Hakkı GÜLEÇ

Akseki'nin dağ köylerinde bir yaşlı kadındır Fatma Nene.

Ona o yörede "Gülen Nene" derler.

Fatma nene denilince akla hep o sımsıcak, içten ve samimi gülümsemesi gelir. Bırakın Antalya'yı, ilçesi Akseki'ye bile 90 yıllık ömründe ancak birkaç kere gidebilmiştir. Okul yüzü göremediğinden okuma yazmayı o zamanlar komşusu öğretmiş ona.

Evlerine televizyonu İstanbul'da yaşayan oğlu almış, o da çok nadiren ancak misafirler geldiğinde açılırmış.

Fatma Nene eşini kaybedeli yıllar olmuş.

Bir oğlu İstanbul'da saatçilik yapıyor, kızının biri civar köye gelin giderken, diğer kızını ise kendi köyünde bakkallık yapan "Ahmet ağayla" evlendirmiş.

Torunlarından bile evlenenler olmuş.

Torunun çocuklarını görmek ona nasip olmuş.

Komşular ve özellikle çocukları onu hiç yalnız bırakmazlar.

Zira Fatma Nene çok eli açık bir kadındır.

Kim, "benim şuna ihtiyacım var" derse elinde olan ne varsa vermeden duramaz.

Herkesin Gülen nenesidir o.

O herkesin her şeyini bilir ama kimseye, kimsenin sırrını vermez.

Bu yüzden herkes ona güvenir ve sırrını ona açar.

Çok iyi dinleyicidir.

Anlamasına dinler, yargılamadan ve anlayışla dinler.

Ne kadar sorunlu, utanılacak ve söylenemeyecek bir konuda olsa hiç kimseyi zerre kadar yargılamaz.

Dinlerken bile gülümsemesi rahatlatır insanları ve daha çok açılırlar, içini dökerler ona.

Aslında anlatan insanlar rahatladıkça bulurlar sorularının cevaplarını.

İşin bilimsel yönünü o zaten sezmiştir ve gözlem yeteneği güçlüdür.

Onu ilk gördüğümde sanki içimi okuyordu içimden geçenlerin farkındaydı; doğuştan üstün zekalı olduğu hissine kapıldım.

Onun sağlıklı ve çok yaşamasın nedeninin, sürekli gülümsemesinin olduğunu söylerler ve çocuklara hikayeler anlatırken gülümsemesi yüzünden hiç eksik olmaz.

Torosların zirvesinde yer alan, onun yaşadığı dağ köyünde kış ayları oldukça sert geçer.

Kışın kar, tipi ve fırtınalı günlerinde yanan odun sobasının etrafını çevreleyen köyün çocukları Gülen Nenenin anlattığı hikayeleri dinlerken, bilinçaltlarına hitap eden o resimler, onları başka dünyalara alıp götürür.

Her biri kendilerine güler yüzle ikram edilen bazen badem, bazen de şeker gibi yiyecekleri alırken çok mutlu olurlar.

Halbuki Akseki ve civarı beldelerde bol miktarda badem ağacı vardır.

Her evin bahçesinde mutlaka badem ağacı bulunur.

Badem, yöre insanı için çok sıradan bir gıdadır.

Fakat Gülen Nenenin bademleri onlara daha bir lezzetli gelir sanki.

Dünyanın en etkili bilim adamı olan Einstein "Hayal bilimden daha önemlidir. Çünkü bilim sınırlı, hayal sınırsızdır" der.

Dünyanın en meşhur eğlence merkezi, Disneyland'ın kurucusu; Walt Disney "Benim tüm buluşlarım hayallerim sayesindedir, hayallerimdir." der.

Gülen Nenenin hikayeleri, dinleyenlerin hayal dünyasını zenginleştirir.

Ve bir gün, tasarımcı ve sıra dışı düşünebilen insan görürsek bilmeliyiz ki, çocukluğunda ona da gülümseyerek masal anlatan, hayal dünyasını geliştiren bir Gülen Nenesi mutlaka vardır.

O sımsıcak, duygu dolu hikayeleriyle insanlara dokunanlar, gülümseyen insanlar ve Gülen Neneler hiç unutulmazlar olarak bizi gülümsetmeye devam edeceklerdir.

Gülmek ve gülümsemek; kötülüğe meydan okumak ve iyiliğe selam vermektir.

ABD'li psikolog ve beden dili uzmanı Paul Ekman der ki, "18 çeşit gülümseme vardır ve çoğu sahtedir. Ancak içten gelerek gülümseyenler zihinsel, ruhsal ve duygusal yönden daha sağlıklı olmalarını sağlarken bedensel olarak da iyi olurlar"

Ayrıca biliriz ki iki zıt duygu aynı anda oluşmaz.

Üzülürken, sevinemeyiz; kaygılı iken gülümseyemeyiz.

Saniyede birkaç veriyi işleyebilen bilincimize karşılık aynı sürede bilinçaltımız üç milyona yakın veriyi işler.

Sezgilerimiz ve hislerimizi bilinçaltımız yönlendirir.

Bu anlamda içten gülümseyenleri gözümüz tutar elektrik alırız, onu seçer ve onunla olmak isteriz.

Sahte gülümseme "hostes gülümsemesi" ise bilinçaltımızdan kaçmaz, davranışlarımız olumsuz etkilenir.

Hakimler, yargıladıkları sanığın güler yüzlü olmasından olumlu etkilenir, daha az ceza verme eğilimine girerler!

Batılılar buna "gülümsemenin hafifletici etkisi" derler.

Son olarak ifade edebiliriz ki beden, zihin, ruh ve duygu bütünün parçalarıdır; birinde oluşan değişim bütünü etkiler.

Ne zaman ruh halimiz kötüyse suratımızdan düşen bin parça olur, karamsarlaşırız.

Ancak her şeye rağmen istendik ruh halini elde etmek adına gülümsememiz ve umutlu olmamız, ruhen güçlü olmamızı sağlar.

Bilmeliyiz ki, taklit ettiğimiz bedenin ruh halini üretiriz.

Davrandığımız gibi hisseder hissettiğimiz gibi de davranırız.

O gülen nenemiz hala yaşıyorsa ruhen, zihnen ve bedenen güçlü olması, gülümsemesindendir.

Onun gülümsemesi, onu daha bir şirin sempatik ve güvenilir kılar.