Sen gelmeden önce seni tanımak bir yana adını bile bilmiyordum. Bu da benim ayıbım diye düşünürken, tüm özel hayatı TİMSAH tarafından işgal edilmiş, iş insanı ve eski yönetici bir kardeşim aradı ve hocanın adını ilk kez duydum dediğinde tek olmadığımı anladım.
TRANSFERMRKT denilen evin kapısını çalınca karşıma CV in çıktı. Gençlerbirliği sana emanet edildiğinde zaten düşük yapmış görünüyordu ama böyle bir cenaze gömme görevini üstlenmen kaliten konusunda kuşku duymama sebep oldu.
İlk demecin bana küçük esnaf Bakkal Mesut'u hatırlattı.
Ne dediğini biliyorsun değil mi?
"Bu takım ilk ikiye oynayacak güçtedir."
Oysa ben sezon başından beri "Bu yıl Süper Lig diye bir hedefimiz olamaz. Toparlanalım, yaralarımızı saralım ve önümüzdeki seneyi hedefleyelim" diye yazdım. Okur ve dostlarımla görüşümü paylaştım.
Senin ilk demecini okuyunca, bu işi ya sen ya da ben bilmiyorum diye düşünmeye başladım.
TRANSFERMRKT de senin adın olduğuna, orada benden eser olmadığına göre bu işi ben bilmiyorum diye karar verdim.
Haa bu arada o hafta ligin namağlup üç takımından biri olan Tuzlaspor' dan penaltı kaçırmamıza rağmen bir puan almamızı beğenmeyen sinyalciler, bir hafta önce Y. Samsunspor'u 4-1 yendiğimizde futbolcular hocayı dinlemedikleri için dört attılar diye bir yalan attılar.
Tabi bu yalana bir Kadir bir de Emin inandı sanıyordum ama belli ki sen de inanmışsın.
4-1 den sonra "bu işi bilmeyen ben" Samsunspor'mu sahada yoktu yoksa biz mi oynatmadık diye bunu iyi analiz edelim diye yazdım.
Özcan Hoca maçtan önce basını topladın ve konuştun.
Hedeflerini ortaya koyarken, eğitimini, kendi mesleki kariyerini ve sana katkı koyan hocaları saydıktan sonra zor ama büyük bir camiaya geldiğini söyleyerek başarılı olacağız diye umut verdin.
İlk basın toplantısında gelecekle ilgili kötü bir tablo çizecek değildin ve elbette umut dağıtacaktın.
Ancak bunu öyle abarttın ki; ardından sinyalciler ve kulüp içindeki bağlantıları yan yana iki idman fotoğrafı koyup, Tekke döneminde ciddi çalışan futbolcuları, senin döneminde lunaparkta oynayan çocuk keyfinde idman yapan neşeli çocuklarla mukayese edip işte fark diye gaz verdiler.
Hele hele araya bir laf sokuşturdun yenilir yutulur gibi değil.
"Ankaragücü maçında baskılı oynayacağız."
Hocam ya! Ankaragücü düştü ama süper lig kadrosunu koruyor.
"İslam'ın şartı beş haddini bilmek altı" derler.
Daha Bursa'ya seni getiren otomobilin motoru soğumadan, takımı hiç tanımadan böyle bir demeci nasıl verirsin?
Bak! 0-4 lük hezimetten tek kelime etmiyorum ve sana fatura çıkarmıyorum.
Bu takımın ilerde basamayacağını gördün ama değil mi?
Şimdi takımını tanımak için ve varsa oyun sistemini oturtmak için üç hafta süren var.
Konuşamadan çalışabilirsen ve kadronun kapasitesini bilirsen devam edersin.
Yoksa Ali Ay dönemi ile başlayan süreçte kötü bir istatistik olur erkenden gidersin.
Yanlış anlama ben sana karşı değilim.
Tıpkı Mustafa Er ve Fatih Tekke'ye karşı olmadığım gibi...
Bir sürecin hedefe varması için en önemli kavramın İSTİKRAR olduğunu ODTÜ mezunu birine öğretecek kadar haddini bilmeyen biri değilim.
Sen de sinyal ve selektör yapanlara aldanma çünkü onlar adam yiyerek yaşamayı iyi bilirler.
33'lük futbol seyyahı Eren Derdiyok bizi üçlüyor ama bu sinyalciler aynı yaştaki Bursa çocuğu Volkan Şen 'in bu takımda işi yok diye servis yapıyorlar.
Bursaspor'u süne zararlılarından kurtarmak işi senin değil, muhatabına son mektup olarak yazmıştım.
O da ya gereğini yapar ya da....!