Faruk Çelik’in Bursa basını ile sohbet etmek için İTÜ evinde program davetini aldığımda kafamda toplantıya kimler davet edildi, kimler yok sayıldı toto oynayarak katıldım.
Haziruna baktığımda hakkında en ağır eleştiriyi yapanlar dahil olmak üzere hatta basınla ilgisi olmayan çakma bir iki figür dahil herkesin davetli olduğunu gördüm.
Özlem Yağmur’un da davet edildiğini İstanbul’a kızlarına şark hizmetine gittiği için affını istemiş olduğunu öğrendim.
Öncelikle onun da ifade ettiği gibi bu davet bir basın toplantısı değil, 30 yıl aktif siyasetin içinde olan 11 yıl bakanlık yapan bir kişinin kendini anlatması, hakkındaki iddialara cevap vermesi nihayetinde de sorulara cevap vermesi şeklinde kurgulanmıştı.
Biz hep Bursa’nın Ankara’da lobi yapacak, bürokratlara dediğini yaptıracak bir vekilimiz neden yok diye şikayet ederiz ama 11 yıl bakanlık yapan bir adamın gücünün farkına varıp hakkını teslim etmeyi bilmeyiz.
Faruk Çelik bakan olmanın kırmızı plakalı otomobile binmekten ibaret olmadığı bir dönemde meteorolojiden sorumlu devlet bakanı değil, deve dişi gibi bütçeleri olan, bu ülkede yaşayan herkesin hayatın dokunan Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı ile Tarım ve Orman Bakanlığı yapan önemli bir siyaset insanıdır.
Faruk beyi beğenelim, beğenmeyelim, eleştirelim, ne dersek diyelim bu gerçek değişmez.
Zaten kendisi de İnsan-ı Kâmil olmadığı için hataları olabileceğini yapılan eleştiriler ile ilgili bir sıkıntısı olmadığını ama gerçek dışı senaryolar ve iftiralarla ilgili yapanlar adına üzüldüğünün altını çizdi.
Kazandığı onlarca dava olmasına rağmen, kişisel olarak hedef alıp tek bir isim açıklamadığını söyledi.
Bursa basını üzerinde konuşurken seçtiği kelimeler çok çarpıcı idi. Pozitif ayrımcılık yapılmasına itirazım yok ama basına destek fonu kullanan kurumun hiç mi yanlış bir icraatı yok mudur ki; basında eleştiri yapılmıyor dedi.
Besleme basın olmazsanız özgül ağırlığınız artar dedi.
Bu durumun desteklenen kişi veya kuruma faydadan çok zarar getireceğini bilecek kadar siyasi tecrübeye sahibim dedi.
Yerel basına ölçülebilir etki alanlarının gücüne göre ayrım yapılmadan destek verilmesini söylerken, birine 50 verin birine 5 verin ama herkese destek verin dedi ve kendisinin tek bir basın mensubunu ya da kurumunu arayıp bir talepte bulunmadığına vurgu yaptı.
Ak Partili olmanın sorumluluğunun farkında olarak çalışmalarına devam etmeyi davetlere katılmayı, konuşmalar yapmayı bir görev olarak bildiğini 2023 Cumhurbaşkanlığı seçimi öncesi bu çalışmalarını başka mecralara çekerek, rol biçen kişilerin asla Ak Partili olmadıklarını söyledi.
Önümüzde Cumhurbaşkanlığı seçimi var ve Ak Parti olarak hepimizin bu seçime odaklanması gerekirken içlerinde kişisel hesapları olanları görmenin üzüntüsünü yaşıyorum dedi.
Kendi içimizde Ak Partili belediyeler arasına nifak sokuyor iddiasını ortaya atanların hesapları olduğunu, partiye zarar verdiğini söylerken, siyasi etik anlayışı gereği doğruyu yanlışı işaret etmesinin görevi olduğunu söyledi.
Çalışmayanı söylemezsek, çalışanın hakkını yemiş oluruz dedi.
Geçmişte Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin oranın % 40+1 olmasını istediğini ama 50+1 de ısrar edilmesi ve bunun Anayasa maddesi olarak kabul edilmesinin sıkıntılarını günümüzde zorlama ittifakları doğurduğunu ve binde 5 oyu olanların bile kendisini güç görmesinden doğan sıkıntılara dikkat çekti.
ABD de ikinci turda orana bakılmaz çok oy alana kazanır dedi.
Milletvekilliği konusunda tecrübeli ağabeyleri olarak milletvekillerine, ülkeye hizmet için koltuğu koruma gibi bir derdi olmamalarını öğütlediğini ve yeni dönemde Bursa Milletvekillerinin belirlenmesinde şehri etkileyecek, toplumda karşılığı olan adaylar üzerinde durulduğunun ipucunu verdi.
2019 seçimlerinde Ak Parti Bursa’da iki puan geride idi...
Cumhurbaşkanının kendisini arayarak “Ak Parti Bursa’da iki puan geride sen evde yatıyorsun” dediğini söyleyen Faruk Çelik, partisi tarafından davet edildiği bütün programlara katıldığını ama daha aktif ve ön planda çalışarak rol çalmak gibi bir pozisyona düşmek istemedim dedi.( Yazarın notu: 2019 yılı notunu sehven atladığım için ilk metinde farklı bir algı oluşturacak bir durum çıktı. Yoksa yazıma ayar yemediğimin bilinmesini isterim)
Cumhurbaşkanının talimatına uyacağım. Artık beni medyada ve sahada daha çok göreceksiniz ve tek hedefim önümüzdeki Cumhurbaşkanlığı seçimlerinden başarıyla çıkmak için partime destek vermektir diyerek önümüzdeki günler için hedef koydu.
Ak Parti İl Başkanı ile uyumlu çalıştıklarını ve artık alanda daha çok görüneceğini, programlara katılacağını ve Cumhurbaşkanlığı seçimlerini kazanmaktan, başka muradının olmadığını ifade etti.
Bursa siyaseti üzerine konuşurken Bursa’ya hizmeti esas gördüğünü, kimse ile kavgalı olmadığına şaşırılmasına şaşırdığını anlatırken, Mustafa Bozbey ile görüştüğüm doğrudur ama bu onun benim siyasi rakibim olduğu gerçeğini değiştirmez, Mudanya Belediye Başkanından en büyük kazığı ben yedim. (Ben Tirilye’de Kültür Merkezinden adını sildirdiğini anımsadım) ama geçen gün çöp kamyonu ihtiyacı varmış hallettim. Onun bana attığı kazık yüzünden Mudanya halkını hizmetten mahrum etmek olmazdı dedi.
BTSO’nun KOBİ OSB atılımının Bursa için çok önemli olduğunu ve bu projenin desteklenmesi gerektiğini bu sayede 10 bin işyerinin şehir merkezinden arınacağını söyledi.
Aslında konuşmasının başında Alaçam’daki 68 m2 karelik ahşap dağ evinin ruhsatlı olduğunu, emlak vergisini ödediğini, kurumlar arasında farklı yorumların yaptırım olarak geri dönmesi halinde yıkmak dahil gereğini yapmaktan çekinmediğinin bilinmesini istedi.
Öncelikle şunun altını çizeyim.
Benim için 680 bin m2 de de, 68 m2 de de, 6.8 m2 de de bir usulsüzlük ve haram varsa miktarın ölçüsü haram gerçeğini değiştirmez.
Ben Bakanın evi hangisi bilmiyorum ama bir dostumun daveti üzerine oraya gittim. Konuk olduğum ev mütevazi bir baraka idi ancak çevrede şato gibi konakların inşa edildiğini gördüm.
O nedenle 68 m2 ev için elinde kaçak olmadığına dair belgeler olan, bunları isteyene vereceğini ilan eden bir vatandaşa aynı sorunun defalarca sorulmasına başka anlamlar yüklerim.
Benim siyasi hayatım beyaz sayfadır.
Bir beyaz yaprak göstererek benim ve yakınlarımın devlet ile ihale alarak, tedarikçi olarak ve hatta aracı olarak tek bir işim olmadı o nedenle siyasi hayatım beyaz sayfadır dedi.
Bir inşaat kalfasının oğlu olarak Cumhuriyet tarihinin en uzun süre bakanlık yapanlar arasında ilk ona girmesinin sebebinin Allah’ın lütfu ile kendisine nasip olmasının bu hassasiyetlerinden kaynaklandığını ifade etti.
Sayın Bakan siz EN misiniz?
Kapılar ardında söylenen ama kendisine direkt sorulmayan bu soruyu EN BURSA köşe yazarı “ EN BURSA sizin mi?” diye sordu.
EN BURSA benim değildir demedi.
Çok daha ağır bir cümle kurdu.
“Ben bir herhangi bir medya kuruluşu sahibi ya da ortağı olsam neden saklayayım ki; kamuoyuna açıklarım. Bir medya kuruluşuna sahip ya da ortak olup bunu açıklamayan kahpedir ve alçaktır. dedi.
Bu anlayışla o tren Bursa’ya zor gelir.
Yatırımlar temel atmak ile başlar ama bitirilmesi için bütçeden pay ayrılması gerekir dedi.( 2012 de temeli atılan YHT nin tabelasında 2016’da biteceği yazıyordu. 2022 bitti hala en iyimser tahminle bir beş senesi var)
Bütün milletvekillerinin Ankara’da kendi seçim bölgelerine yatırım yapmak ve devamında bütçeden pay almasını sağlamak için yarış içinde olduklarını söyleyerek, bütçelerde kaynak kıt talep çok olduğu için işin takibinin çok sıkı bir şekilde yapılmasının önemine vurgu yaptı.
Bu toplantının çok ses getirmesinden daha çok önümüzdeki günlerde neler getirecek olmasını önemsiyorum.
Yanlı yansız herkesin bilmesi gereken şeyin “ emrin büyük yerden geldiği” gerçeğidir.