Sevmenin nedeni, niçini, niyesi, nasılı olmaz, sorusu sorulmaz, cevabı yoktur çünkü...

Minnet duygusu; çekilen cefaya, gösterilen fedakârlığa, emeğe, mücadeleye duyulan saygıdır, hatıralara verilen önem, geçmişin anılarını sahiplenen bir duruştur.

Okulu, okumayı, öğrenmeyi ve öğretmenlerimi sevmemin başlıca nedeni "ANDIMIZ"ın bizlere kazandırmış olduğu vefa duygusundandır.

Ben Tokat/Niksar/Gökçeli Kasabası'nda küçük bir köy okulunda eğitim-öğretime başladım.

Okulumuzu ısıtmak için her gün elimizde birer odun tanesini okulun odunluğuna bırakır, sıraya dururduk.

Okula geç kalmış isek hep bir ağızdan yükselen andımızın o hoş sözlerinin yankısını duyar duymaz olduğumuz yerde kalır çanta sırtımızda, odun elimizde bitene kadar saygı duruşunda beklerdik.

Yoldan gelip geçen amcalar dayılar teyzeler dahi "hazır ol" da beklerler ve bize eşlik ederlerdi.

Her sabah derse başlamadan okul önünde okuduğumuz Andımız tüm öğrencilere büyük heyecan verirdi.

Her hafta başında bugün Andımız'ı ben okuyacağım, yarın Ayşe, diğer gün Ali, sonraki günler Hatice, Savaş, Yavuz diye sıraya girerdik, ilk ve en güzel ben okumalıyım diye aramızda hep bir yarış olurdu.

"Türk'üm Doğruyum Çalışkanım" diye başlayan sözlere arkadaşlar eşlik eder neşeyle cıvıl cıvıl, koştura koştura sınıflara giderdik.

Öğretmen sınıfa girer girmez ayağa kalkar selamlardık.

Yağmurlu ve soğuk günlerde sınıfta okumadan derse başlamazdık.

Okumazsak uğurumuz gidecekmiş, bütün hafta başarısız olacakmışız gibi bir hisse kapılırdık.

Aslında andımızın her bir cümlesi bize enerji veriyordu, gücümüzü oradan alıyorduk.

Bütün bu davranışlar eğitimdeki disiplini öğrenmenin kutsallığını ifade ederdi bizlere.

Pazartesi göndere çektiğimiz bayrakla okulu açar, Cuma günü yine göklerde dalgalanacak olan bayrağımızla okulu kapatırdık.

Ay yıldızlı bayrağı gökyüzüne bakarak dalgalandırmak; umudu, aydınlık yarınları simgelerdi.

Geleceğe ışık tutan öğretmenlerimiz bizlere öyle bir milli duygu aşılamışlardı ki; Andımız'a, İstiklâl Marşı'mıza gösterdiğimiz minnet duygusu küçük büyük, tembel çalışkan, zengin fakir öğrenci ayırmıyordu.

Senin inancın, senin dilin, senin kökenin diye hiçbirimizi sınıflandırmıyordu. Hepimiz aynı marş ta aynı antta birleşiyor, aynı bayrak altında kuvvetleniyorduk.

Tıpkı bu topraklarda faklı kökenden, farklı dilden, farklı mezhepten olup da aynı bayrak altında toplandığımız gibi...

Asıl hakikat; biz çocukken Andımız'ı bu toprakları vatan yapan, yer yurt edinmemizi sağlayan, özgürlüğümüzü kazandıran, hür irademizle yaşayabilmemiz için binbir mücadele ile kanından canından olan, bizleri esaretten kurtaran kahramanlarımızı anmak için onların bıraktıkları toprağa, bayrağa, eserlerine, hatıralarına, özgürlüğümüze sahip çıkabilmek için okurduk.

Bizler o milli duygu ile beslendik büyüdük.

Bizler güzel çocuklardık.

Sevginin şefkat, saygının nezaket, vefanın emek, hatıraların geçmişimiz olduğunu, biz değilse de atalarımızın yaşadıklarını özümüz bilerek yetiştik. Bizler bu duygularla var olduk, yol aldık.

Milli bayramlarımızdan, milli duygularımızdan kimlere zarar vermiştik, kimleri ötelemiştik?

Birlik olmayı benimsemeyenlerdi; ayrışmayı, kutuplaşmayı, bölünmeyi tercih edenler!

Bizler Andımız'ı bu vatanı kurtarırken 57 bin Şehit, 21 bin yokluktan hastalıktan ölenler, 10 bini kayıp, 100 bini yaralı, 64 bini hasta kalanlar olmak üzere toplam 252 bin insanın fedakârlığı için okuduk.

8 bin 128 şehit, 24 bin 837 gazi, 5 bin 700 yerinden yurdundan olan insanımız, 11 bin 747 yaralanmış sivil vatandaşımız için okumaya devam ettik.

57 yıllık yaşamına; 11 savaş, 24 madalya, 7 nişan, 13 kitap, 46 fabrika, 1 ülke ve milyonlarca insanın özgürlüğünü sığdırmış Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ü ve Milli mücadelesini unutmamak için de okumaya devam edeceğiz...

Gençliğe Hitabe, Andımız, İstiklâl Marşı ve Nutuk kitabı "Türkiye Cumhuriyeti'nin" değişmez bir gerçeği, mayası, özü ve de tarihin gelmiş geçmiş en önemli değerleridir.

Hani Tek Millet... Tek Bayrak... Tek Vatan... Tek Devlet'iz ya!

Hani din dil ırk mezhep her ne olursa olsun bir olabilmeli herkes birbirinin dinine diline soy ağacına saygı duymalı deniyor ya!

Yasakla, engelle birlik olunmaz, tek, bir olunmaz, aynı çatı altında toplanılmaz!

Farklı görüşlere, farklı inançlara, farklı dillere saygı duyacaksak Andımız'ı okuyana da okumayana da saygı duyulmalı.

Minnet duygusu belki engellenebilir ama unutturula bilinir mi?

Sevgi öldürülemez, duygu yok edilemez, hatıralar ve anılar silinemez, hakikat ve doğrular değiştirilemez.