Merhaba Değerli Okurlar,
Nerede kalmıştık.
Heeh...
En son "Trump, bizim dostumuz değil miydi?" diye sormuşum yazının bitmeyeceğini anlayınca; kaldığımız yerden devama bağlamışım.
Devam o zaman.
Derdim tabi ki Trump değil bu yazıda. Malumunuz 10 maddelik anlaşma.
Tek tek ele alalım burada ki; en azından kulağımızda, gözümüzde bir aşinalığı olsun.
İstinye Park hisselerinin devrine dair madde diyerek başlayalım. Doğuş Grubu bu İstinye Park'ın İzmir kanadını, 2018 yılında Orjin Grubuna hisse satışını yaparak gerçekleştirmişti. Yine Orjin Grup ile ortak olduğu İstanbul İstinye Park için, 2018 yılında satışını düşünmediğini söylerken sene 2020 yılına geldiğinde, konu Katar ile yapılan anlaşmanın 10 maddesinden biri haline geldi. Diğer maddelerde de tekrara düşeceğimi tahmin ederek amaç Katar sermayesini ülkeye ne olursa olsun çekmek olduğu için bu satıştan beklenti 300 milyon dolar. "Ne İstinye Parkmış" dediğinizi tahmin ediyorum ama İstinye Park, Avrupa'nın en iyi alışveriş merkezleri arasında yer alıyor.
Sarıyer ilçesinde yer alması küçük bir detay olabilir mi?
Onu zaman gösterecek. Şeytanın avukatlığı gibi olmasın ama Sarıyer ilçesi malumunuz Katar'ın zengin ailelerinin gözde yerlerinden. Kanal İstanbul projesinin Sarıyer ilçesini ada içerisinde bırakacağı bir diğer önemsiz detay.
Gelelim ikinci maddeye. Haliç Altın Boynuz Projesine yapılacak olan yatırıma ortaklık mutabakatı. Haliç Altın Boynuz projesi, Haliç bölgesinde yapılacak olan yat limanı ve otel ve diğer yatırımları kapsıyor.
Yahu Altın Boynuz dedik ya, anlamanız lazım. Basit değil. İçinde 5 yıldızlı otellerin olduğu, AVM olmadan olmayacağı bir yatırım. Yat limanı da tahmin edeceğiniz gibi 5-10 tane için değil elbette. Minimum da 70-80 yat olacağı yazılıyor. Haliçport ihalesi vardı ya, Fettah Tamimce'nin kazandığı.
Heh işte !!
O ihaleden bahsediyorum. Artık adı Haliç Altın Boynuz Projesi. Yardımsever ve insancıl Katar grubu buna da yatırım yaparak bizlerin geleceğine önemli kazanımlar sağlamayı planlamışlar.
Sırada çok tartışmalı Borsa İstanbul'un %10 luk hisse devri maddesi var. Varlık fonu bu devir için mutabakatı imzaladı bile. Şimdi bu durum biraz karışık ama önce Borsa İstanbul'a kimler ortak onu yazalım.
Borsa İstanbul'un %90,6'sı bu anlaşmadan önce Türkiye Varlık Fonuna aitti. Şimdi bu pay % 80,6'ya düştü. Geri kalan dağılım ise; Türkiye Sermaye Piyasaları Birliği, Borsa İstanbul A.Ş., bankalar, aracı kurumlar, döviz şirketleri arasında paylaşılmış durumda. Borsa İstanbul'un %10'u daha önce de Avrupa İmar ve Katılım Bankası'ndaydı. Ancak geçen sene içerisinde Borsa İstanbul'un Genel Müdürlüğü'ne, Amerika'daki Halkbank davasından yargılanan Hakan Atilla atanınca; Avrupa Katılım Bankası bu hisselerini Varlık Fonuna satış ile devretti.
Bu maddedeki iç gıcıklayıcı kısım, Katar'a devredilen bu %10'dan ne kadar gelir elde edildiği. Henüz açıklanmadı çünkü. Sırada dördüncü satış. Pardon madde!
Global Liman İşletmeleri ve QTerminals W.L.L Ortadoğu Antalya Liman İşletmelerinin işletme hakkının satışı gerçekleştirildi. 140 milyon dolar da bu satıştan elde edilecek gelir. Şimdi bu limanı biliyorsanız, zaten dersiniz ki ne hayırsever insan şu Katarlılar. Bu liman uzun kıyı şeridi ile en büyük organize limanlardan biri. Ve Ortadoğu, Asya coğrafyasında küresel pazarlar içinde önemli bir ticaret limanı.
Diğer maddeler kadar ses getirmedi bu madde ama bence önem sırasında diğerlerinden altta kalır bir tarafı yok. Kaldı ki bu limanın satışı sonrasın da Global Ports Holding Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Kutman'ın, kruvaziyer gemi turizmine dönük avantajının artacağından bahsetti. Kısaca kelepir durumda liman satılıktır. Alıcısına hayırlı olsun durumu.
Maddeleri yarıladık ama satırlar bitiyor. Gerçi kalan 5 madde daha ziyade iki ülke arasındaki Ticaret Bakanlıkları, Maliye Bakanlıkları, Serbest Bölgeler, Dışişleri Bakanlıkları arasında işbirliklerinin artacağı ya da iyi niyet mutabakatlarını kapsıyor. Bu 5 madde içinde bir tanesi kişisel merak konusu.
Aile, kadın ve sosyal hizmetler alanındaki işbirliği ve geliştirme üzerine.
Hangi taraf daha fazla fayda sağlayacak ya da hangi alanlarda beklentimiz var bunu gerçekten merak ediyorum. Geçen hafta yazdığım istatistik verilerde olduğu gibi demokratik gelişmişliği tartışmalı bir ülke ile aile, kadın ve sosyal hizmetler konusunda işbirliği bakalım neler kazandıracak bize. Saydım yukarıdan aşağıya bir tanesi eksik.
Su.
Suyun yönetimi!
Belki de anlaşma içinde Katar'a direkt çalıştığımız tek konu bu. Malum maddelerde, Katar sermayesinin akış yönünü görebiliyorsunuz. Geri kalan maddelerde işbirliği iyi niyet zaten. Sadece su yönetimi maddesi Türkiye'nin Katar'ın su kaynaklarının ıslahı ve teknoloji paylaşımı yönünde. Tabi komplo teorileri Katar'ın Türkiye'deki su kaynakları yönetimini de satın aldığını yazdı ama bu konu bakan düzeyinde yalanlandı anında. Ambargolar ve yağış konusundaki sıkıntıları nedeniyle su kaynaklarının bulunması ve ıslahı konusunda sıkıntı yaşayan Katar'a sağlanacak desteğin bize kağıt üzerinde planladığımız geliri ya da iş hacmini sağlaması gerçekten istenen bir durum olur.
Sadece bu madde bizi mutlu eder mi?
Onu zaman gösterecek.