Merhamet; acıma duygusu olarak bilinse de aslında merhamet acıtmamaktır.

İnsan acıtmaktan korktuğu birisini veya farklı bir canlıyı gıpta edeceği birinden daha çok ve kolay sever. İnsanı insan yapan en önemli duygu merhamettir, vicdandır.

Merhamet olmazsa fazilet kuru bir kelimedir, değersizdir, anlamsızdır.

Merhamet; insanların hayvanlara ve doğaya karşı empati yeteneğini kazandırır ve de güçlendirir. Empati yapabilen insan; kendinden başka canlıları anlayabilmenin onları sevebilmenin yolunu açar; acılarına, tüm duygu ve düşüncelerine hoşgörü ile yaklaşır.

Empati duygusunu anlatmanın en iyi ve etkili yolu söylem değil, davranışlardır.

Bu duyguları taşıyan insanlar kalbinde iyilik taşır. Bu iyiliği de başkalarına göstermek ve paylaşmak farklı düşüncelere hedef olsa da (yaptığı iyiliği göz önüne seriyor, başkalarının bilmesine ne gerek var vs. gibi) konuşulsa da, tıpkı iyiliğin ve kötülüğün bulaşıcı olduğu gibi güzel ve özel davranışlar da bulaşıcılığını beraberinde getirir. 

Çünkü insanların seçkini faydalı olan kimsedir, halk arasında muteber kimse merhametli olan kimsedir.

Bu zorlu ve soğuk günlerde insanlar ısınma barınma ve karnını doyurma derdini düşünüyor, biz kendimizi geçindiremiyoruz hayvanları düşünecek ne halimiz ne de keyfimiz var algısı dolaşıyor. 

Bu durumda zihinler bulanıp yürekler burkulsa da içlerinden bir iki tanesi çıkıp merhameti koynunda, işinde, evinde, midesinde ısıtmak için mücadele edebiliyor.

O, bir elin parmaklarının sayısı kadar kalmayı tercih etmiş bir adam...

Kendi dünyasında doğaya karşı ilgisi, hayvan sevgisi hep vardı ve fazlaydı. Küçük yaşından itibaren bilinçli - bilinçsiz meyve ağaçlarını budayan, farklı meyve dallarını aşılamakta meraklı, boz arsanın taşlarını temizleyip tarla bahçe haline dönüştürmekte maharetli, hani "ekmediği yerden biçen" denir ya!

 Hahh işte öyle bir emekçi. 

İş yerinde boşa geçen 5-10 dakikasını bile değerlendirmekte hünerli, boş prefabrikte tavuk, hindi, tavşan yetiştiren çalışkan bir insan.  

O merhametli olup ağlayanla ağlamak yerine, derdini anlatamayan sessizlerin gözyaşını dindirecek çözüm yolları bulmaya çalışıyor.

Bir yabancı gibi yanına sokuldum ve sordum

-Enver Bey sahipsiz köpeklerin bakımını üstleniyorsunuz, hiçbir dernek veya yardım kuruluşları, kişiler katkı da bulunuyor mu?

-Hayır. Kimseden tek kuruş yardım almıyorum, tamamen kendi çabamla gönüllü olarak ve severek yapıyorum.

-Sahipsiz onca hayvanın sorumluluğunu taşımak kolay değil, maddi durumunuz nasıl? 

-Aşçıyım ben, iş yerinde arta kalan yemekleri biriktiriyor köpeklere yediriyorum... Mama alıyorum, ekmek alıyorum, eşim evde et suyuna makarna pişiriyor, kalan yemeklerle birlikte götürüp pay ediyorum.

-Nerelerde bakımını sağlıyorsunuz? 

Gürsu otoyol çevresinde, Uludağ yolunda, Kayapa da kaderine terkedilmiş köpeklere koşmaya çalışıyorum, hasta olanlar varsa ilaç iğne alıp tedavilerini yapıyorum.

-Peki et suyunda makarna dediniz, makarnayı yiyorlar mı?

- O kadar çaresiz, o kadar muhtaç ve açlar ki, severek yiyorlar tek bir makarna tanesi dahi kalmıyor.

-Havalar çok soğuk, kaza geçirdikten sonra sağlığınızla ilgili sıkıntılarınız var, mesafe uzak ulaşım zor değil mi?

-Kazada omurgamın bel kısmındaki omurum alındı ve 4 tane platin konuldu, haliyle soğuklarda platin geriliyor gerildikçe ağrı yapıyor, siyatik oldukça rahatsız ediyor. Zorlansam da beni bekleyen orada ki çaresiz hayvanlara gitmek benim vicdani görevim, alıştılar bana yolumu bekliyorlar.

-İnsanlara yardımda bulunabilirsiniz veya iyiliği farklı nedenlerde arayabilirsiniz, bu özveriyi neden özellikle hayvanlara gösteriyorsunuz?

-Hayvanların nankör olanını hiç görmedim, menfaat çıkar gibi düşünceye sahip değiller. Yapılan iyilik karşısında gözlerimin içine içine bakıyorlar, hakiki sadakati, sevilmeyi onlarda görüyor hissediyorum.

İnsan yakıp yıkıyor dağıtıyor, hayvanlar ise doğası gereği iyileştirip yeniliyor. Hayvanlar insanlardan sadece yardım bekliyor... Onlar bizden yardım istese de aslında biz onların varlığına muhtacız.

Örneğin; dünya da arı olmazsa yaşam yok olur, diğer hayvanlarda olmazsa döngü gerçekleşmez, her canlının doğaya katkısı var, katkısı olanı yok etmemeli yaşatmalı ki doğa yaşasın dünya dönsün. 

-Bundan sonraki gayeniz nedir?

-Üretmeyi seviyorum. Arılarım var, şeker vermiyorum tamamen doğal, arıların çiçekten, çamdan, kestane ağaçlarından topladıkları özlerden bal elde ediyorum. Sigorta primlerim doldu epeydir emekliliğimi bekliyorum, emekli olduktan sonra arılarımı çoğaltıp doğal bal üretimine devam edeceğim ve kimsesiz hayvanlara daha fazla zaman ayıracağım.

Ben çocuklarıma da hayvan sevgisini aşıladım, bizden sonra o biçarelere bakacak birileri olmalı.

Geçen sosyal medyada okudum videoda izledim...

Ordu/Akkuş'ta belediye sahipsiz 50 tane köpeği bu karda kışta kaderine terk etti çok üzüldüm. Hayvanları ormanın ayazında bırakmayı hangi vicdan sindirebilir? Belediyeler yeri geldiğinde nerelere para harcamıyor! Festivallerde, halk konserlerinde yığınla para saçılabiliyor o saçtıkları paraların zekatı olarak kimsesiz canlılara barınak sağlansa, mama alınsa belediyeler batmaz, düzen yıkılmaz diye düşünüyorum.

Senden aşağıda olana acı ki, senden üstün olanda sana acısın!

Başta yaratıcı merhamet etmeyene merhamette bulunmaz.. "Sen yerde ki olanlara merhamet etki gökte ki olanda sana merhamet etsin" mesajı vermiştir.

Merhamet duadır, vicdan ibadettir.

Duygular hep insana hükmeder ama akıl duyguların hakimidir. O duygularına inanan aklıyla davranan biri...

Vicdan barındıran bir el, içinde merhamet olan bir yürek ve gülüşünde samimiyet taşıyan bir yüzden daha güzeli yoktur. Vicdan asildir ve ısmarlama olmaz. Tatlı bir yağmur gibi gökten düşen verene de alana da faydalıdır. Böylesine özel davranışlara sahip olan bir adam ise güzel adamdır.

Merhametin okulu yok, kitaplardan da öğrenilmez, merhamet merhametli insanlardan öğrenilir.

Merhamet göstereninde göreninde kalbini ısıtır.

Enver Keskin, kalbimi ısıttığın için çok teşekkür ediyorum... 

İnsan, zekanın karşısında saygıyla eğilir; ama iyi davranış ve şefkatin önünde diz çöker.

Bursa Mudanya’da barınakta yaşayan 1500 bakıma muhtaç hayvanı barınak kapatılsın, sokağa atılsın diye tebligat gönderen Belediye Başkanı Hayri Türkyılmaz’ı düşünün, bir de aşçı Enver’i düşünün.

Laneti kime, vicdan, adalet ve merhameti kime yazarsınız?

Seni doğuran, ak sütüyle büyüten kadına rahmet diliyor; minnet duygumla aziz hatırası önünde diz çöküyorum, merhametin içinde seni kalbinden öpüyorum.

 "Annemin kara oğlu" vicdanın var olsun.