel etik ve kurallara uygun olarak köşelerinde tamamen özgür olduklarını söyledim. Bırakın yazıları sansür etmeyi, kendilerine oto sansür bile uygulamalarını istemedim.
Bu bağlamda köşe yazarlarımızın yazdıklarına ve içeriğine katılmadığım birçok yazıyı tek kelimesini değiştirmeden yayınlattım.
Yazarlarımızın yazı performaslarını aile sırrı olarak saklar ve bilmek isteyenin kendisine söylerim.
Ben yazımın virgülüne dokundurtmam tavrı emeğinin parasını alan yazar duruşudur ve doğrudur.
Yazarın yazısını bizzat kendisini arayarak yazı işlerinde sabah aldığımız bir karardan dolayı üzülerek koyamayacağımı söyledim.
- Yazıyı koymamak kararı benimdir
- Yazarı bilgilendirdim.
Okurlarımızı fazla merakta bırakmadan neden koymadığımı anlatayım.
Aslında yazıda editoryal özgürlük sınırları içerisinde hiçbir sıkıntı yoktu.
Son iki BŞB Belediye Başkanını ve Bursaspor ile ilişkilerini eleştiren sıradan bir yazı idi.
Aynı yazarın telifini kendisine ödediğimiz için kurumumuzun olan eski yazılarında çok daha ağır ifadeleri vardır ama tek kelime edilmeden ve değiştirilmeden konuldu.
Peki neden koymadım.
Ben istediğimi yazarım ve kimse karışamaz anlayışı ise editoryal özgürlük değil, demokrasi varsa ben gece yarısı nara atarım kimse karışamazdan farklı değildir.
Bir kurumda yazıyorsanız, kamu yararının olmadığı düşüncesi ile alınan kurallara uymak zorundasınız.
İki gün önce Bursa olarak konumuz Bursaspor'du ve söz konusu Bursaspor olunca gerisi teferruattır diyerek Alinur Başkan ile Bursaspor'un fiili Başkanı Emin Adanur arasında oluşan gerginliğin Bursaspor'a zarar vereceğini yazdım.
Daha ligler başlamadan, tahta açılmadan bu neyin kavgasıdır dedim.
Emin Adanur Başkan hakkında düşüncelerimi kendisi biliyor ve o bana yeter.
Geçen yıl yaşananları ve Alinur Başkan ile İbrahim Burkay'ın kaynak yaratma çabalarını ve bulmalarının da hakkını teslim ettim.
Bu yazım nedeni ile yapılan yorumları görünce bu konunun uzadıkça kirlenmeye başlayacağını ve Bursaspor'un zarar göreceğini düşünerek lifebursa.com olarak bu konuya müdahil olmama kararı aldık ve uygulamaya koyduk.
Ve sırf koyduğumuz yazıyı kaldırmak etik olmaz anlayışı ile Telifli Köşe Yazarımız Cemal Ekentok 'un "Yakışmadı Alinur Başkan" başlıklı yazısı karardan önce konduğu için kaldırmadık.
Böyle sansür mü olur?
Bu karardan sonra atılan yazı bana iletilince koymayın dedim ve yazarı arayarak böyle bir karar alındığını ve üzgün olduğumu söyledim.
Siz üzüldünüz ama ben kızarım ve daha da yazmam dedi.
Bugün bir sağduyu çağrısı ile Aktaş ve Adanur'un görüşmesi gerekli dilekleri yanlışı kaşımanın zararını gösterdi.
Kim kimdir üzerine iki anımı paylaşmak istiyorum.
İlki bizde yazma anlaşması yapmadan önce köşe yazdığı bursaport Zafer Opsar'ı arayıp helallik ve izin istedim.
İkincisi ise sözleşme imzalamaya geldiğinde " Abi ben geçmişte Yönetim Kurulu Başkanınız Hakan Dinçtürk için ağır eleştiri yazdım. Bir problem olmasın " dediğinde hem kendime hem kurumuma güvenerek " Öyle şey olmaz ben de Volkan Şen vakasında onu eleştirdim ama şimdi birlikte çalışıyoruz. İçinde hakaret olmadıktan sonra Hakan Dinçtürk eleştiriye açıktır dedim ve imzaları attık.
Birkaç gün sonra bunu Hakan Dinçtürk'e anlattığımda gülerek "Onun yazıyı hatırlıyorum Abi. Herkesin düşüncesine saygım var. Benim bir kırgınlığım ve alınganlığım yok rahat olsun" dedi.
Kamuoyu bilsin istedim.
Bu anlayıştan sansür çıkar mı?
Kendi kararıdır saygı duydum ve sonraki gelişmelerle onu yakından tanıdığım için de mutlu oldum.
İnsanoğlu beşer şaşardır ve hatalar hoş görülür ama yanlışlarda kasıt vardır.
Atatürk Stadı yıkılmasın diye gece yarısı stadyum önünde toplantı yapan kaç kişi vardı biliyormusunuz?
Onlardan biri bendim ama klavye kahramanları ve kalemşörler yoktu.
Kendisine bundan sonraki hayatında başarılar dilerim.