Eski defterleri karıştırırken bursapost.net sayfalarında 9 Ekim 2013 yılında yazdığım bu yazıya rastladım.
O zaman süper ligde fırtına gibi esiyoruz.
UEFA Kupası'na katılıyoruz.
Transfer bütçemiz açık vermiyor.
Kadroya baktığımızda bugün kafaya oynayacak kadar kaliteli.
Kimler yok ki;
Carson kalede yedeği Harun, Batalla, Belluchi, Serdar Aziz, Şener Özbayraklı, Ozan Tufan, Wederson, Basser, Tuncay Şanlı, N Diaye, Ömer Erdoğan, Ferhat Kiraz vs vs yaz babam yaz...
Bursaspor'un henüz Ali Ay deprem felaketini yaşamadığı yıllarda da başarıda sürdürebilirlik ilkesinin kurallarını ceza sahası içinde ihlal ederek bu günleri gördük.
O dönem başta Rahmetli Yazıcı'da olsa kerameti kendinden bilerek reklam verecekler için onlar bizim ayağımıza gelsin diyordu ama 7 Mayıs 2013'de hak vaki olunca devamlılık şahsına bağlı olduğundan sonrası felaket oldu.
O cicim yıllarında bitmez sanılan deniz kurudu ve bugün karaya oturduk.
Büyük çoğunluğun eller havaya diye eğlendiği günlerde İbrahim Yazıcı Başkanın ölümünden beş ay sonra ben kulunuz böyle bir yazı kaleme aldım.
Aynı dönemin kış sezonu sonunda YERLİ DAVOS denilen Uludağ'daki Ekonomi Zirvesi'ne gazeteci olarak katılmıştım.
Ağaoğlu'nda konaklıyorduk ama toplantılar ve paneller Büyük Yazıcı otelinde yapılıyordu.
Büyük Yazıcı otelinde girdiğimde Rafet Alan bana Büyük Reis seninle konuşmak istiyor dedi.
Hayri Yazıcı resepsiyonun önünde bankoya yaslanmış beni bekliyordu.
Abi nasılsın diye sordum.
İyiyim ama canım sıkkın dedi.
Kardeşinin ölümü onu derinden sarsmıştı.
Abi bütün Bursa üzgün diyecek oldum.
Ateş düştüğü yeri yakar gerisine dumanı kalır dedi ve devam etti.
Beni adaylığa zorluyorlar.
Sağlık sorunları ile uğraşıyorum ancak bu kulübü oturduğum yerden de idare ederim etmesine ama korkularım var dedi.
Para mı yok dedim.
Para sorunu en son gelir onu da ben bulurum ama BŞB ye güvenim yok. Yeni stadyum BŞB nin, oradaki lobi olmadık faturalar çıkarırlar elimi kolumu bağlarlar dedi.
Transfere para kalmayınca da istediklerini yapamazsın diye mi çekiniyorsun dedim.
Osmanımmmm diye kükredi!
Aziz, Ünsal, Fikret fark etmez hangisine telefon etsem kontenjana takılan ikişer topçu isterim, bizde oynarlar parasını onlara ödetirim dedi.
Aziz dediği FB Başkanı Aziz Yıldırım, Ünsal dediği GS Başkanı Ünsal Aysal, Fikret dediği de BJK Başkanı Fikret Orman'dı
Biz sohbete devam ederken o dönem Turkcell CEO'su olan Süreyya Civil ışıldayan kafası ile otele girdi ve "N'aber babaaaa" nidasıyla yanımıza geldi.
İyiyim koçum cevabından sonra beni tanıştırdı. Gazeteci deyince kartını bana verirken arasan açmayabilirim önce bana mesaj at olur mu deyince Hayri abi " Ulan Yav...k gazeteci görünce hemen yavşadın demiii " dedi ve ardından o dediğinde kimseye küfür gibi gelmeyen malum cümlesini kurduktan sonra "Başkanlığa karar verirsem dişini çekmeye gelebilirim " sözüne onayını aldı.
Civil gittikten az sonra kapıda Türk Milli Takımlar Direktörü Fatih Terim belirdi ve resepsiyona doğru gelirken " Özledim Babaaaa" kollarını açarak Hayri Abiye sarıldı. "Hoş geldin evlat" faslından sonra "Baba iş adamlarına takımdaşlık üzerine bir sunum yapmak için geldim" ve "vakit dar odaya çıkıp sevmem ama kravat falan takayım" dedi ve son olarak "Bir emrin var mı?" temennasını ile yanımızdan ayrıldı.
Gel oturalım dediğinde lobi de o ben ve Rafet Alan programdan önce çay sohbetine devam ettik.
Bursaspor'a başkan olacak doğru insanın onun olacağına inanmıştım.
Bunu yazdım çizdim ama "FB' li başkan istemiyoruz" naraları daha çok duyuldu.
Aslında başta baba Mehmet Yazıcı ve ailesi Trabzon kökenliydi ama Trabzonsporlu da değillerdi. Çünkü onlar futbolu sevdikleri zaman Trabzonspor olmadığı gibi Bursaspor'da yoktu.
Bizler futbolu sevdiğimizde tuttuğumuz takımlar Bursa'da ACAR- ÇELİK- MENSUCAT- MERİNOS falandı. Bir de 1963'e kadar bir İstanbul takımına sempatimiz olurdu.
Bunu kimse anlamak istemedi ve sonunda Hayri Abi değil Bursaspor kaybetti.
Biz hep azınlıkta kaldığımız için çığlıklarımız niteliksiz kalabalıkta duyulmadı.
Bugünlerde Bursaspor'u batağa sürükleyen başkanların, yaptıkları yetmezmiş gibi üzerine bir de gelirlerine temlik koymaları sonucunda, kasaya para girsin diye "hatıran yeter" kombineleri satışa çıkarıldı.
Biz de OTTOMAN GRUP olarak 160 kart alarak katkı koyduk ama asıl canımı çok yakan yedi yıllık bir hatırayı sizlerle paylaşmak istiyorum.
Bugün 100 TL ye. "Hatıran yeter" kombinesi satarak gelir elde etmeye çalışan Bursaspor geçmişte kime teklif bile götürmediğini okuyunca eminim sizin de içiniz sızlayacak.
Siz ne işsiniz
Tofaş CEO'su Kamil Başaran'ın makul bir teklif gelmesi durumunda Bursaspor'un formasına göğüs reklamı verebileceklerini söylediğini duyduğumda önce kendimi çimdikledim.
Canım acıdığına göre rüyada falan değildim.
Ardından Başaran'ın sözlerini harf harf inceledim.
Evet Dostlar!
Direktörlerin, Traktörlerin, Danışmanların, CEO'ların cirit attığı ve maaş aldığı Bursaspor'da forma reklamı için Tofaş'a teklif bile götürülmemiş.
Kurumlar Vergisi'nin krallarından biri Bursa'da ikamet ediyor.
Bundan sizin haberiniz var ama randevu alacak ama teklif götürecek vizyon sahibi adam yok.
Sadece belediye başkanları ile bakanlar arasında var-gel yapıyorsunuz.
Sonrada biz kurumsallaşıyoruz diyerek koltuklarda kurum kurum kuruluyorsunuz.
Hakikaten siz ne işsiniz be abi?
https://www.bursapost.net/siz-ne-issiniz-yahu--5775.html
Okuduğunuz gibi bizim bu hallere düşmemiz ne şanssızlıktır ne de tesadüftür.