Çünkü Yüz yıl önce kurduğun Cumhuriyet'in içini boşalttık, Büyük Millet Meclisi işlevini yitirdi, Kendi kendimizi yönetemiyoruz artık.

Türkiye, Hukuk devleti olmaktan çıktı. Daha iki gün önce yüksek yargı organları birbirine düşürülerek, hukuk darbesi yaşandı. Yetkisi yokken Yargıtay,  Anayasa Yüksek Mahkemesi üyelerine suç duyurusunda bulundu.

Sansür yasasına benzer bir yasa ile, basın mensupları işlerini yapamaz hale geldi. Gerçekleri yazan,  gazeteciler   tutuklandığı için, haber alma özgürlüğümüz elimizden alındı.

Tehlikeyi görüp yasaklandığın tarikatlar, güçlenerek devletin her kademesinde yer alarak, bizi yönetmeye başladı. Hatta yedi yıl önce darbeyle, yönetimi tamamen ele geçirmeye kalkıştılar.

Başta eğitim olmak üzere, ne yazik ki laikligi de  koruyamadık. Anaokulundan başlayarak, ilköğretimde imamlar eğitim vermeye başladı.

Sizin "Yurtta Sulh, cihanda sulh" sözünüzü anlayamadık,  bizimle aynı olmayan ya da aynı düşünmeyenlerle birbirimize düşman olduk. Savaşan komşularımızın işine karışıp taraf olduk.Hem askerimiz boşu boşuna hayatını kaybetti,  hem de mültecileri beslemek için, ağır bedel ödemeye devam ediyoruz.

O çok güvendiğin ve "beni Türk hekimlerine emanet edin" dediğin hekimlerimize güvenli ortam sağlayamadığımız, haklarını ödeyemediğimiz için ülkeyi terk ettiler. Şimdi boşalan hastanelerde üç ay sonrasına, randevu alamıyoruz.

Kamu iktisadi teşekküllerinin hepsini üç kuruşa sattık. Bu kurumlarda çalışanlar işten çıkarıldığı gibi yeni iş alanı açamadık. Simdi milyonlarca gencimiz işsiz ve ülkeyi terk etme hayali kuruyor. 

Hazinemiz bomboş Atam. Dış ülkelerden  borç para alamadığımız için, topraklarımızı, evlerimizi araplara satıyoruz. Son günlerde de , hazine arazileri, ormanlar, camiler, okullar, köprüler ve yollar, satılıyor  ya da kiraya veriliyor.  

Bahsettiğiniz  gibi "Köylü, yurdun efendisi" değil artık sevgili Atam. Yüksek maliyetler karşısında, toprağını ekip biçemeyince yoksullaştı. Ya köyünü terk etti ya da işsizlik maaşıyla geçinmeye çalışıyor.

Sevgili Atam, bazı Avrupa ülkelerinden önce Türk kadınlarına tanınan medeni hakları yeterince kullanamadık. Şimdi de,  çalışma  şartlarını her geçen gün zorlaştırarak hatta yasaları değiştirilerek, özgürlüklerimiz elimizden alınıyor. Hafifletici nedenlerle azıcık ceza alacağını bilen ofkeli adamlar kadınları öldürüyor. 

Muasır medeniyetler seviyesine ulaşmak için çalışmak yerine, Padişahların şaşalı yaşamına özenerek yönümüzü kaybettik. Ancak kul olarak  yaşayacağımızın hesabını yapamadık.

Sevgili Atam, yazmaya utanıyorum ama, bazı caddelerden, stadyumlardan, kurumlardan adını sildiler mesela. Hatta bugün Ankara'da, caminin birinde hoca, senin adını anınca, namazı bırakanlar olmuş.

Miras bıraktığın  değerleri koruyamadığımız için mahcubuz Atam. Şimdi, karanlığa doğru yol alırken, yaktığın ışığın önemini daha iyi anlıyor, bu yüzden akın akın Anıtkabir'e gidiyoruz. Orada ya da başka alanlarda  seni saygıyla,sevgiyle ve minnetle anıyoruz.