O kağıt toplayan bir çocuk, 40-45 kilo var yok, taşıdığı yük boyundan kilosundan fazla olduğu gibi birde ruhunu ezmeye çalışanların yükünü taşıyor! 

Ayakkabı mağazasının önünde duran çöp konteynerinden karton alırken mağaza sahibi çocuğa alamazsın diye bağırıp hakaretler etmeye başladı.

- Ben sana bir daha buradan kağıt toplamayacaksın demedim mi, sen yine mi geldin?

- Ben bir şey almadım kağıt topluyorum.

- Benim dükkanımın önünden alamazsın, defol git! 

Seni bir daha buralarda görmeyeceğim ayaklarını kırarım.

Çocuk karşı gelecek yapıda değil, vuracak korkusuyla ellerini yüzüne kapadı cevap dahi vermedi. O sessiz kaldıkça adam yine itip kakmaya devam etti. Etraftan izleyenler sen ne yapıyorsun diyemedi, demek istemedi. Vah vahh ki ne vahhh! 

Beyefendi bu çöp konteyneri sizin mi? 

Yok.

Bu kartonları siz mi attınız çöpe? 

Yok.

Peki bu çocuk çöpten kağıt toplayamaz diye bir kanun var mı? 

Yok.

Bu caddenin sahibi siz misiniz? 

Yok.

- Elini kaldırdın sakın çocuğa vurayım deme, o kartonu kafanda paralarım!

- Sen kimsin be! 

Anası mısın, babası mısın, avukatı mısın?

- Alnımda hiç biri yazmıyor, yoldan geçen bir vatandaşım.

- Eee sen niye karışıyorsun, sana ne!

- Çöpten ekmeğini çıkartmak isteyene sen niye karışıyorsun, sana ne!

- Burası benim dükkanımın önü, alamaz da buradan geçemez de. 

- Sokaklar tapuludur diye Anayasada bir madde yok. 

O kağıtları çocuk almasa belediye işçileri toplayıp götürecek. 

Dilenmiyor, senden hiçbir şey istemiyor, malına zarar vermiyor, onun derdi akşam eve ekmek götürebilmek. 

Sen nasıl gün boyu nafakanı çıkartmak için bekliyorsun, bu çocuk ta sıcağın alnında bütün gün çıplak ayakla terini kurutuyor. 

- Alamaz, toplayamaz, buradan geçemez, gıcık oluyorum, böyle fakirlerin işi yok burada bla bla blaa!!

Oysa onlar dünyanın en zorlu işlerinden birini yaparak hem ekmek parası kazanıyor, hem de topladığı kağıt geri dönüşümler sayesinden milyonlarca ağacı kurtarıyor, metal ve plastik geri dönüşümler sayesinde doğaya yeniden karbon salma cinayetini önlüyorlar.

Uysan bir dert, görmezden gelip yönünü değiştirsen bir dert, şöyle okkalısından vursan bir dert! 

Haksıza haksız olduğunu söylemediğin taktirde haksızlığının doğruluğunu savunur ve de yaptıklarını yineler bu böyle sürüp gider. Arsız arsızlığını kabul etmez, pişkin çirkinliğinden çekinmez.

Sokağa çıkmaya gör hele! 

Toplumu ilgilendiren ne çok sorun, ne çok dert var. 

Herkes tahammülsüz, bencil, ukala, birbirinin üzerine basıp geçmek için bahane arıyor!

Güçlünün güçsüzü horlaması ötelemesi acı bir gerçek!

Sessiz kalanın vur tepesine al lokmasını mantığı ise daha da acı bir gerçek.

Acıma duygusu olmayana insani vasıfları anlatmak çok zor olduğu gibi utanmayı bilmeyene haya öğretmek zorun zoru!

Yüzünün perdesi yırtılmış birine perde dikmeye çalışmak vicdanı kör olana yeni bir göz, sağır olana yeni bir kulak, dilsiz olana yeni bir dil takmak kadar imkansız!

Vicdan mı? 

Helvası kavrulmuş, 7'si okunmuş, 40 mevlidi geçmiş, 52'sinde unutulmuş, ruhuna-Fatiha diyen yok. 

Geçmiş ola, rahmet olsun.!!!!