Gelişime, değişime, yeniliklere karşı olanlar, onlara ayak uyduramayanlar yok olmaya mahkumdur.

Hayatın her alanında olduğu gibi futbolda da tarih boyunca dönemsel geçişler oldu. Bunlar bazen saha içinde bazen saha dışında ağırlık verilen olaylarla gerçekleşti. Oyuna çok ağır basan oyuncular, yeni taktik anlayışlar, teknik direktör ekolleri derken günümüz yine bir geçiş dönemine girdi.

Bu geçiş dönemine Türk futbolu olarak ne kadar ayak uydurabiliyoruz? Futbolcularımız, Teknik Adamlar ve Yöneticiler gelişmekte olan futbol endüstrisine ne kadar ayak uydurabiliyor?

Futbolcu bazlı son donemde ülke futbolu gelişimine bakacak olursak eğer ne denli bir gelişim gösterdiğimiz de anlayabiliriz aslında. Futbolun gelişim surecinin değişmesi, artık sadece bir oyun olarak kalmadığı bilincine sahip oyuncuların artması ve alttan gelen oyuncuların da doğru örneklere yönelimi oyuncu bazlı gelişimde gelecek vadeden bir görüntü veriyor bizlere. En göze çarpan örnek Yusuf Yazıcı. Trabzonspor döneminden başlayan kişisel gelişim süreci, doğru sosyal medya tanıtımı, transferi sonrası TD Galtier'in ona biçtiği üç farklı rolü sonrası doğru rolünde sonuç vermeye başlaması günümüze ve geleceğe en güzel örnek. Yusuf bağlantılı baktığımız zaman 35 yaşına gelmiş Burak Yılmaz örneğinin de aslında "pes etmemek" temalı, profesyonel oyuncu örneğinin en göze çarpanı durumunda. İlk kez çıktığı Avrupa macerasında Lille takımı tarafından ona verilen "Mentor Forvet" kimliği ile hem kendi oyununu hem yanında oynayan oyuncuları geliştirmesi bizim ülkemiz prestiji ve futbol oyununun ana pazarı olan Avrupa tarafından bize bakış açısının evrilmesine de yol açacaktır. Aslında Burak en çok Enes Ünal için uygun örnek... Enes gibi zeki bir oyuncu da eminim bunun farkındadır. Pes etmemek, çalışmak, sana verilen rolü benimsemek gün geldiği zaman kesinlikle doğru geri dönüşü sağlıyor.

Futbol endüstrisinin geçiş dönemine teknik direktörler bazında uyum sağlayabiliyor muyuz?

Ülkemizde bu doğrultuda kariyerini geliştirmeye odaklanan teknik direktörler olduğu çok bariz. Bunların yakın zamanda en başarılı örneği Okan Buruk. Çeşitli takımlarda geçirmiş olduğu sezonlarında ardından Çaykur Rizespor takımıyla yakaladığı çıkışı Başakşehir takımıyla şampiyonluğa kadar götürmesi, Rize takımında verilen kısıtlı kadro ve maliyetle başarının ardından Başakşehir takımında elinde bulunan geniş ve kaliteli kadro ile beraber elinde bulunan mali gücü doğru kullanabilmesi çok yönlü ve başarı odaklı bir teknik adam kimliğine büründüğünün bariz kanıtı. Okan hocanın ardından verebileceğimiz en bariz örnek ise Çağdaş Atan. Alanyaspor ile yaptıkları şu ana kadar takdire şayan ve saha içinde keyif veren oyununun her rakibe karşı işler durumda olması ile taktiksel anlamda gelişimin ne denli başarıyla ilerlediğini gösteriyor. Çağdaş hocanın saha içi farklı planları adeta basketbol setleri gibi bir maç içinde birden fazla planla başarıyla ilerleyebilir duruma getirmesi çok değerli. Ömer Erdoğan, Erol Bulut, Sergen Yalçın, Yalçın Koşukavak, İlhan Palut gibi oyunun saha içi yönüne modern şekilde bakmaya çalışan hocaların varlığı ise geleceğe dair umutlarımızı taze tutuyor.