Fox Tv muhabiri, elinde mikrofon yanında kameraman arkadaşıyla pazarı dolaşıyor.

Karpuz ortalama 100-120 tl, kiraz 30 tl, erik 30 tl. 
Rakamlar sürekli tepelerde.

Derken muhabir pazarcılara ortamı rahatlatacak soruyu soruyor.
‘Yaz geliyor, sebze, meyve bollaşacak. Fiyatlar daha aşağılara düşecek tabi değil mi?’
Pazarcı üzgün! ‘Yok be Abi, bu nakliye giderleriyle mümkün mü?’ diyor.

Daha sonra ki haberde konu süt.
Sütün kilosu marketlerde 7.5 tl.
Görüntüler ise çok ilginç!
Süt ürünleri kilitli cam dolapların içinde ya da alarm cihazıyla birlikte sergileniyor.
Muhabir, kapının önünde marketten çıkanlara uzatıyor mikrofonu.
Çoğunun elinde doğru dürüst bir şey yok.
Benim de bazen yaptığım gibi yalnızca dolaşıyor ve rakamların şaşkınlığını üzerlerinden atamamış bir halleri var!

Marketin yanında bekleyen bir kadın çekiyor dikkatimi. 
Muhabir de ona yaklaşıyor!
Zayıf, çelimsiz, dişleri bakımsızlıktan dökülmeye başlamış. 
Çok yaşlı gibi de durmuyor oysa!
Eşinin emekli maaşıyla geçinmeye çalıştıklarını, yedikleri ve içtiklerinin çok kısıtlı şeyler olduğunu söylüyor.
Cümleleri düzgün, çok da isyan etmiyor ama tedirgin!
Kendisine zarar verilmesinden korkan, ürkek bir görüntü sergiliyor.
Konuşmanın sonunda, donup kaldığım, içimi acıtan cümlesini söylüyor!
‘İyi ki torunum yok!’

Torunu olsaydı eğer, ona bir şey alamayacak olmanın çaresizliğini bile dibine kadar yaşıyor!

Bir yandan; yetersiz, donanımsız, liyakat yoksunu binlerce kişinin; belediyelerden, kamu kuruluşlarından 3-4 maaş aldığı, ihalelerin adrese teslim verildiği, geçilmeyen yollara, köprülere, uçulmayan havaalanlarına dolarların akıtıldığı, yerli üretimin yok edilip ithalat marifetiyle ceplerin doldurulduğu, hacıların hocaların bal bademle beslenip mersedeslerle gezdiği, din adına her türlü rezilliğin sergilendiği bir düzenden beslenip duran güruh!
Diğer yanda olmayan torununa karşı bile sorumluluğunun mahcubiyetini yaşayan bir kadın!

Ülke olarak utanç duygusunu yitireli çok oldu!
Hiçbir olay yüzümüzün kızarmasını da sağlamıyor artık!
Genetik bir dönüşüm yaşadık sanki!

Dönem yağma, talan, yeme dönemi!

Büyük üstad Tevfik Fikret bunların ağababaları için yazmıştı 1 asır önce!

“Yiyin efendiler yiyin, bu han-ı iştiha sizin!”