Türkiye çeşitli dönemlerde gerek doğudan gerekse batıdan düzenli göç alan bir ülkedir.

Balkanlarda rejim baskısı ve ile kimlikleri unutturulmak soydaşlarımız “ Azıcık aşımız adımızla ve dinimizle birlikte kaygısız başımız bize yeter” diyerek anavatanlarına kayıtsız şartsız dönüş yaptılar.

SSCB döneminde de doğu sınırlarımızdan Türklüğünü yaşamak isteyenler göç Anavatana geldiler.

Hepsinin başımızın üstünde yeri vardı ama devlet olarak onlar için çok bir şey yapılmadığını da biliyoruz.

SSCB nin dağılmasıyla Ahıska gibi bölgelerden Türklere kapılarımızı açtık.

Buraya kadar gelenler Türkiye’yi yurt edinerek yaşamak isteyip, çalışarak üreterek, ülke ekonomisine katkı koyanlardır.

Son yıllarda ise Irak’a demokrasi getirmek bahanesiyle bölgeyi mezbahaya çeviren ABD sayesinde önce iç savaş kaçkınlarının sığınağı olduk.

Ve ardından Suriye ve Afganistan’dan kaçanların sınır tanımadan girişlerine tanık olduk.

Bu ülkeye gelen sığınmacıların nihai düşüncesi ülkede yaşamak değil, batı sınırlarımızdan Avrupa Birliği ülkelerine kaçak olarak gitmek olduğunu bal gibi biliyoruz.

Öte yandan özellikle Ege denizindeki bot ve tekne facialarının başlangıç noktasının Türk Ege sahilleri olması, insan kaçakçılığının Türkiye merkezli çok uluslu bir sektör haline gelmesi gerçeğidir.

Yani Ege’de boğulan her insan için Sahil Güvenlik ve Jandarma denetim eksikliği adına vebalimiz vardır.

Aylan bebeğin bizim sahillerimizde öldüğünü unutmayalım.

Bir de madalyonun bir başka yüzü de var.

Bayram’da Bodrum’da idim.

Bu seyahatın gerekçesi turizm amaçlı değil orada bir köyde yaşayan torun sevdası idi.

Bayramın ikinci günü bayramlaşmak için Bodrum’un en pahalı ve güvenlikli  rezidanslarından birinde konuk oldum.

Çevreyi gezerken çok sayıda Ukrayna plakalı lüks araç gördüm ve nedenini sorduğumda dilim tutuldu.

Mayıs ayında aylık kira bedeli 50 bin liradan başlayan dairelere Ukrayna’dan savaştan kaçanların rağbet ettiği,  Haziran ve Temmuz’dan itibaren Ekim’e kadar 75 bin lira olacak kiralık dairelerde boş yer olmadığını söylediler.

Düşünün ülkesi saldırı ve hatta işgal altında ama tuzu kuru Ukraynalılar, ülkelerini korumak yerine Bodrum’da denize sıfır rezidansta tatile kaçmışlar.

Her savaş kaçkını benim ülkemdeki ekmekten bir dilim kopartıyorsa, ben insani nedenleri adam beslemekte değil savaş çıkarmamakta ararım.

Ben, Mehmet Metiner’in sadece siyaseten yaranmak ve Beştepe’ye korna çalmak adına sorduğu “ Siz Suriye’ye sığınmak zorunda kalsaydınız, Suriye halkının size nasıl davranmasını isterdiniz “ sorusuna…

Oğuzhan Uğur’un “ Hocam biz Türküz; ya özgürüz ya ölürüz bu soruyu siz kendinize sorun “ cevabının olduğu noktadayım.