Erken yaşta kaybettiğim can arkadaşım Ahmet'in davetlisi olarak 1979'da Almanya'ya gitmiştim.
Gerek televizyonun etkisi, gerekse gurbetçilerimizden dolayı yabancısı sayılmazdık aslında buraların!

Gelişmişlik anlamında bizim önümüzde yer alsa da beni çok şaşırtan bir ülke değildi karşılaştığım.

İlk tanıştığım ve çat pat İngilizcemle anlaşmaya çalıştığım Almanlar, Ahmet'in arkadaşlarıydı.

Zaman ilerledikçe doğal olarak daha fazla kişiyle diyaloğa girmeye başlamıştım.


Bu süreçte farkettiğim en belirgin özellik, Almanlar'ın İngilizce'yle aralarının hiç hoş olmadığıydı.

Bir konuda yardım isteğiniz olsa da, asla yanıt vermiyorlardı.
Özellikle gençlerin, yabancılara karşı küçümser tavırları dikkat çekiciydi!

Yaşam standardı, teknolojik gelişme hızı ve demokratik uygulamalar açısından gelişmiş bir ülke olsa da, bizdeki renkliliğin, sıcaklığın çok uzağındaydı.

Almanya'da, kendi ülkemizde aldığımız eğitimin kalitesini ve avantajını; yaşadığım değişik deneyimlerle daha net bir şekilde görmüştüm.

Bizden sonraki kuşaklarda eğitim kalitemiz giderek düştü ne yazık ki!

Ama asıl sorun, bu koşullara rağmen, şansları ve yetenekleriyle aradan sıyrılan ve bunun farkında bile olmayanlardı.


Konuyu, buradan hareketle günümüzdeki popüler sporcularımıza getirmek istiyorum.
Bizi yurt dışında temsil edenlere özellikle.

Mesut Özil'den başlayalım.
Almanya'da doğan, sahip olduğu yetenekleriyle müthiş bir kariyer yaşayan şimdinin Fenerbahçe'li yıldızı.

Kenan Sofuoğlu.
Motor sporlarında dünya şampiyonluğu yaşayan şimdinin Akp'li milletvekili.

Hamza Yerlikaya.
Grekoromen stilde sayısız Dünya ve Avrupa şampiyonluğu yaşamış güreşçimiz, Akp eski milletvekili.
Şimdinin Vakıfbank yönetim kurulu üyesi.

Alpay Özalan.
Bizi; İngiltere, Güney Kore, Japonya ve Almanya'da temsil etmiş futbolcumuz.
Şimdinin Akp milletvekili.

Bu 4 ismi özellikle seçtim.

Hepsi, alanlarında başarılı olmuş ve uluslararası camiada tanınan kişiler.
Meslekleri gereği; gelişmiş ülkelerde ve gerçek anlamda profesyonel insanlarla birlikte olma şansı yakaladılar.

Edindikleri deneyimi daha olumlu bir şekilde değerlendirmelerini ve gençlere aktarmalarını beklerdik doğal olarak.
Ama olmadı!

Üst düzey liglerde (Bundesliga, La Liga, Premier Lig) ve üst düzey takımlarda (Schalke, Werder Bremen, Real Madrid, Arsenal) kalitesini kanıtlayan Mesut Özil, futbol yaşamının olgunluk döneminde geldiği Fenerbahçe'de oyunculuğuyla değil, istikrarsızlığıyla gündeme geliyor. Siyasetin göbeğindekilerle yakın ilişkileri de ayrı bir alem!

Meclisteki masasının üzerine ayaklarını uzatan, Senatör kartviziti taşıyan, danışmanlarına 'emirerlerim' diyen Kenan Sofuoğlu!

Maddi anlamda hiçbir sıkıntısı olmadığı halde, 3 ayrı maaşına ek olarak Vakıfbank yönetim kurulu üyeliğiyle 4. maaşına hak kazanan Hamza Yerlikaya!

Zamanında, futbolundan çok kadrolu Televole oyunculuğuyla akıllarda yer yapan, daha sonra Premier Lig'te bile yer alma başarısı gösteren, şimdiyse Akp'nin meclisteki koruması gibi görev yapan Alpay Özalan!

Hepsi aynı hamurdan sanki!
Ne kadar da birbirlerini andırıyorlar.
Yeteneklerine ihanet etme konusunda ellerine kimse su dökemez!

Ancak rüzgarın ne yönden eseceği hiç belli olmaz.

Yaşamın her dönemi sürprizlerle doludur.

Eğer yeterli donanımınız yoksa büyük hayal kırıklıklarıyla karşılaşmanız işten bile değildir!


Tarihin her dönemi bu tür örneklerle doludur!