Bazı bilgiler vardır yazana sıkıntı verdiği gibi, okuyanı da öfkelendirir.
Çoğunlukla işimize gelmeyen gerçekleri bilmemek işimize gelir ama gerçeğin eninde sonunda günışığına çıkmak gibi bir huyu vardır.
İnsanoğlu, "Acı gerçekler" filmine gitmemek için direnir ama “Mutlu edenler yalanlar” filminin gişesinde kuyruk oluşturur.
Bugünlerde sosyal medyada özellikle doğal gaz ve elektrik faturalarının fotoğraflarını yayınlayıp beddua okuyanları görüyoruz.
Akaryakıt fiyatları da uçtu gitti ama onun üzerinden hep 100 lük alıyorum geyiği dışında pek konuşulmuyor. Otomobilciler, doğal gaz ve elektrik faturası mağdurlarının “Biz ısınma ve ışık derdindeyiz siz de az gezin kardeşim” tepkisinden korkuyordur.
BOTAŞ ve TEK ile dağıtım ihalesi alan alt şirketleri beddualardan bol bol nasibini alıyor da; dağıtım şirketleri gerçekten vatandaşı soyuyor mu?
Beddua faslından sıyırıp konuyu araştırdığınızda karşınıza ilginç veriler çıkıyor.
Bilindiği gibi kıta Avrupa’sında doğal gaz yok.
Hepsi bizim gibi boru hattında Rusya başta olmak üzere Azerbaycan az da İran’dan alıyorlar. Bunun yanında tankerlerle alım yapılan ülkelerin başında da Katar geliyor.
Türkiye doğalgaz rezervleri açısından 0.26 ile dünya ülkeleri arasındaki 28’nci sırada bulunuyor.
Yani bırakın elektik üretim tribünlerini, yakıt kazanlarını, mutfakta ocakları yakacak kadar bile doğal gaz rezervimiz yok.
Bu kadar bilgiden sonra bir de Avrupa başkentlerindeki doğal gaz fiyatlarını inceleyelim ve Türkiye’de aslında doğalgazın ne kadar ucuz olduğunu görelim.
Amsterdam 30. 5902 TL/Sm3
Roma 21. 1051 TL/Sm3
Berlin 16. 2159 TL/Sm3
Sofya 16. 1507 TL/Sm3
Londra 14. 4884 TL/Sm3
Ankara 2. 2853 TL /Sm3
Ülkemizde görüldüğü üzere en ucuzundan 7, en pahalısından 15 kat daha ucuz fiyatla doğal gaz kullanıyoruz.
“Ama bizdeki asgari ücret ya da emekli maaşları” diye başlayan bütün yorumlara sonuna kadar katılıyorum.
Üç kuruş az zam yapmak için enflasyon hesabını bile halkından saklayan iktidarlarla yaşadık.
Hangi birisi demeyin hepisi!
Vatandaşının yıllarca aslanlar gibi prim ödeyip hayalini kurduğu emekli olduktan sonra yoksulluktan ölmesini bekleyen bir sistem olur mu?
Biz de var!
Dün de vardı, bugün de var.
Bunların hepsine katılıyorum ve aynı zamanda yaşıyorum.
Bugün dünyada ve özellikle Almanya’da elektrik enerjisi ve buhar üreten tesislerin büyük çoğunluğunun kömür kullanıldığını göreceksiniz.
HES hariç dünyada RES ve GES yeni yeni üretimde pay sahibi olmaya başladı. Nüklüer ise özellikle Çernobil patlaması ve Japonya’da tsunami sızıntısından sonra tartışılmaya devam ediyor.
Biz önce bizde olmayan doğalgaza teslim olduk.
Önce maliyet artışı, ardından kısıntı ve kesinti sonrasında çoğunu çalıştıramaz olduk.
Son tahlilde dışarıya mahkum olduk!
Ona harcanan bütçeler öncelikle kömür termik santrallarının kazan ıslahı, filtrelemesi ve GES – RES için harcansa idi bugün bu tartışmalar olmazdı.
Özellikle her yıl yüzbinlerce metre kare yapılan sanayi çatılarına güneş panellerinin desteklenmesi ve hatta teşvik kapsamına alınmasının enerji geleceğimiz için çok önemli olduğunu düşünüyorum.
Dünyada enerji fiyatları belirlenirken, senin asgari ücretin ya da emekli maaşın dikkate alınmaz.
Arz talep dengesi ve siyasi rüzgârların etkisi ile fiyat oluşur ve karteller tarafından olmayana dikte edilir.
Biz dört bir yanımız doğal gaz, elbet bir gün zengin olacağız hayallerinden vazgeçip, acı gerçekler ile birlikte yola çıkarsak, belki abat olmayız ama dışa bağımlı bir şekilde berbat olmayız.