Bursaspor sevgimin ölçüsünü, bulunduğu lig ya da sıralama belirlemez.
Başarılarıyla göğsüm kabarır, başarısızlıklarını sineye çekerim.
Heyecanlı anları da abartmadan yaşarım.

Takımımızla ilgili görüşlerimi içeren çok yazım var.
Twitter'daki paylaşımlara da olabildiğince yorumlar yapmaya çalışırım.
Ancak uzunca bir süredir bu topa girmiyorum.
Bursaspor'u; Onu çok sevdiğini sanıp, yavaş yavaş öldürdüklerinin farkında bile olmayan çoğunluğa bıraktım.
Bundan da rahatsız değilim açıkçası!
Değildim daha doğrusu.
Ancak gel de yazma!

Futbol Federasyonu önümüzdeki sezon, karşılaşmaların %50 seyirci kapasitesiyle oynanacağını açıkladı.
Nitekim Avrupa Futbol Şampiyonası da taraftarların önünde oynanıyor halen.

Benim aklım Bursa'da tabi.
Eyvah ki ne eyvah!
Bizim piliçler 2 sezondur ne de güzeldiler.
Baskıdan uzak bir ortamda giderek daha da profesyonel oldular.
Şimdiyse yaşayacakları gerilimi düşünüyorum.
Top ayaklarına geldiğinde kendi iç sesini mi, taraftarın sesini mi tercih edecekler?
Yoksa hata yapmama adına kaçak mı güreşecekler?
Onlara bu konuda destek olabilecek yeterlilikte ekibimiz vardır umarım.

Seyircimiz tribün şovu konusunda kuşkusuz üst düzeydir.


Bu iyi yönümüz!
Ancak futbolcu ve teknik adamları canlarından bezdirmede üstlerine yoktur.
Adeta turistlerin ödünü patlatan kılıç-kalkan ekibi gibidir muhteremler!

Sahanın içinde ağlatılan, küfürlere boğulan; Volkan Şen, Sercan Yıldırım, Serdar Aziz, Ertuğrul Ersoy, Ozan Tufan, Yusuf Erdoğan ve Ertuğrul Sağlam öncelikle aklıma gelenler.

Bursaspor, 2009-2010 sezonunu yalnızca puan sıralamasında değil, fair play anlamında da şampiyon olarak taçlandırmıştı.
Daha sonraki dönemlerde ise giderek her açıdan daha çok hayal kırıklığı yaşamaya başladık.
Küme düşmenin dışında, taraftarlarımızın neden olduğu taşkınlıklar yüzünden, neredeyse transfer bedelleri gibi yüksek miktarlarda cezalarla karşı karşıya kaldık.

İçinde bulunduğumuz koşullar malum.
Çok ciddi bir borç yükünün altında eziliyoruz.
Yeni yönetimimiz canla başla camiayı aydınlığa çıkarmaya çalışıyor.
Sahadakilerin hepsi bizim çocuğumuz, kardeşimiz.


Onları bu sorumluluğun altında yalnız bırakmayacağız.
Ezdirmeyeceğiz.
Kulübü sahipsiz bırakmayanları da cezalandırmayacağız.

Yaşadıklarımızdan çok fazla ders çıkarmak zorundayız.
Daha 10 yıl önce, sahada kapıştıklarımızın çoğundan eser yok.
Artık o sene bu sene!
Olmazsa!
Sonrası yok ki!