1980 Yılbaşını o dönem bir KİT yani devletin olan Gemlik Gübre ve Azot Sanayii sosyal tesislerinde geçirdim.
Ülkede nifak tohumları atılmış, darbe çığırtkanlarının gayreti ile başlayan sürecin ürünü olan 12 Eylül Darbesi'nin doğumuna 9 ay 12 gün vardı.
Bunu neden diyorum darbeci Orgeneral ve Devlet Başkanı olup, sürece mezarında isimsiz nefer olarak devam eden Evren’in ekranları yasakladığı bir isimden bahsedeceğim.
Resmi balo ve davetlere katılanlar bilir.
Gecenin patronu dansa kalkmadan ya da izin vermeden dansa kalkılmaz, o alkışlamadan alkış başlamaz ve erkekler kırmızı kıravatlı lacilerini, kadınlar koyu renk ve ille de kırmızı aksesuarlı döpiyeslerini giyerdi.
Orta halli büyüklükteki salonda herkes birbirine selam verecek kadar yakındı.
Gecenin yıldızı Nurhan Damcıoğlu idi.
Geleneksel Türk sahne sanatlarından kantonun ilk türk kadın icrasısı idi.
Her zamanki gibi sahneye çığlıklar atarak “ Ben kalender meşrebim güzel çirkin aramam” kantosu ile çıkmıştı.
İzleyenler bilir, sahnede bir saniye bile durmadan müthiş bir enerji ile zıplayan, oradan oraya gezen bu kadın kantosunu da detone olmadan söylerdi.
Repertuarında ilerlerken sıra “ Aman Osman nerede kaldın… Bıktım usandım Osman’dan, çocuğundan anasından ” kantosunu söylemeye gelince yanıma geldi ve her Osman deyişinde sırtımı yumruklamaya başladı.
Adımı bilmesine imkan yoktu.
Ve yeni evliydim.
Hafif doğruldum elini öptüm ve o kantosuna devam ederken kulağına “Benim adım gerçekten Osman” diye fısıldayınca ben Osman’ı gözünden tanırım diyerek kahkahalar eşliğinde beni bütün salona tanıttı.
Elbette o zamanlar cep telefonu ya da dijital fotoğraf makinası olsaydı elimde bir de fotoğraf olurdu ancak bazı anıların şakkudu şukkudu çekilen selfili fotoğraflarda değil, hafızalarda yer alıp unutulmaması çok daha değerli diye düşünüyorum.
Nur içinde yat Nurhan Damcıoğlu