Ülke ekonomisinin türbülansa girdiği gerçeğini görmemek için ya algı sorununuz vardır, ya da bedeli mukabilinde dilsiz şeytanlık yapıyorsunuzdur.
Sayın Cumhurbaşkanımız;
Beraber ıslandık yağan yağmurda…
Hepimiz aynı gemideyiz…
Dediğinde ona inandık!
Ama bugün aynı yolda yürümeyenler,
Aynı yağmurda ıslanmayanlar,
Aramızda kendisini aynı gemide hissetmeyenler var.
Bu kriz devletini sevmediği, saymadığı ve hatta korkmadığı için gemiden inenlerin yarattığı krizdir.
Bakın nasıl oluyor?
Bir taraftan maç oynanırken kural değişmez deniyor.
Merkez Bankası politik faizini yüzde 14’e düşürüyor ve bankalara 14 puan faiz ile kaynak yaratıyor.
Bankalar da masraf artı kar ile yüzde 17 - 18 ile iş dünyasına pazarlaması gerekiyor ama gözü daha yüksek kârda olduğu için yüzde 14 ile aldığı parayı yüzde 21 devlet tahviline yatırıyor.
Fıtratında tefecilik olan bankalar bununla da yetinmeyip, iş adamlarına geçmişte açmış olduğu kredileri faiz güncelliyoruz diyerek yüzde 28 olarak geçiriyor.
Maksatları, kredileri kapattırıp geri topladıkları paralar ile istikrar için satılan dövizleri toplayıp ülkenin kanını emmektir.
Senin mali yapın bu yükü kaldırır mı?
Ayakta ve hatta hayatta kalabilir misin?
Umurunda değil.
Bankaların yağmurda şemsiye çekmesine alışkınız ama…
Bu yapılan ahlaksızlıkla bile tarif edilemez düpedüz vatana ihanettir.
Ve yılsonu bilançolarını en kârlı banka biziz diye gururla(!) açıklayacaklar.
Kriz fırsatçılarına izin verilmeyecek derken, otomobil galerileri, patates soğan depoları basılacağına nerenin basılması gerektiğini sanırım anlatabildim.
İş Dünyasını yatırımdan soğutan en büyük korkusu belirsizlik ve onun getireceği istikrarsızlıktır.
İş adamı ve hatta ihracatçı dövizin ya da faizin nereye çıktığı ile ilgilenmez.
Onun derdi dış dünya ile rekabet edebilmek için makul değerde TL ve yatırım için uygun faiz olmasıdır.
Ak Parti iktidarının ilk on yılında taraflısı, tarafsızı herkesin saygı ve huzur duyduğu bir dönem yaşadık.
Ve hatta belki o dönemin en mutsuzu ihracat yapanlar olsa bile beraber yürüyeceğiz diyerek, onlardan alınan güçle çizilen 2023 ‘de 500 milyar dolar ihracat hedefi için gaz kesmeden devam ettiler.
Halk olarak o dönemi nasıl 15 seçim kazandırarak ödüllendirdi ise bugün de eleştiri hakkını kullanmak ve sesini duyurmak hakkıdır.
İhracatcılar ve imalatçılar üretimde kullanacağı malı hangi fiyattan alacağını bilememeyi bırakın, tedarik bile edemiyor.
Bu durum asgari ücret yükünü itirazsız kabul etmesine rağmen gelecekte muhtemel işten çıkarmalarla iş barışını tehdit edecek noktaya geldi.
Bürokrat bunu anlayamaz.
Ekonomi yönetiminde rakamdan daha önemli olan toplum psikolojisi ve sosyolojisidir.
İş dünyasının STK kurumları 80’lerdeki hükümet de düşürürüz, hükümet de kurarız gibi arızalı ruh halini terk edeli yıllar oldu.
Onların durum tespiti yapmasını vesayet ve tehdit olarak algılamak ya da dış bağlantı aramak büyük haksızlıktır.
Gücünü Anayasa’dan alan ama varlığını iş adamlarına borçlu olan TOBB ve TTB ve de onları oluşturan İl Ticaret, Sanayi odaları ve Ticaret Borsalarının sesinin çıkmaması daha vahimdir.
Koltuktan ayağa kalkmayı göze alamayanın altı kirlidir.
TOBB Başkanı Rıfat Hisarcıklıoğlu ihsan bekleyen demeç vermek yerine Beştepe’den acil randevu talep etmelidir.
BTSO Başkanı İbrahim Burkay ve BTB Başkanı Özer Matlı Bursa iş dünyasının çilesini ve beklentilerini eğirip bükmeden acilen açıklamalıdır.
Bürokrasiden korktukça tepenize çıkar buna demokraside oligarji derler ve bugünkü gibi atanmışlar, seçilmişleri bile sallamaz.
Bir iktidar vekilinden rica edip, bir bürokrattan randevu almasını talep ettim (sadece randevu) onun bürokrata ulaşamama çaresizliğini görüp onun adına üzüldüm.
Bir ülkede hem döviz, hem faiz artıp, borsa düşüyorsa bunun karşılığı krizdir ve ekonomi yönetimi ben yaptım oldu rakamlarından ibaret değildir.
Bugünlerde yaşanan sıkıntıların sorumlusu olarak dış güçleri ve onların iç uzantılarını icat eden her şeye rağmen işler yolunda gidiyor diye Beştepe’ye brifing veren en büyük haindir.
2000 lerin ruhuna ve ortak aklın istikametine geri dönülmez ise kimin kaybedeceği gün gibi aşikardır.
Yazarın notu: Ben bu yazıyı pazar gecesi kaleme alıp pazartesi sabahı sitemize koymuştum. Az önce bir iş adamı aradı ve geçen hafta yüzde 28 olan banka kredi faiz oranının eskide kaldığını ifade etti. Bugün bir devlet bankasının kredi faiz oranının yüzde 35 olduğunu, diğer bankaların ise telefonlara cevap bile vermediklerini ifade etti. Gerçekler demeç vererek gizlenemez ve ben gerçekleri yazmaya devam edeceğim.