Bir değirmen düşünün, suyu yok, rüzgarı yok, itekleyerek döndürülmeye çalışılıyor.

Sanırım Bursaspor'un bugün geldiği durumu en iyi açıklayacak cümle bu. Susuz değirmen. Bursaspor'un değirmeni dönmüyor. İtekleyerek iş görsün diye uğraşan bir Mustafa Er ve çatlaklar ile dolu parçaları gibi duran futbolcu ekibi var.

Bu değirmenin dönmesi için gereken su (maaşlar) ve rüzgar (manevi destek).

Suyunu veremeyen bir yönetim, rüzgarını bulduramayan bir camia var.

Burada rüzgarını bulduramayan camia derken kast edilen "şehrin dinamikleri" Şehrin dinamikleri diye sürekli kapıları aşındırılan, dinamit etkisi bile edemeyen etkisiz elemanlar, sezon başından beri yönetimsel görevini yerine getirsin diye seçilmiş bir ekip ve bugüne kadar yönetemeyen bir yönetim.

Günümüzün sebepleri burada saklı. Sonuçları ise hepimizin gözünün önünde maalesef. Maaşını alamayan personel, hak edişlerini alamayan oyuncular ve gerekli takviye yapılmamış kadro. İsteklerine yönetimsel olarak cevap verilmemiş bir teknik ekip. Formsuz oyuncular, isteksiz saha içi görüntüsü...

Bursaspor'un içinde bulunduğu durum dört duvar bir oda, penceresi yok. Zifiri karanlık. Bu sezonun matematiksel hedefi devam ediyor. Beklentileri artık bir tık daha düşürüp, orta sıralarda bitireceğiz mentalitesine yavaş yavaş geçmek en sağlıklısı.

Çözümler düşünülmeli ve uygulanmalı. Benim sezonun geri kalanında odaklanacağım en önemli saha içi detayı oyuncu gelişimi, saha dışı detayı ise yönetilmeyen bir kulübün nereden çıkış yolu bulacağı. Günümüz zorda, geleceği nasıl kurtarırız?

Burada yapılması gereken tepkiyi doğru yere çekmek. Tepkinin odak noktası saha dışı olmalı. Saha dışında yapılmayanlar bugün saha içinde aldığımız sonuçları doğurdu. Biz saha dışını yönetenleri doğru değişime sokarsak eğer saha içi de bildiğimiz günlerine dönebilir.