Bursaspor Kulübü, merhum şampiyon başkanımız İbrahim Yazıcı'dan sonra inanılmaz şekilde kötü yönetiliyor.
İbrahim Yazıcı'nın vefat ettiği ve takımın Avrupa'da mücadele ettiğini düşünürsek, kulübün borcu, UEFA'dan gelecek paralarla ödenebilecek düzeydeydi.
Sonrasında neler oldu neler...
Gelen başkanlar, genel kurul kararı alınmamasına karşın kulübün demirbaşı olan sanayi bölgesindeki arsalarını, gelir getiren fabrika yerlerini sattılar. Eldeki oyuncuları ederinden daha düşüğe sattılar. Hatta oyuncuları transfer yapmak isteyen kulüplerin baskılarına kendi çıkarları nedeniyle boyun eğdiler.
Bugünlere geldiğimizde kötü yönetimler sonucunda Bursaspor'un 20-30 milyonluk borcu, katlana katlana 600 Milyon TL'ye ulaştı. Kulübü sorumsuz harcamaları nedeniyle batıran başkanlar genel kurulda aklanmamasına karşın mahkemelerde aklandılar.
Sonuçta inanılmaz gelir sonrasında gırtlağı aşan borçların maalesef hesapları hiç sorulmadı.
Erkan Kamat Başkanlığı'ndaki Bursaspor yönetim kurulu, tüm kamuoyunu kongre kararı ile oyalayıp durdular. Oysa; tavan yapan pandemi sonrasında zaten genel kurullar 17 Mayıs'a kadar İçişleri Bakanlığı tarafından durdurulmuştu.
Başkan Erkan Kamat, çıkıp yüreklice, "Pandemi yasakları var. Bu nedenle biz genel kurulumuzu ilk belirlenen tarihte yapacağız" demiş olsaydı bugünkü kaos yaşanmamış olacaktı. Bunun en büyük nedeni kulübü yöneten kişilerin maalesef başkanlık düzeyinden çok uzak olmamalarıdır.
Hatta kulübün içerisinde bulunduğu kaosu yeterli derecede yöneticilik tecrübelerinin olmaması nedeniyle bugüne kadar çözememeleri, söz verdikleri halde kulübün mali durumu bir basın toplantısı ile açıklayamamaları bunun en güzel örnekleri değil mi?
Bunlara bir başka örnek ise, zırt pırt kesilen Timsah Arena ve Özlüce İbrahim Yazıcı Tesisleri'nin elektrikleri değil mi?
TEKSAS BİLDİRİSİ VE DÜŞÜNDÜRDÜKLERİ
Teksas resmi internet sitelerinde bir duyuru daha yayınladılar önceki gün. Gerçekten bildirilerinin sonundaki gibi gün birlik ve beraberlik günü.
Ancak şunu unutmamak lazım;
Tarif ettikleri başkan modelleri, niçin kulüpten bu kadar çok uzak durduklarını eskiye gidip bir düşünsünler. Suçu biraz da kendilerinde arasınlar diyeceğim. Hani yok edilen tarihi Atatürk Stadı'nın tribünlerinde eski başkanlar ve yöneticiler için edilen 'hakaret dolu sözler' benim hala kulağımda.
Şunu belirtmekte fayda var. Özellikle bildirideki şu bölümler gerçekten çok doğru. Gerçekten altına bende imzamı atarım. Ancak unuttukları bir ismi de ben hatırlatmak istedim. Hani düzenlediği kampanya ile kulübün borcunu sıfırlayan ve kasaya para gerişi sağlayan eski Devlet Bakanlarımızdan Faruk Çelik'i unutmuşlar.
"Bursaspor'un yeniden hak ettiği yere dönüşü için samimi bir birlik ve beraberliğin şart olduğu gerçeğini asla değiştirmemektedir. Birileri evin altını üstüne getirmiş olabilir, ancak bu ev bizim evimizdir.
Efsane başkanlarımız merhum İbrahim Yazıcı, Cavit Çağlar, merhum Murat Gülez, merhum Orhan Özselek ve Levent Kızıl dönemleri bunun net göstergesidir. Bu isimlerin kentimizin hafızasında edindiği konum da net biçimde ortadadır. Sorumluluktan kaçmak için bahane değil, sorumluluk almak için güç arayanlar, bu konumun değerini iyi analiz etmelidir.
Süper Lig'deki gerçek rakiplerimizin senelik borçlanmasına eş değer olan total borç yükümüz, kısa ve uzun vadeli borcu birlikte ifade etmekle beraber; güçlü iş dünyası ve heyecanla bir kıvılcım bekleyen taraftarı ile Bursa kenti, bu yükü beş dakikada sırtlanabilecek kudrete sahiptir."