Merinos AKKM'de izlediğim İYİ Parti iftarında yaşadıklarım bana inandığı yolda azimle yürüyen bir insanın neler yapabileceğini gösterdi.
Ve o insan Meral Akşener idi…
Türk sinemasının onlarca kez tekrar edilen favori senaryosunu hepiniz bilirsiniz.
İstanbul’a göç ederek zengin olmuş bir iş adamının (ki o mutlaka Hulusi Kentmen’ dir.) memlekette iken beşik kertmesi ile nişanladığı zibidi oğlunun evlendirmek için buluşturduğu kızı ( ki onun adı Kezban’dır) beğenmeyip, ondan kurtulma çabalarını ve sonunda babanın kızdaki cevheri görüp onu işlemesiyle bir anda her şeyin değişmesi, Kezban’ın prensese dönüşmesi ve mutlu sonla biten filmin değişik versiyonlarını hala izleriz.
Teşbihte hata olmaz!
Ben yıllar içinde Meral Akşener için o babanın Türk halkı olduğuna tanık oldum.
Meral Akşener’i hep milliyetçi kimliği ile tanıdım.
İlk kadın İç İşleri Bakanı olduğunda vesayet kafalı generallere kafa tutarken de, MHP içinde saygın bir kimlikle yerini doldururken de başı dik ve yere sağlam basan karakter oldu.
MHP den sadece yanlışları söyledi diye derdest edilirken de orada geçen milliyetçi anılarını ve geçmişini incitmedi.
Yani siyasetin Kezban'ı ya da vitrin süsleyen aptal sarışın kadını hiç olmadı.
İYİ Parti’yi kurduğunda bir taraf ilk yokuşta tıkanır, ilk seçimde tükenir diyerek adını hiç anmadı.
Çıktığı ocak yolun açık olsun demedi hatta “İP” lemedi bile…
Bir zamanlar FETÖ hile hemhal olanlar FETÖCÜ dediler tek kare fotoğrafı bırakın yedi sülalemde bulursanız yarın ben siyaseten yokum diye rest çekti.
İYİ Partiyi yönetirken de güç gösterisinde bulunmadan güçlü ve kararlı bir şekilde duruşunu göstererek hep yürüdü.
Siyasi toplantılara ve mitinglere kalabalık toplamanın bin bir yolu vardır ama bakmayı bilirseniz kitledeki samimiyetin ölçüsünü görürsünüz.
Mesela iftarlarda ilk hedef karın doyurmaktır ya!
Binlerce insana verilen iftardaki servis disiplinini ve katılanların küçük aksaklıklara karşı hoş görüsünü geçtim, masalarda yer bulmayanların ayakta sadece çorba ve pide ile oruç açarken bile coşkularından bir şey kaybetmemeleri çok anlamlı idi.
Kısa konuşmasında Bursa’nın kızı olduğunu söylerken de biz birinci parti çıkacağız derken de inanarak haykırdı.
Ben değiştim diyerek Cumhurbaşkanı bile olan ama hiç değişmeyen Süleyman Demirel der ki; “Siyasette 24 saat çok uzun zamandır”
Onun için bilmediğim konuda seçim sonuçları toto oynamam ama gördüğüm coşku, hissettiğim sinerji ile ayağına içerden çelme takılmazsa Meral Abla oylarını katlayarak geliyor sağıyla, soluyla, ittifakları ile herkesin haberi olsun!