Yağmur yağar, seller akar, yollar kapanır, evleri su basar, lağımlar taşar, insanlar ölür hepsi kırsal bölgelerde takdiri ilahi diyerek kadere bağlanır.

Benzerler, kentlerin varoşlarında yaşandığı zaman belediyenin imar planları dışında olan, plansız, alt yapısız alanlarda gecekondular dikilirse olacağı budur deyip kaderin ucuna gariban vatandaş bağlanıp suçlanır.

Ama Geçit, Bademli, Balat öyle mi?

Her biri servet değerinde güvenlikli sitelerin, villaların ve apartmanların kurulduğu bu bölgenin imar çalışmaları sözde yıllar önce ve çevresel değerlere önem verilerek hazırlanmıştı.

Bölgede araziler değer kazanıp talep artınca, rant ve indira gandi konuları o kadar arttı ki; BALAT‘ın cennet gibi olan Merinos evlerinin, devşirilerek çarşamba pazarı cehennemine dönüşmesi gibi hale gelmesine ramak kaldı.

90’larda emekli ve dar gelirliler için planlanan ve başarı ile uygulaması yapılan ATAEVLER sağlıklı altyapısı ve çevre düzenlemesi ile şimdi ki BALAT‘a fark atıyor.

Yağmur yağınca Mudanya sırtlarının bütün toprağı çamur olarak kente iniyor, ilgili ilgisiz bütün törenlere först leydisiz katılmayan Mudanya Belediyesinin başı, olay yerine yalnız iskarpin ayakkabı ile gelip ana caddeler BŞB‘ye aittir hizmeti onlar yapsın diyerek şikâyet eden vatandaşı azarlıyor.

Bu günlerde kanalizasyonların taşması ve yolların bok içinde kalması için BALAT‘ta yağmur yağmasına da gerek yok.

Bu sıcaklarda hafta sonları bir duş fazla almak caddelerin pis ve süfli sular tarafından işgal etmesi için yeterli oluyor.

Milyon dolar verip pislik, koku ve mikrop içinde yaşamak Bursa’da lüks oldu.

Vatandaş BUSKİ’yi arıyor sorununa...

Çözüm yok!

Nilüfer Belediyesini arıyor derdine…

Derman yok!

Mudanya Belediyesini arıyor majestelerinin solak ekibinden…

Fırça çok…

Nilüfer çayı diye yutturulan günümüzde arıtmasız fabrika atıkları ve OSB‘lerde membran sisteminin yıllardır ihmal edilerek yapılmadığı için açık kanalizasyona dönüşen çay, on yıllardır çevreye mikrop, koku ve sinek yaymasına rağmen bir adım bile atılmaması tesadüf müdür?

Bursa, belediyeleri arasındaki idrar yarışına kurban edilecek şehir midir?

Bursa halkının seçilmişin makamına duyduğu saygının zerresini seçilmişten görmemek hak

mıdır?

Sayın Cumhurbaşkanını yatay kentleşme talimatını neresinden anlıyor ki; dikey yapılaşmada inat ediliyor.

Vatandaşlar yakında Balat’ta, yeni rant oyunu olan rantsal dönüşüm sisteminin hançer gibi saplandığı İhsaniye, Ataevler, Özlüce’de de araç park edecek yer bulamayacaklar.

Yerel seçimlere daha çok var gibi geliyor ama başkanlardan biri var ki; nevi şahsına münhasır bir yaşam formu olarak kendini arz ediyor ve hesap kitap yaparak  “ Ben 11 yıl 7 ay 12 gün görevimin başındayım” diyor.

Makamın Tapusunu mu aldın diye soruyorum.

Bunu derken il başkanımı kafaladım, Genel Merkezi kafaladım, Genel Başkanı kafaladım, Kayseriliyi kafaladım sanıyor. Hadi onu başardı diyelim de Halkı kendisini seçmeye mecburlar gibi koyun yerine koymak hayırlı ve sağlıklı bir akıl ifadesi olmasa gerekir. Acil şifalar diliyorum.

Belediye Başkanları bir partiden seçilir ardından herkesin şehremini olarak kentin namusu onlara emanet edilir.

Başta Valiler ve BŞB olmak üzere bütün belediyelere sesleniyorum.

Bursa’nın tarihini incelemenizi öneriyorum.

İstatistik olarak sadece isimleri olan vali ve belediye başkanları da var.

Kentin hafızasına kazınmış olan belediye başkanları da var.

Bence varmaları gereken hedef hala eserleri yaşayan Vali Haşim İşcan’ın (1945-1950) ve Belediye Başkanı Reşat Oyal’ın ( 1954-1960) kısa zamanda yaptıklarını aşmak olmalıdır.

Emaneti bırakırken gazoz olmayın, efsane olun.