Mükemmel olmaktan ne anlıyoruz?
Mükemmel olmak kavramına ne anlam yüklüyoruz?
"Benim arkadaşım çok mükemmel bir insandır." derken çoğunlukla statüsünün gerektirdiği rolleri çok iyi oynayan, dengeli, başarılı, örnek gösterilen, sempati ve güven kazanmış, hata yaptığı pek görülmemiş çevresinin gözünde çoğunlukla "mükemmel bir insan" olarak tanımlanır.
"Mükemmeliyetçi" olarak tanımlanan kişileri ele veren "mutlaka .... meli / malı" cümle kalıpları, düzenleyici, tertipleyici, detaycı, oldukça dikkatli, kontrolcü, yapılabileceklerin en iyisini mutlaka yapmak isteyen, çalışkan ve sonuç odaklıdır. Sonucun belirsiz olmasından dolayı da bazen kaygılı, öfkeli olabilen, duygusal stresi yüksek insanlar olarak tanımlayabiliriz.
Altını Çizeceğimiz İki Konu Var!
Birincisi sıklıkla kullanılan ama üzerinde çok da durulmayan çoğunluğun hem fikir olduğu "mükemmel olmak" derken ne anladığımız bir tarafa, gerçek anlamının tam olarak ne olduğunun bilincine varmak ve "doğru" bildiklerimizin sorgulanmasıdır.
İkinci olarak da yazımın sonunda tekrar değineceğim, insanların zihinsel, duygusal, ruhsal ve davranışsal yönden olumsuz etkileyen "mükemmeliyetçilik bir düşünce hatasıdır" tespitidir.
"Mükemmel" Kelimesinin Kökeni Arapçadır.
Arapça "Kamal" fiili Türkçe Kemal olarak çevrilir. Tamamlandı olgunlaştı anlamına gelir. Ör, "Yaş kemale erdi" deriz.
"Mükemmel" kelimesi Arapça "mukammal"dan türetilmiş tamamlanmış, olgunlaşmış, daha iyisi mümkün olmayan demektir.
Mükemmel Olmak Neden Mümkün Değildir?
Dünya var olduğundan beri milyarlarca yıldır canlı, cansız tüm maddi varlıklar bulundukları ortama uyum sağlama gereği sürekli etkileşim, gelişim ve değişim içindedirler. Bu olgunlaşma süreci hep devam eder. Bu anlamda değişim, gelişim sürekli devam edeceğine göre olgunlaşmanın tamamlanması gelişim ve değişimin bitmesi anlamına gelen mükemmel olma hali mümkün olamayacaktır. Olgunlaşma devam ettiği sürece mükemmellik hali oluşamaz.
Bu tespite göre bizler ancak "mükemmel olma" konusunda oluşmuş algılarımızdan bahsedebiliriz.
Seminer ve söyleşilerimde mükemmel olmaktan ne anladığımızı tanımladıktan sonra yine de "mükemmel olan bir şey var mıdır?" soruma karşılık izleyicilerden "...Mükemmel olan Tanrı'dır; Allah'tır o her şeyin sebebidir yaratıcıdır, zaman kavramının ötesindedir. Allah denilince değişim, gelişim ve olgunlaşma tabiri geçersizdir. Mükemmel olan güç, yaratıcı olan güçtür. Onun dışında tüm varlıklar değişime, gelişime olgunlaşmaya hep ihtiyaçları vardır. Olgunlaşma süreci hiç bitmez. Bu nedenle varlıklar eksiktirler, kusurludurlar; mükemmel olamazlar..." gibi uzun açıklamalar gelir.
Yani dini açıdan bakarsak "yaratıcı kusursuz olandır; mükemmel olandır."
Felsefi açıdan bakarsak olgunlaşma sürecini hep devam ettirecek olan bizler sürekli hata yapma potansiyeline sahip olanlarız.
Yaptığımız hataları "deneyim" "tecrübe" olarak da değerlendirebiliriz. "Hata" dediğimiz deneyimlerin sonuçlarıyla yüzleşip, ders çıkarabildiğimiz ölçüde gelişim, değişim ve olgunlaşma içine gireriz.
Ve mükemmel olmadığımız ve hiçbir zaman da mükemmel olamayacağımız için yani tam olgunlaşmış, olgunlaşmasını tamamlamış bir versiyonumuzun bulunamayacağı için bu dünyada biz devamlı gelişmeye devam edeceğiz.
Olgunlaşma süreci devam ettikçe "ben artık oldum; mükemmelleştim!" diyemeyeceğiz
Deneyimledikçe, okuyup, araştırıp sorguladıkça öğreneceğiz. Öğrendikçe eskilerin ifadesiyle "insani kamil" olma yolculuğunda hayatımızı sürdürmeye devam edeceğiz.
Varsayalım ki binlerce yıl da yaşamış ve bu yolla mükemmelliğe erişmiş olmak mümkün olsaydı artık hayatın bir anlamı kalmazdı.
Mükemmellik kavramını "olabileceğinin en iyisi olabilme" ile aynı anlamda kullanılmış olursak, bu tanım bile kişiye zamana mekana göre değişebilir, göreceli bir tanımdır.
"Mükemmel olmak mümkündür; mükemmel olmaya inanıyorum" demiş olmamız gerçekliği değiştirmez. Yani bizim haritamız arazinin kendisi değildir. Gerçekte olanın ne olduğu ile bizim ne olduğumuz çakışmayabilir.
Bu anlamda mükemmel olmayı zihnimizdeki soyut kavramlarda arayabiliriz.
Sokrates'in öğrencisi, dünyada ilk akademi kurucusu olan, felsefe ve bilime önem veren Platon "mükemmellik sadece bir soyutlamadan ibarettir." der.
Bu soyutlamanın içinde kendimizi kaybedersek, çevremizde oluşan değişimleri gelişmeleri kaybedebiliriz.
Ancak bazı kişisel gelişimciler, ticarileşmiş bazı akımlar "bilmem kaç adımda mükemmelleşmenin yollarından" bahseden kitaplar satar, yollar gösterir, bu yolla popüler olur ve para kazanırlar.
İnsanları her şeyi yapıp edebileceklerine, mükemmel olabileceklerine inandıranlar ağına takılanlara hayaller kurdurarak iyi his yaşatır ve kendilerine bağımlı hale getirebilirler.
Mükemmeliyetçi Olmaya Çalışmak Doğamıza Uygun Değildir!
Ayrıca bilmeliyiz ki düşüncelerimizin ne olduğu, duygu ve davranışlarımızın ne olacağını belirler.
Mükemmeliyetçi insanların sonuç odaklı olmaları, sonucun belirsizliği, belirsizliğin kaygıya neden olması yani duygusal strese sürüklemesi ruhsal dayanıklılığı azaltır. Kendisiyle sağlıklı ilişki kuramayanın çevresi ile sağlıklı ilişkiler içinde olabilmesi de mümkün değildir.
Mükemmeliyetçilik gibi stres nedeni, sonuç odaklı yaklaşım yerine sürece odaklanmak, iyi oluşumuzu sağlayacaktır.
Bunun içinde sonuç ne olursa olsun, doğamıza uygun olanı süreçte elimizden gelenin en iyisini severek coşkuyla yapmamız ve yaptığımız işten zevk almamız daha verimli olmamızı sağlayacaktır.
Ve son olarak yıllarca görev aldığım özel öğretim kurumları idareciliği ve rehberlik servislerinde o mükemmeliyetçi ebeveynlerin çocuklarına ne kadar yüklendikleri ve işkence çektirdiklerini hep gözlemledim.
Onlar mükemmeliyetçi anne babalar, hem kendilerine hem de çevrelerine, çocuklarına yaşattıkları stres yanında korktukları da çoğunlukla başlarına gelmiştir!
Bu nedenle mükemmel olmak ve mükemmeliyetçilik hep gündemimde olmuştur.
Bir eğitimci olarak söyleyebilirim ki doğamıza davranmak yaşamımızı anlamlı kılarken mutlu verimli ve daha güçlü olabileceğiz.
Bu anlamda cümle kalıplarımız "mutlaka en başarılı ben olmalıyım hedefime ulaşmalıyım" gibi sonuç odaklı kaygı nedeni mükemmeliyetçi yaklaşımlar yerine "elimden gelenin en iyisini severek, isteyerek ve zevkle yaptım/yapacağım" demiş olmamız doğamıza daha uygundur ve daha verimli sonuçlar alabilmemizi sağlar.
Ve bana göre hayatta en mutlu insanlar işinde, aile yaşamında sosyal çevresinde doğasına en uygun davranandır.