Çok okumak çok bilgi sahibi olmayı sağlamıyor. Çok okumak insanın bilgi işlem gücünü arttırıyor. Karar verme süreçlerini hızlandırarak daha doğru kararları daha hızlı verebilmelerini sağlıyor. Çok okuyan çok zengin olur gibi bir sonuç çıkartamayız ama belli ki başarılı insanların çoğu çok okuyanların arasından çıkmaktadır.

Bil Gates 90’lı yıllardan beri sık sık okumak için “okuma ve düşünme haftası” “thinking week” adını verdiği inzivaya çekiliyor. Ve o tek başına sakin bir doğa ortamında küçük bir kulübede kitaplarıyla okuyup düşünerek bir hafta geçiriyor ve o anlarda derin çalışma anlarında yeni fikirler oluşuyor.  Geçmişi, geleceği ve günümüz dünyasını daha iyi anlamaya çalışıyor. Bulduğu bilgileri özenle işliyor ve en uygun çözümler üretmeye çalışıyor. Onca servetine rağmen ve emrinde on binlerce yetenekli çalışanları varken neden kendisini inzivaya çekiyor en değerli zamanlarını kitap okumakla geçiriyor dersiniz?

B.Gates’e göre “kitap ile geçirilen zaman, en verimli geçirilmiş en değerli zamandır. Zaman, en iyi kitapla değerlendirilir.”

Amerikalı bir yazar ve gazeteci olan N.H Kleinbaum’un kitabı

“Ölü Ozanlar Derneği” den bir diyalog, çok şey anlatır bize…

“-Kitap okur musunuz Bay Anderson?

-Okumuyorum, eksikliğini de hissetmiyorum.

-Ama biz hissediyoruz!”

Evet kitap okuyanda, okumayanda hissediliyor.

Ben bir okuyucu olarak tıp kitaplarından başka  kitap okumayan bir doktor tarafından muayene edilmek, hukuk kitaplarından başka kitap okumayan, roman okumayan bir avukata vekalet vermek istemem.

Ve ayrıca  “ben kitap özetleri okurum, danışanlarım bana okuyor” diyen kitapların ve  romanların dünyasından bihaber bir yönetici tarafından da yönetilmek istemiyorum.

“21. Yüzyılın cahilleri, okuma-yazma bilmeyenler değil, okumayanlar, öğrendikleri yanlış bilgileri değiştirmeyenler ve yeniden öğrenemeyenler olacaktır.” Alvın Toflerr.

Kitap okumak ve başarı hikayesinin en güçlü örneğidir Gazi Mustafa Kemal Atatürk. O  “cebimdeki her iki kuruştan birini kitap okumaya ayırdım.” diyecek kadar büyük önem verir okumaya.

Ve onun okuduğu çok fazla sayıda kitap türünün çok çeşitli olduğunu düşünürsek onun başarısının tesadüfi olmadığı anlaşılır.

Atatürk’ün önerdiği Grigoriy Petrov’un “Beyaz Zambaklar ülkesinde” roman kitabı, aydın insanların topluma olan etkisini anlatır.

Kitap, boş zamanlarda değil, özellikle tasarlanmış en verimli zamanlarımızda okunmalıdır.  

Kitap Okumak ve Beynimiz!

8-10 yaş arasındaki 90 çocuğun beyninin görüntülendiği bu çalışmada 6 aylık düzenli okuma egzersizlerinin beyinde dil ile ilgili merkezlerini geliştirdiği gözlenmiş.

Yetişkinlerde yapılan bir başka çalışmada 20 gün boyunca gönüllülerin beyinleri görüntülendi. İlk 5 gün ve son 5 gün gönüllüler bir şey yapmadı. Aradaki 10 günde bir romanı bitirdiler. Tüm veriler karşılaştırıldığında kitap okumanın özellikle roman ve hikaye gibi kurgu kitapları okunduğunda beynin çeşitli bölgeleri arasındaki bağlantıları kısa ve uzun süreli olmak üzere geliştirdiği gözlemlendi.

100 kişide yapılan bir başka çalışmada ise bazı kişilere makaleler, bazı kişilere de kurgu hikayeler veya romanlar okutuldu. Sonuçta yaratıcılık dahil olmak üzere bilginin işlenmesinde kurgusal hikaye ve roman okuyanların daha başarılı olduğu gösterildi.

Doğal olarak kurgusal kitaplar okuyan bu kişilerin daha açık görüşlü ve yeniliklere daha yatkın olduğunu ifade edebiliriz.

Aslında birçok insan roman tarzı kurgu kitapları okumanın vakit kaybı olduğunu düşündüğünden daha çok bilgi ve kişisel gelişim tarzı kitaplara yönelmekte.

Ama bu çalışmada da görüldüğü üzere bilgi alma açısından çok da fayda sağlamayacağını düşündüğünüz ve tüm dünyanın her döneminin, geçmişinin, geleceğinin ve her halinin konu edildiği roman okumak aslında çok daha faydalıdır.

Hatta araştırmalar roman tarzı kurgu okumanın empati yeteneğini geliştirdiğini ve duygusal zeka (EQ) artışı sağladığını gösteriyor.

Düzenli okumanın zekayı (IQ) arttırdığı yönünde de çok fazla sonuç var. Birtakım IQ ve EQ testlerinde düzenli kitap okuyanlar açısından daha başarılı sonuçlar söz konusu.

Mesela tek yumurta ikizi 1900’e yakın çocukta yapılan bir çalışmada, erken okuma becerilerinin gelişiminin ilerleyen dönemde zekayı açık ara olumlu yönde etkilediği gösterilmiş.

Yani erken yaşta okuma alışkanlığının edinilmesi çocuğun zihinsel, ruhsal ve sosyal gelişiminin artmasını sağlamıştır.

Okuduğunu anlama becerisi ve karşısındaki kişinin ruh halini anlama yetisi, kitap okudukça özellikle roman, öykü deneme gibi kurgu kitapları okudukça gelişmekte.

Algılama, odaklanma, konsantre olma yeteneği ve beynin işleyen hafızası artmaktadır.

Kitap okumanın özelliklede roman okumanın stresi azaltma ve terapi etkisi “bibliyoterapi” ile ifade edilir.

Kitap okuma anında kendinizden, takıntılarınızdan uzaklaşarak yepyeni şeyler öğrenirken “öğrenme mutluluğunu” yaşıyorsunuz.   İnsanın en mutlu olduğu an olan öğrenme anına “öğrenme mutluluğu” diyoruz.

Yaşlanmaya bağlı beyin işlevlerinde azalma ve yaşla birlikte Alzheimer gibi hastalık risk artışı gözlenmektedir.

Konuyla ilgili çalışmalarda düzenli okumanın beyindeki işlev azalmasını yavaşlattığı ve zihinsel hastalıklar riskini azalttığı gözlenmiştir. 

 Ve düzenli kitap okumanın insan ömrünü uzattığı gerçeğinden de bahsedebiliriz. Konuyla ilgili 12 Yıl boyunca 3635 kişinin incelendiği bir çalışmada ortalama yaşam süreleri karşılaştırıldığında düzenli kitap okuyanların okumayanlara göre yaklaşık ortalama 4 yıl daha uzun yaşadığı tespit edilmiştir.  “Social Science & Medicine”

Roman ve öykü kitapları okumanın hayal gücünü ve dolayısı ile yaratıcı zekayı arttırmaktadır.

Düşünürsek hiç tanımadığımız bir roman yazarı kendi hayal gücündeki bir dünyayı kitabının sayfalarına hapsediyor.

Ve biz o kitabı okudukça adeta kitabın sayfalarına hapsolmuş kelime ve cümleler artık bizim hayal gücümüzle birlikte özgürlüklerine kavuşurken, beynimizin kıvrımlarında çok ilginç yerlere yolculuk edebiliyorlar.

Yani özetlersek kitap beyni geliştirendir. Kitap beynin en etkili besinidir; oksijenidir. Kitap okuyan kişinin farkındalığı artarken ruhsal, duygusal, zihinsel ve sosyal açıdan daha güçlü ve sağlıklı kişidir.